Çağıl Kaya: “Şimdilik Her Şey Yolunda”
A.K Müzik (2017)
Çağıl Kaya (vo)
Tamer Temel (ts)
Ercüment Orkut (p)
Eylül Biçer (g)
Matt Hall (b)
Cem Aksel (d)
1. Ne Zaman Ölsem
2. Nefesimi Tuttum
3. Ve Ben Yalnız
4. Soluk
5. Aksi
6. Saatler 12’de Durdu
7. Deli
8. Koyu Bir Uyku
“E peki bir sonraki konseri nerede? Araştıralım da gidelim o zaman!”
“Hmm, yaylılarla mı? E süper işte? Hemen rezervasyon yaptıralım, yoksa sonra yer kalmaz!”
“Nerede kaldı bu kızın yeni albümü?!”
“Yeni albümde ilk albümdeki kadrosunu korur mu acaba?”
İlk stüdyo albümü “Bir Parça Ay, Biraz Kuş”, kısa bir vakit sonrasında da Moda String Trio ile ortaklığın tatlı meyvesi olan ve bence Türk jazz müziğinin en orijinal işlerden biri “Bir Parça Yay, Biraz Tel” ile kendisinden beklentileri şaha kaldırarak dinleyicilere yukarıdakine benzer yorumlar yaptıran Çağıl Kaya, yeni albümünde birincisinin 180 derece tersi bir hâlet’i ruhiye ile halatı daha da kalın tutup, bizleri kendisine ve müziğine daha da sıkı şekilde bağlıyor.
Çağıl ilk albümde koparıldıktan sonra yerden bir şekilde tekrar biteceğini umduğumuz güzel papatya buketlerini bize sessiz sedasız verirken, bu albümde “çimlere basmayınız” tabelasının ve yasağın üzerimizdeki etkisini bilerek, gördüğü her yeşilliğin üstünden hırslı şekilde basarak geçiyor. Bunu temeli sağlam muazzam bir kadro ile Ocak ayında kar-kış-kıyamet üçlüsünün en baskın olduğu zamanda yaparak A.K. Müzik’ten çıkardığı ikinci stüdyo albümü “Şimdilik Her Şey Yolunda”yı şimdiden efsaneler arasına sokmayı başarıyor.
Her ne kadar albümün ikinci parçası olsa da, “Ağır Aksak” gibi tokat misali bir parça ile başlayan ilk albümden sonra, klasikleşmiş olarak kabul edilebilecek başka bir Çağıl Kaya melodisi “Nefesimi Tuttum” ile başlıyor albüm kanımca. Çok kez döndürülüp dinlenecek parçalarından biri olacak gibi duran ‘Nefesimi Tuttum’da Ercüment Orkut ile Cem Aksel’in parça ortasından sonuna kadar olan yükselişleri deneyimlemeye değer.
Tango müziğinin Türk müziğindeki yeri apayrıdır. Uzak diyarların hareketli müziğinin ülkemizdeki en büyük temsilcilerinden olan Selmi Andak, en bilinen bestelerinden “Ve Ben Yalnız” ve Sevinç Tevs, Ersan Erdura icraları ile jenerasyonların kendini yenilediği gerçeği de yadsınamaz. Bu parçanın sözleri ve ruhunu bizlerle birlikte yeni nesile hatırlatan kişi de bu albümle birlikte Çağıl oluyor. Şarkının yıllardır benimsediğimiz ‘gri tavrı’, Çağıl’ın performansı ile daha karanlık, çıkmazı daha fazla ve uzun süredir aradığımız melankolik dakikalar haline dönüşüyor. Çağıl’ı önceki performanslarından takip eden sıkı dinleyiciler için “Ve Ben Yalnız”ın albümde duyacağınız bu farklı icrası şaşırtmayacak, ancak şansınız olursa parçayı Moda String Trio eşliğinde de dinlemenizi tavsiye ederim, zira davul ya da piyano olmadan da şarkının içinize işlemesi mümkün.

Matt Hall & Cem Aksel & Ercüment Orkut & Çağıl Kaya & Tamer Temel & Eylül Biçer (Photo: Yalım Akın)
“Soluk” parçasının sözlerinde Çağıl son yıllarda gençler arasına popüler olan bir deyimle Turgut Uyar’a ve İkinci Yeni akımına “selam çakmış”. Parçayı iki ayrı kategoriye ayırırsak, ilk bölümde Çağıl’ın çift ses vokallerinin yanında sesini enstrüman gibi kullanabilmesini hayranlıkla dinlerken, ikinci bölümünde de Ercüment, Cem Aksel ve Eylül’ün avantgarde’a göz kırpan performansına şahit oluyoruz. İkinci Yeni akımına karşı “İkinci Caz Akımı” müziği! Parça sonuna doğru Matt’in ritme eşliği dikkat çekici.
“Aksi”, “Ve Ben Yanlız” ile birlikte albümün sanırım en çok sevdiğim parçalarından biri oluyor. Dergimiz yazarlarından sevgili Eray Aytimur’un Çağıl ile yaptığı ve sitemizde de okuyabileceğiniz röportajında da belirttiği üzere şarkının özünü kaybetmeyecek şekilde bir Latin esintisi öne çıkıyor. Sözlerini bir kenara bırakıp müziği ve ritmi kalbinizde hissederken, deniz kenarında içeceğiniz minik bir kokteyl ve Elif Çağlar Muslu-vari scat’ler eşliğinde yaz güneşini batırmanız da mümkün oluyor.
Duman’la sevdiğimiz ve gerçekten yeri geldiğinde ‘ölmeye değer’ olduğuna hemfikir olduğumuz “İstanbul”, Çağıl’ın ilk albümünün ruhunu yansıttığı cover parçalarından biri idi. Bu geleneği bozmadan albümün bütünündeki ‘tatlı karamsarlığı’ bizlere yansıtan bir diğer parça da Tamer Temel düzenlemesi ile bambaşka ve akılda daha da kalabilecek yaratıcı bir hale bürünen Mor ve Ötesi klasiği “Deli” oluyor. Çağıl, dinlendiğinde üst üste sayısız Küba purosu içirtebilecek “Koyu Bir Uyku”nun en derin anlarına bizleri yanında götürürken bu güzel albümü parça sonunda başa saracağımızın farkında mıdır acaba?
Stresler, sıkıntılar, haksızlıklar, sorunlar, acılar ve göz yaşları ile yoğrulmuş bir ortamdan kurtulmak arzusu ile her birimizin ceketimizi sırtımıza, aklımızı da tahta bavullarımıza koyup uzaklara gittiğimiz bu dönemde Çağıl “Şimdilik Her Şey Yolunda” diyerek içinde belki de yıllardır beslediği tüm karanlığı ve tüm dertleri dinleyiciye en Pollyanna tavrı ile kusuyor. Bizlere de bu yolculukta ileriye doğru attığı her adımda tabii ki yanında olmak düşüyor. Ha, bu arada Tarkan’dan daha iyi zıpladığını da söylemem gerek!
“Şimdilik Her Şey Yolunda”, umutsuzluğun derinliklerinde hapsolduğumuz bu son dönemde iyi bir çıkış kapısı olabilir.