Ziller, sadece davulcuların değil, müzikologların da önemli bir konusu. Vurmalı çalgılar ailesinde idiofonların bir numaralı gözdesi. Neden? Çünkü en eski ve yaygın kullanılan çalgılardan biri. Zil, bronz alaşımın keşfiyle başlayan süreçte ortaya çıkıyor. Çin, Türk ve Mısır uygarlıkları, pirinç ve bronzun şekillendirilmesinde tarihe damgalarını vurmuşlar. Metal işlemeciliği günlük hayatta kullanılan eşyalardan savaş malzemelerine kadar çeşitlilik gösteriyor. Ziller, zamanla dini törenlerde, devlet seremonilerinde, savaşlarda diğer membranofonların yanında vurmalı çalgılar içinde yer almaya başlıyor. Bu anlamda Mehter takımı dünya medeniyetleri içinde önemli bir role sahip. Zil, askeri müziğin değişmez parçası oluyor. 14. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar faaliyet gösteren Mehteran için 17. yüzyıl çok önemli. Bu zaman diliminde zil dünyasında bir dönüşüm yaşanıyor. Tam olarak 1623, İstanbul’da I. Avedis Zildjian’ın ünlü gizli formülü bulduğu tarih. 2023’te efsanenin 400. yılı kutlanacak.
17. yüzyıl başlarında, Pars Tuğlacı’ya göre Karadeniz kıyılarında, muhtemelen zamanın Trabzon Eyaleti’nde yaşayan I. Kerope, bakırcılıkla uğraşıyor ve İstanbul’a gelip yerleşiyor. Sarayda kazancı başı olarak çalışmaya başlıyor. 1618’de padişah I. Mustafa’nın izniyle Topkapı surlarının arkasında kendisi için bir atölye kuruyor. Öldüğünde yerine oğlu I.Avedis (d.1596) geçiyor. O da saray için çalışmaya devam ederek, Mehteran için zillerin yanı sıra yeniçerilere kılıç, kalkan, Ermeni ve Rum kiliseleri için çanlar ve diğer metal dökümler yapıyor. 1622 yılında Sultan II. Osman tarafından “Zildjian” (zil yapımcısı oğlu) ismi veriliyor ve 80 altın bahşediliyor. Ardından bir sene sonra 1623 yılında atölye Samatya semtine taşınıyor. I. Avedis, Samatya’daki atölyede kalay-bakır karışımından yeni bir bronz alaşım keşfederek buna göre zil dökmeye başlıyor. Karıştırdığı alaşımda çok güzel tınılar yakalıyor ve kırılmaya karşı dayanıklılık elde ediyor. Gizli formül bu şekilde doğuyor. Formülün sırrı, alaşımdaki materyallerin karıştırılma oranında. Üretim, temelde metallerin karıştırılarak işlenmesi olarak görülse de son aşamada enstrümana dönüşmesi, işlemler silsilesini özel kılıyor. I. Kerope, I. Avedis derken 1651 civarında atölye, oğlu Ahkam’a kalıyor. Böylelikle babadan oğula geçen gelenek zinciri başlıyor.

Zildjian ailesi soy ağacı (Tuğlacı-Cohan-Pinksterboer-Stern kaynaklarından oluşturulmuştur)
Yaklaşık 200 sene boyunca aile hakkında pek bir bilgi yok. 1800’lü yıllara gelindiğinde Ahkam’ın torununun oğulları, II. Avedis, II. Kerope ve Hoca Artin’le ilgili kayıtlara rastlanıyor. Avrupa klasik müzik repertuarında ve askeri bandolarında yer almaya başlayan zillerin popülerlik kazanmasıyla II. Avedis, 1851 ve 1862 yıllarında Londra Uluslararası Sergilerine Osmanlı İmparatorluğu temsilcilerinden biri olarak katılıyor. Ticari amaçlı, endüstriyel üretim yöntemlerinin ve ürünlerinin tanıtımına yönelik bu fuarlarda Osmanlı Devleti, ülke topraklarının verimliliğini, tarım, sanayi ve sanat alanlarındaki iyileştirmelerini Avrupa’ya göstermeyi amaçlamakta. II. Avedis, fuarlarda zillerinin kalitesiyle büyük başarı elde ediyor. ‘Türk Zilleri’ tanımlaması tarihe adını yazdırıyor.

