Bu yıl 3-19 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen Akbank Jazz Festivali’nin programı yeterli olmakla birlikte beklenmeyen olumsuz sürprizler festivale biraz gölge düşürdü. Örneğin, festivalin iki konseri, elde olmayan nedenlerle iptal edildi: 6 Kasım’da Zorlu Center’da konser vermesi beklenen Wolfgang Muthspiel Trio, gitarcı Muthspiel’in kaprisi nedeniyle son dakikada gelmekten vazgeçerek hem festival ekibini hem de bizleri düş kırıklığına uğrattı. İkinci iptal, 8 Kasım’da Uniq Hall’da ilginç bir proje ile sahneye çıkacak piyanist Abdullah İbrahim+Hugh Masekela+Ekaya‘dan geldi. Masekela’nın ani rahatsızlığı nedeniyle projenin tüm Avrupa konserleri de iptal edilmişti. Beklenti içindeki jazz severler için düş kırıklığı oldu bu durum.

Hülya Tunçağ – Şehrazat – İlham Gencer – Hakan Tüfekçi (Photo: Hakan Tüfekçi)
Bana gelince; festivali 4 Kasım’dan itibaren izlemeye başladım. 4 Kasım’da Soho House’da “For You-Sevinç Tevs” başlığı altında Şehrazat ile yaptığı duygu dolu, aydınlatıcı söyleşisi nedeniyle, Dr. Hakan Rauf Tüfekçi‘yi kutluyorum. İlk jazz divamız Sevinç Tevs‘i, bize emaneti sevgili kızı Şehrazat’ın anlatımı ve ballı alto sesiyle aramızda hissettik. Duyguları paylaşmaya söyleşi sonrası da devam ettiğimiz için saat 19.00’da Akbank Sanat’daki Daniel Herskedal-Marius Neset Duo‘ya (çok istememe rağmen) yetişemedim.

Daniel Herskedal & Marius Neset (Photo: Özgür Şamlıoğlu)
5 Kasım’da Pera Palas Jumeirah Orient Bar’da Sevin Okyay moderatörlüğünde Ali Sönmez ile bir araya gelip “Beat Kuşağı Ve Jazz” üzerine yaptığımız söyleşinin tadı hala damağımda. Jack Kerouac, Allen Ginsberg, William S. Burroughs’dan Girip Charlie Parker, Lester Young’a daldık ve sinemaya da dokunmadan geçemezdik. Bu konular sevgili arkadaşlarım Sevin ve Ali ile ortak tutkularımızdı. Bu tutkularımızı, nazik ve oldukça ilgili dinleyicilerimizle büyük bir zevkle paylaştık.

Ulf Wakenius & Eric Wakenius (Photo: Anıl Başat)
7 Kasım’da Akbank Sanat’da saat 19.00’da başlayan Ulf ve oğlu Eric Wakenius’un düo gitar konserini, Zorlu Center’daki Christian Scott konserine yetişmek uğruna kısaca dinleyebildim. Lousinia’lı genç trompetçinin aynı zamanda lutyer ve çalgı tasarımcısı olması ilginç. “Forecasting Cell” adını verdiği ve Free Jazz’ın ilk yıllarını anımsatan ancak “Groove” tadındaki grup doğaçlamasına dayalı konseri, özellikle genç dinleyiciyi çok mutlu etti.

Christian Scott (Photo: Sedat Antay)
Dinleyebildiklerim içinde beni çok etkileyen konser ise Benedikt Jahnel Trio‘ya aitti. 11 Kasım’da Akbank Sanat’da sahneye çıkan üçlüyü, 2008 yılında Alman piyanist, besteci ve matematikçi Benedikt Jahnel kurmuş. Şimdiye dek üç albüm çıkarmışlar: “Modular Concepts (Material-2008), “Equilibrium (ECM-2012)” ve “The Invariant (ECM-2017)”. Konserde bu albümlerden Modern Post-Bop tarzındaki bestelerini yorumladılar. Bu genç ve mütevazi, o ölçüde birinci sınıf müzisyenleri dinlemek büyük bir zevkti.

Benedikt Jahnel Trio (Photo: Anıl Başat)
12 Kasım’da Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda ard arda gerçekleşen iki güzel konser, Akbank Jazz Festivali’nin ruhunu oldukça yansıtıyordu. Önce,18:00’de Amina Figarova Sextet sahne aldı. Bakü’lü Figarova, Azerbaycan’ın Aziza Mustafa Zadeh ile birlikte ikinci başarılı piyanisti. Aziza’dan farkı ise daha iddiasız ancak sağlam tekniği ve modern jazz’a yatkınlığıyla dikkati çekmesi. Özellikle trio yorumları, jazz severleri daha mutlu kıldı.
20:30’da Küba’nın iki virtüoz piyanisti, bekleneni fazlasıyla verdi. Bu ustalar, eski kuşaktan ve Irakere topluluğunun kurucularından Chucho Valdes ile onun müziğiyle büyüdüğünü söyleyen yeni kuşaktan Gonzalo Rubalcaba idi. İki yorumcu, birbirlerinden hiç rol çalmadan Bebop’dan Latin jazz klasiklerine bir repertuarı, dengeyi koruyarak sundu.

Chucho Valdes & Gonzalo Rubalcaba (Photo: Tunçel Gülsoy)
Dinlediğim son konser ise yine Küba’dan parlak bir piyaniste, Alfredo Rodriguez ve üçlüsüne aitti. Aynı adı taşıyan babası da Havana jazz ve eğlence yaşamının önemli figürlerinden. Oğul Alfredo, klasik müzik öğrenimi görmüş. Babası gibi usta bir piyanist. Ülkesinin müziğini modern jazz platformuna taşıyan sanatçının albümleri, genellikle çok başarılı. 14 Kasım’da Babylon’daki konserine gelince, sahneye bascı Munır Hossn ve davulcu Mıguel Olivera ile çıktı. Üçlü, konserin başından sonuna dek artan bir dinamizmle dinleyiciyi coşturdu. Ancak, Alfredo Rodriguez’in “şov” yaparak abartıya kaçması, tekniğini gölgede bıraktı. Oysa birinci sınıf bir müzisyen olduğu besbelli ve gösterişe hiç gerek yoktu. Bana bu durum, Gonzalo Rubalcaba’nın ilk kez katıldığı Akbank Jazz Festivali’nde, CRR’de verdiği konseri anımsattı. O da abartılı çalıyordu. Daha sonra her gelişinde olgunlaştığına, tekniğini sindirdiğine tanık olduk. Rodriguez’den de aynı olgunlaşmayı bekliyoruz.

Alfredo Rodriguez (Photo: Onno Karens)