Körleme’nin yeni konuğu bir vibrafonist. Can Tutuğ, jazz müziğinin belki de en merak uyandıran, en nadir, ama ustaları ve icraları ile de müzik tarihine damgasını vurmuş enstrümanını çalıyor. Ülkemizde de bu enstrümanın icracı sayısı çok az. Tutuğ aynı zamanda psikiyatrist, yani bir doktor. Ama jazz müziği ve vibrafona olan tutkusu ona çok farklı bir dünyanın kapılarını açmış. Müzisyen, İTÜ MİAM’da Amy Salsgiver ile vibrafon, Tony Miceli ile jazz armoni ve jazz doğaçlaması üzerine çalışmış. Kendi kurduğu The Cold Vibes isimli grupla festivallerde ve jazz kulüplerinde sahne almış. 2017’de Indonesian Art And Culture Scholarship Guidance Projesini kazanarak, Endonezya’da üç ay boyunca gamelan eğitimi görmeye hak kazanmış. Aynı zamanda elektronik midi mallet controller olan Xylosynth’in resmi sanatçısı olan Tutuğ, son üç yılda Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde, çeşitli jazz festivallerinde kendi bestelerini seslendirmiş. Kendisine vibrafonist ve bestecilerden oluşan dört seçkimizi sunduk. Tutuğ, parçaları yorumlarken vibrafon enstrümanının kapasitesini ve onun tabii ayrılmazı tokmaklarının sayısını ve teknik özelliklerini de göz önünde bulunduruyor.
Stefon Harris and Black Out
Evolution
Blue Note, 2004
Nothing Personal – Michael Brecker
Stefon Harris (marimba, vibrafon)
Casey Benjamin (alto saksofon)
Marc Cary (klavye)
Darryl Hall (kontrbas)
Terreon Gully (davul)
2000’lerden sonrası… Vibrafon çalan kişi aralıklı olarak eşlik ederken melodiyi marimbayla yürüyordu, şimdi vibrafonla soloya geçti. Bir vibrafoncunun aynı zamanda marimba da çalması; birbirlerine benzeseler de aslında aynı enstrüman değil; çok ayrı, kıymetli bir şey. Çünkü tonu ve tuşesi çok farklı özellikler gösteriyor. Bu, Joe Locke veya Stefon Harris olabilir. Eğer 70’lerdeki o ilk giriş gibi olsaydı Mike Mainieri sound’u diyecektim hemen. Aslında vibrafoncularda gevezelik çok sık olan bir şey ama bu adam ne çalıyorsa içeride çalıyor. Hatta Toni Miceli “yanlış saçma sapan çalsanız bile -aa fena değil! gibi duyulan bir enstrüman olduğu için” der!
Stefon Harris. Evolution albümü.
Evolution albümünü dinlemiştim baştan sona. Until isimli parçayı çok beğenmiştim. Montara da çalmışlar bu albümde, çok güzel bir eserdir, Bobby Hutcherson referansı… Stefon Harris de çok iyi bir besteci aynı zamanda.
Her başarılı vibrafonistin kendi ürettiği tokmakları var. Harris’in tokmakları oldukça ağır ve kaldırıp artikülasyonlu çalmak bile zor. Vic Firth isimli firma Stefon Harris’in kendi tasarladığı tokmakları onun için üretiyor. Stefon Harris’i 2001’de Jacky Terrason ile birlikte yaptığı kayıttan da biliyorum, o da çok güzel bir albümdür.
Terry Gibbs
Take It From Me
Impulse! Records, 1964
Take It From Me – Terry Gibbs
Terry Gibbs (vibrafon)
Kenny Burrell (gitar)
Sam Jones (kontrbas)
Louis Hayes (davul)
Ooo! Bunun transkripsiyonunu daha yeni yaptım! Bu adam artikülasyon açısından en beğendiğim isimlerden biri. Hep iki tokmak çalar. Vibrafon eşliği çok sık değil. Bu albümde Kenny Burrell ile birlikte çalıyorlar. Aslında Terry Gibbs 94 yaşında ama hala çalıyor ve yeni albüm çıkardı. Vibrafonistler içerisinde en az konuşup, swing’i en iyi olanlardan biri. Diğeri de Victor Feldman’dır; Miles Davis’in Seven Steps To Heaven albümündeki albüme adını veren besteyi yazan adam. Bu albümdeki bütün parçaları çıkardım. Oge isimli parça da vardır bu albümde. Bir altı ay kadar bu albümle haşır neşir oldum diyebilirim. Burada tabii Kenny Burell’ in eşliği de enfes. Terry Gibbs’e ait kromatik numaralar var. Mesela Milt Jackson böyle değildir. Milt Jackson daha çok pentatonik üzerinde gider. Bu albüm doğrudan beş yıldızlık bir albüm. Parçalar diğer jazz albümlerine göre daha kısa diyebiliriz. Beş altı dakika falan sürüyor. Albümdeki bestelerin tamamı Gibbs’e ait. Oge isimli besteyi dinlemeni tavsiye ederim. Bu müziği dinleyince on kahve içmiş gibi oldum, kendimi evimde hissettim!