II. Kerope ve ailesi: oğulları Levon, Diran ve kızları. Kaynak: Pars Tuğlacı-Mehterhane’den Bando’ya
1865 yılında II. Avedis’in vefatıyla kardeşlerden II. Kerope, işin başına geçerek aynı yıl “K. Zildjian & Cie” adıyla şirket kuruyor. 1867 yılında Dünya Paris Sergisi’ne katılıyor ve Zikr-i Cemil Madalyası’ına layık görülüyor. Yılda yaklaşık bin çift zil üretiyorlar ve bunun 80-100 çifti İstanbul’da, gerisi Paris’teki komisyoncu aracılığıyla yurt dışında satılıyor. 1868 yılında ise Hazine-i Evrak’ın Meclis-i Vâlâ İradeleri bölümünde yer alan bir dilekçede Hoca Artin’in reisliğinde (işin başında II. Kerope olmakla beraber) 70 kişilik ailesinin art arda yangın felaketleri yaşadıkları ve sermayelerini kaybettikleri bundan dolayı birikmiş borçlarını hazineye ödeyemedikleri, bu yüzden üretim için gerekli olan hammaddeyi de sağlayamadıkları belirtilmekte. Yangın sonucu atölyeyi Paris’e taşımaları teklif edilmişse de gitmek istemiyorlar. Sultan Abdülaziz sunulan bu arz tezkeresi üzerine Zilciyan ailesine işlerinde gösterdikleri ustalıktan dolayı yurt dışına gitmesinler diye her türlü yardımın yapılmasını ve borçlarının belli şartlarla ödenmesini buyurmuş. II. Kerope’nin ilerleyen yıllarda, 1873’te Viyana’da, 1883’te Boston’da, 1888’de Bologna’da, 1893’te Chicago’da sergilere katıldığı ve madalyalar kazandığı görülüyor. Zilleri, rezonans, incelik ve sağlamlık açısından Avrupa’daki üretimlere göre daha üstün. 1800’lü yılların sonlarında atölyede yılda yaklaşık 1300-1500 arası zil üretiliyor.
Gazimihal’e göre II. Kerope’nin kardeşlerinden bir tanesi Karabet ismiyle geçiyor. Karabet, Hoca Artin veya II. Avedis’in isimlerinden biri midir yoksa bambaşka bir kardeş midir belli değil. Ama II. Kerope 1910 yılında vefat ettikten sonra Karabet’in işi devraldığı ve o da ölünce II. Kerope’nin oğullarına geçtiği söylenmekte. Gabriel Zilçan’ın aktardığına göre ise II. Kerope’nin ölümünden sonra 12 çocuğundan, iki oğlu Diran (ö.1921) ve Levon işi devam ettiriyorlar. O dönemde ailenin büyük oğlu sırada II. Haroutian olmalı ama o siyaset ve hukuk konularını meslek olarak seçiyor. Bu yüzden kardeşi Aram, Diran ve Levon’a katılıyor. Öte yandan aslında ailede bir erkek kardeş işin başında olmalı diğerleri ancak vefat ettikten sonra onun yerine geçmeli şeklinde bir gelenek olmakla beraber istisnalara rastlanmakta. Aram’ın 1905 yılının temmuz ayında Sultan II. Abdülhamid’e suikast teşebbüsüne karıştığı ve bunun üzerine Bükreş’e sürüldüğü veya kaçmak zorunda kaldığı belirtilmekte. Bükreş’te “Zildjiaram” ismiyle zil yapmaya devam ediyor ve “A. Zildjian & Cie” adıyla şirket kuruyor. Bu dönemde İstanbul’daki imalathanenin idaresini II. Kerope’nin büyük kızı Victoria üstlenmiş. Aram, 1926 yılına kadar Bükreş’te kalıyor, sonrasında İstanbul’a dönüyor.
20. yüzyılın başlarında soy ağacının miras halkasında yer almayan bir de Karekin olayı var. Karekin, akrabalardan biri. Gizli formülü çalıp 1907 yılında Mexico City’ye giderek orada zil yapımına başlıyor. Ama atölyedeki patlama sonucu hayatını kaybediyor, böylelikle Latin Amerika hattı başlamadan son buluyor.
1908 yılında Aram’ın kardeşinin oğlu III. Avedis, ABD’ne göç ederek Boston’a yerleşmiş şeker imalatıyla uğraşmakta. Çocukluğunda İstanbul’daki atölyede çalışmış. Öte yandan II. Kerope’nin bir diğer kızı Akabi, Gabriel Dulgarian’la evleniyor. Bu evlilikten Mikhail (1906-1977) Clementine ve Kerope kardeşler dünyaya geliyor. Mikhail de zil yapımını öğrenmek istemekte ve bu maksatla Bükreş’e Aram’ın yanına gidiyor. Aram’ın ona gizli formülü öğretmediği anlaşılmakta. Mikhail, İstanbul’a döndüğünde bir süre konservatuvarın şan bölümüne devam ediyor. Soyadı kanununun çıkmasıyla Dulgarian’ı ‘Zilçan’ olarak değiştiriyor.
