Bu yıl birbirinden renkli festival ve uluslararası organizasyonlara sahne olan Adıyaman’ın Kahta ilçesinde Mezopotamya Jazz Festivali düzenlendi.
Komagene Bienal kapanış programı çerçevesinde Kommagene Yankıları temalı Mezopotamya Jazz Festivali, 21 Ekim’de başlayıp 25 Ekim’de sona erdi.
Önder Adıyaman’a çalmaya gidiyoruz deyince çok şaşırdım. Festivallerin ısrarla iptal edildiği bir zamanda böyle bir festivalin yapılıyor olması çok iddialı geldi bana. “Tamam o zaman, ben de geliyorum dedim”.
Festival etkinliklerine binlerce yerli ve yabancı katılımcı katılmakta; etkinlikler çerçevesinde paneller, sergiler, konserler, sempozyumlar tertiplenip, bilim insanları, turizm yazarları ve gazeteciler, köşe yazarları ve sanatçılar tarafından Kommagene kültürünün ruhuna uygun bildiriler ve sunumlar yapılmış. Ben sadece konserleri izleyip yeni turizme açılan Kale’yi ve diğer ören yerleri ve antik eserleri (Nemrut Dağı da dahil) 2 güne sığdırabildim.
Bu festival kapsamında sadece 2 jazz konserine yer verildi. Daha önceki yıllarda da yapılmış olan Komagene Bienal’i kapsamında yer alan bu konserler izleyicilerinin tamamının genç ve yerel halk olduğu göz önüne alınırsa katılım açısından çok başarılıydı.
Nemrut Dağı’nda, Kale ve Kahta merkezde de jazz festivalinin devam edeceğini ifade eden Kahta Kaymakamı Selami Korkutata, “Bugün Komagene Bienal kapanış programı çerçevesinde Mezopotamya Jazz Festivali programına başladık. İlk konserimizi adalardan Cansu Ergin ve Sami Hosseini ‘n performansıyla tamamlamış olduk. Çok güzel bir etkinlik oldu hakikaten. Güzel bir performanstı. Buraya jazz meraklıları ile beraber adaya geldik. Buranın hem tarihi ve doğası ile beraber bu güzel etkinliği burada yaşamış olduk. Önümüzdeki gün de yine diğer jazz etkinliklerimiz olacak. Nemrut Dağı’nda, Kale ve Kahta merkezde devam edecek programlarımız. Tüm vatandaşlarımıza iyi eğlenceler diliyorum. Diğer programlarımıza da gelecek olan vatandaşlarımız varsa kaçırmasınlar diyorum” diye konuştu.
Ardından gün batımıyla birlikte gitarda Onur Aymergen, basta Eren Kutlu, davulda Cem Aksel’in yer aldığı grup Kale’nin muhteşem görüntüsünün eteklerinde ilgiyle izlenen bir konser sundular.
İkinci gün sabah erkenden Arsemia’ya doğru yola çıktık. Burası dünya mirasına harika eserler armağan eden Kommagene Krallığı’nın yazlık başkenti ve yönetsel merkezi, Kommagene krallarının Doğu ile Batı kültürünü sentezlemek için çaba sarf ettiği, Grek-Pers kültürünü yaratma idealinin yansıdığı bir birleşme noktası. Kendi çağına ait, Anadolu’nun en uzun Grekçe yazıtı Arsameia’da yer almaktadır. Kült yazıtının hemen altında yer alan ve yüksek bir eğimle aşağıya doğru basamaklarla inilen tünel bulunmakta.
Ardından doğum günüme 2 gün kala bu (400 basamaklı) 25 kat çıkıp, 25 kat inişle hesap edebileceğimiz, 2500 rakımla Nemrut’a tırmandığım için tanrılara şükranlarımı sundum. Akşama konser olduğundan ne güneş tutulmasını ne de gün batımını izleyemedik.
Kahya Kültür Merkezin’deki konser salonu tamamen doluydu. Gençlerin yoğun ilgisi, jazz hakkındaki soruları bu konserlerin neden önemli olduğunu bir kez daha düşünmeme yol açtı.
Eylül Ergül & Önder Focan Quartet olarak sahne alan grupta Eylül Ergül vokalde, Önder Focan gitarda, Eren Kutlu basta, Burak Cihangirli davulda yer aldı. İlk 5 parça Nat King Cole’den seçilmişti. Diğer şarkılar ise büyük alkış alan Haydar Haydar, Uzun İnce Bir Yoldayım, Aç Kapıyı Gir İçeri oldu.
Bu tip festivaller ile hem yerel halk hem de turizme önem veren yöneticiler Nemrut Dağı’nın eteğinde geçmişe yolculuk yapmak isteyen tarih, müzik ve doğa tutkunlarına unutamayacakları anlar yaşamayı vaadeediyor. İlk defa bu vesileyle gittiğim Adıyaman’a tekrar gitmek en büyük dileğim.