Joe Locke
Stepping On Stars
EGEA – UMBRIA JAZZ, 2011
Sword Of Whispers – Joe Locke
Joe Locke (vibrafon)
Dodo Moroni (piyano)
Rosario Giulliani (alto saksofon)
Bu göreceli olarak daha modern bir kayıt diyebilirim. Muhtemelen son on yılda kaydedilmiş bir albüme benziyor. Seksenlerdeki ECM albümlerinin havası var. Pastoral bir duyum var. Motor (vibrafonlarda osilasyonu sağlayan aygıt) hiç dönmüyor burada. Özellikle kayıtlarda elektronik ortam olmasa bile sesin rezone olması sesin keskinliğini bozabiliyor. Vibrafon genelde iki şekilde mikrofonlanıyor; ya iki kondenser mikrofonu enstrümanın tepesine yerleştirerek; ya da rezonatörlerin (rezonatör borusu ya da tüpleri de deniyor, vibrafonun ana ses kaynağı burası) olduğu alt kısma. Eğer mekan büyükse tepeden vermek dinleyici açısından en iyisi ama bu gibi durumlarda tokmakların (mallet) mikrofona çarpma riski var. Bu yüzden ben hep alttan mikrofonluyorum. Taşıması kolay olduğu için ve şartlara göre bazen elektronik vibrafon da çalıyorum konserlerde. Eleme yöntemiyle gidersek eğer, Bu Gary Burton değil; Ed Saindon değil. Joe Locke mı? Arpejlerde, kreşendo, kreşendo, kreşendo… Kendisine ait bir vibrafon dili var. Joe Locke Amerikalı ve yanılmıyorsam geçen senelerde Down Beat dergisi onu en iyi vibrafonist seçti. Burada piyanoda Robert Rodriguez olabilir. Beklenmedik yerden vurdun bu Joe Locke kaydıyla!
Joe Locke, Stepping on Stars. Bir Umbria Jazz albümü.
Evet, burada İtalyan müzisyenlerle çalmış. Joe Locke’un ilk kayıtları enteresan bir şekilde Cecil Taylor ile! Aynı şekilde David Sanborn’un da öyle!
Bobby Hutcherson
Happenings
Blue Note, 1966
Maiden Voyage – Herbie Hancock
Bobby Hutcherson (vibrafon)
Herbie Hancock (piyano)
Bob Cranshaw (kontrbas)
Joe Chambers (davul)
64 ya da 66 yılı Happenings albümü; Bobby Hutcherson; Maiden Voyage. Pembe albüm kapağı var. O zamanki eşi var kapakta. Bu albümde Bobby Hutcherson’a ait ballad’lar var. Biri de When You Are Near. Onu çıkarmak için çok çabalamıştım, yakın zamanda yazabildim. Bu albüm benim için çok öğretici bir albümdür. Buradaki bir çok eseri Nardis’de olsun, diğer sahnelerde olsun kendi grubumla çalmışımdır. İkonik bir albüm; Aquarian Moon; Bouquet, When You Are Here, Omen, Head Start ve Maiden Voyage… Herbie Hancock kendi bestesini bir iki yıl sonra Bobby Hutcherson’un albümünde çalıyor. Davulda Tony Williams, basta Ron Carter olabilir. Hutcherson çok akıcı çalabildiği gibi, çok kısa sürede çok fazla şeyi sıkıştırarak anlatabilen bir müzisyen. Aynı zamanda iyi bir marimbist ve çok büyük bir besteci. Benim bir numaram diyebilirim!
Şu anda vibrafon özelinde en çok takip edilen müzisyen hangisi? Stefon Harris mi?
San Fransisco Jazz (SFJAZZ Collective) ile çaldığı dönemden beri Stefon Harris diyebiliriz. Aktif müziği bırakmadan önce Gary Burton’dı. Ama son bir yılda Joel Ross çıktı. 86 doğumlu ve birkaç ay önce Blue Note’dan bir albüm çıkardı ve patladı diyebilirim. Immanuel Wilkins ve Makaya McCraven ile çalıyor. Smalls’da, Dizzy’s Club’da performansları var. Bobby Hutcherson’a benzetiliyor. Bu yazılı bir kural değil tabi ama nasıl ki siyah vibrafoncularda genelde poliritimleri daha iyi kullanma, melodiyi ritmik olarak daha iyi ifade etme öne çıkıyorsa beyaz vibrafoncularda da daha çok dört tokmak kullanma ve melodik çalış tarzı önem kazanıyor. Şöyle anlatayım; Bobby Hutcherson’a Thelonious Monk dersek, Gary Burton’a da Bill Evans diyebiliriz.
Bu keyifli Körleme için teşekkürler Can!
Ben teşekkür ederim.