Aram, 1927 yılında ABD’ne giden yeğeni III. Avedis’e mektup yazarak zil üretimini ABD’nde sürdürmelerini öneriyor. III. Avedis aslında isteksiz ve onun için zil üretmek uzak bir hayalden ibaret. Fakat ABD’nde gerek dönemin popüler müziği olan jazz’da gerek senfonik orkestralarda kullanılan zillerin Zildjian olduğunu farkediyor. Potansiyel olduğunu anlayınca teklifi kabul ediyor. Aram’ın da ona katılmasıyla 1929 yılında Massachusettes Norfolk Downs’da atölye kuruyorlar. İlk mekânları eski taksilerle dolu bir garaj. Lokasyon olarak tıpkı İstanbul’daki gibi denize yakın olmak istiyorlar. Çünkü tuzlu suyun metal üzerinde olumlu etkisi olduğunu düşünüyorlar. III. Avedis anılarında iyi ziller yapmanın bir yılını aldığını anlatıyor. Zorluk, sadece alaşım formülünü uygulamakta değil, dökme, kesme, çekiçleme, torna aşamalarında ustalaşmakla da ilgili.
Yaklaşık 10 yıl sonra garajda yangın çıkıyor ve taşınıyorlar. Yeni kurdukları atölyede daha modern aletlere yer vermeye başlıyorlar. O yıllarda ziller çoğunlukla hala İstanbul’dan ithal edilmekte. Dolayısıyla müzik endüstrisi Türkiye’den gelmeyen zilleri başta kabul etmek istemiyor. Bunun üzerine III. Avedis Harlem’deki kulüpleri dolaşarak, Gene Krupa, Papa Jo Jones, Buddy Rich, Chick Webb, Big Sid Catlett, Ray Bauduc gibi dönemin efsane davulcularıyla temasa geçiyor ve onların isteklerine göre ziller üretmeye başlıyorlar. Hi hat zilleri Zildjian’lar tarafından geliştiriliyor. Gene Krupa daha ince ziller istiyor ve ‘paper thin’ bu şekilde ortaya çıkıyor. ‘Ride’, ‘bounce’, ‘swish’ gibi terminolojideki diğer isimler ve sıfatlar davulcuların fikirlerine göre şekilleniyor. Tam o dönemlerde, 1929 ekonomik bunalımından müzik sektörünü de nasibini almakta. Big Band’lerin çaldığı kulüplere vergiler konuyor, orkestralar küçülmeye böylelikle müzik ve ekipmanlar da değişime uğramaya başlıyor. Davulda yeni stiller gelişiyor. Sürekli ritim tutmak bas davuldan zillere kayıyor. Dolayısıyla savaştan önce 14 inçlik olan ride’lar, 18, 20, 22’lik ölçülere ulaşıyorlar.

III. Avedis ve Gene Krupa Kaynak: Zildjian Arşivi
ABD’ndeki firma, Zildjian damgalı ziller üretmenin yanı sıra 30 ve 40’lı yıllarda kısa bir dönem, bir takım davul seti firmalarıyla anlaşıyor ve farklı isimlerde daha kalitesi düşük, ucuza mâl ettikleri ürünleri pazarlıyorlar. 1937 yılı Premier davulları kataloğunda Zilco, yine 30’lu yıllarda Leedy ve Ludwig için Zenjian, 1940’larda ise Slingerland için Alejian piyasaya sürülüyor.
