12 Şubat Cumartesi akşamı, dost meclisim ile daha önce hiç gitmediğim Donau 115 isimli jazz mekanına, Berlin’deki grubumun basçısı olan Christian Müller’in kendi yazdığı müzikleri dinlemeye gittik. Donau 115, bizim Bova’yı andıran bir mekan, salaş ve samimi. İçerisi tıklım tepiş doluydu ve kapıdaki görevliyi bizi de almaya ikna etmek için epey dil dökmemiz gerekti.
Alto saksofonda Asger Uttrup Nissen, piyanoda Povel Widestrand ve davulda Jesus Vega’yı da içeren dörtlü, Christian’ın yeni yazdığı müzikleri seslendirdi. Konser iki set sürdü ve dinleyici çıt çıkarmadan, büyük bir hazla, yerinden kıpırdamadan dinledi. Christian, bu dörtlünün aslında bir deney olduğunu, kendi müziğini ise özellikle iki seti dolduracak şekilde nadiren çaldığını söylüyor. Hatta grup üyeleriyle yalnızca o gün prova yapabilmiş ve davulcuyla daha önce bir jam sessionda tanışıp çalmış o kadar. Halbuki özellikle davulcuyla aralarındaki uyum o kadar özeldi ki, ben daha önce defalarca çaldıklarını düşünmüştüm.

Christian Müller (Photo: internet/unknown)
Kompozisyonlarda müzisyenlerin yaratıcı olabileceği alanlar yaratılmıştı, böylelikle tüm ekip kendini özgürce ifade edebildi. Christian’ın tasarladığı sürprizli köşeler, bir yandan müziğin çok da gevşemesine izin vermedi ve böylelikle konser, hem müzisyen hem de dinleyiciler açısından akıcılığını hiç yitirmedi. Müzikte yazılı alanlarla emprovize alanların dengeli kullanımı bana hep heyecan verici gelmiştir. Donau 115 ise yeni şeyler denemeye imkan veren bir yer ve bu açıdan Berlinli birçok müzisyenin favori mekanı olması kaçınılmaz.