Öte yandan Aram’ın Romanya’daki döneminde İstanbul’daki atölyeyi bir müddet Filor’un eşi soyadı Yuzbashian olan kişi yönetiyor. 1926 yılında zillerin, ABD’nde dağıtımı için Fred Gretsch’le ortaklığa gidilmiş. Bu anlaşma farklı kaynaklarda farklı kişilerce yapıldığı yolunda. Birisi Yuzbashian ile Mikhail Zilçan yaptı olarak geçiyor, diğerinde Aram’la Yako Toledo imzaladılar şeklinde. Her halükârda atölyenin başına Aram’ın ABD’ne gitmesinden sonra Mikhail Zilçan geçiyor. İşletmesi ise Yako Toledo ve Ehrenstein isimli kişilerce yürütülüyor. 1940’lara gelindiğinde şirketin durumu oldukça kötüleşmiş. Bunun olası sebeplerinin başında ABD’nde üretilen zillerin gerek teknik bakımdan daha iyi olmaya başlaması ve gerek ortamın içinde yer almaları açısından piyasaya hâkim olmaya başlamaları. Ayrıca İstanbul’da üretilip ABD’ne ithal edilen ziller hem ağır hem de ebat ve kalite konusunda belli bir standardı yakalayamamakta. Bu durumda giderek şirket batmaya yaklaşıyor. 1943 yılı haziran ayının 3 günü yayımlanan Tasvir-i Efkâr gazetesinde şöyle bir haber var: “Samatya Maliye Şubesi’ne vergi borcunu ödemeyen Vahan ve Mikail Zilciyan’ın, Sancaktar Hayrettin Mahallesi, İnekçi sokak 45-47 no’lu ticarethanesinde haczedilen torna, makine, komple demir ve tahta kazanlar, zil imali için alât ve edevat ile 17 adet bando zili vesair bando levazımatı”. Anlaşılıyor ki Mikhal ustanın mallarına el konulmuş. Büyük bir olasılıkla bu olaydan sonra Toledo’nun damadı Salomon Covo devreye giriyor ve şirketi iflastan kurtarıyor. Covo, artık şirketin sahibi ve genel müdürü oluyor.
Aileye evlilik yoluyla dahil olup zil üretenlerin “Zildjian” adını taşımaya hakları olmadığı iddiasıyla 1951 yılında açılan davada Avedis Zildjian firması tüm isim haklarını kazanıyor. Buna rağmen İstanbul’daki atölyede “K. Zildjian” damgası ile uzun yıllar üretim sürdürülmekte. 1970’li yıllara kadar ayda, 400-500 civarında zil yapıyorlar. Mikhail Zilçan vefatına kadar İstanbul’daki atölyede çalışmaya devam ediyor.
Nasıl 30’lu yıllarda ABD’nde üretilen ‘A. Zildjian’lar jazz dünyasına yenilikler kattıysa, 50’lerden sonra eski K. Zildjian’lara da adeta nur yağıyor. Elvin Jones, Tony Williams, Art Blakey, Philly Jo Jones, Jimmy Cobb, Chico Hamilton, Mel Lewis gibi zamanın yeni nesil davulcuları arasında eski K’lar karanlık ve pürüzlü tonlarıyla yeniden revaçta oluyorlar. Bu K’lar, isimlerini II. Kerope’den almakta. Yani II. Kerope ile üretilmeye başlanan dolayısıyla ortalama 19. yüzyıl sonu, 20. yüzyıl başlarında yapılan ziller. Dolayısıyla günümüzde artık nadir koleksiyon eserleri olarak değerlendiriliyorlar.
ABD tarafında ise ilerleyen yıllarda Zildjian büyük bir fabrikaya dönüşüyor. 1968 yılında Kanada’da Azco adıyla bir firma açıyorlar. Amaç, İngiliz Milletler topluluğuna ihracat yapmak üzere dökme ve şekil verme işlemleri tamamlanmış zillerin son aşamalarını burada yaparak dağıtıma çıkarmak üzere yeni bir yapı oluşturmak. İstanbul’daki firmanın 1977 yılında kapanmasından sonra Mikhail Zilçan’ın kardeşi Kerope Zilçan ve oğlu Gabriel (Gabe) de Azco’ya geçiyorlar ve bir yandan da “eski K”lara benzeyen zilleri üretmeyi de hedefliyorlar. 1979 yılında vefat eden III. Avedis’in yerine oğulları Armand ve Robert işin başına geçiyorlar. Robert, Kanada koluna geçerek Azco’yu 1981 yılında Sabian olarak değiştiriyor. Sabian, Robert’ın Sally, Billy ve Andy adındaki çocuklarının isimlerinin ilk hecelerinin birleşmesinden oluşan bir isim. ABD’ndeki firmayı ise 1999 yılından beri Arman’ın kızları Craigie ve Debbie yönetiyor.
Zildjian, başlı başına bir marka olarak kuşkusuz zil dünyasında bir efsane. Anadolu’dan İstanbul’a, İstanbul’dan ABD ve Kanada’ya uzanan bir serüven. Zildjian ailesi, 2023’te zil yapımında 400. yıllarını kutlayacaklar.