Uzun bir aradan sonra tekrar masanın başına oturup jazz adına bir şeyler yazmak gerçekten güzel bir his. Bir yandan yeni doğan oğlum Ferit Kaan’ın ilk günlerinin heyecanı (evet, oğlumun fazla “rhythm section” kokulu bir ismi olduğu doğru bir tespit olabilir) bir yandan da son haftalarda özellikle ülkemizde dolanan kara bulutların, sıkıntıların üzerine…
Ocak ayının ilk haftalarından itibaren Çin-Wuhan’daki ilk vaka ile birlikte dünyayı etkisi altına alan Corona (tıbbi isimlendirmesi ile “Covid-19”) virüsünün etkileri her geçen gün gücünü daha da gösteriyor ve bu virüsten korunmak için insanların sosyal yaşantıları da haliyle sekteye uğramak “zorunda kalıyor”. “Zorunda” diyorum, çünkü insanlarla yakın temas sonucu bulaşan bu virüsün etkilerini azaltarak yok edebilmenin en önemli yolu izole biçimde, dış dünya ile ‘teması minimuma indirerek yaşamak’ gibi gözüküyor. Kelimenin tam anlamı ile eve “tıkılı kalanların”, evlerinde özellikle bilgisayar üzerinden normal iş yaşamlarını devam ettirebilmelerinin yanında, farklı uğraşlarla da vakitlerini geçirebildiği gözleniyor: Film izlemek, internet üzerinden yayınlanan konserleri takip etmek, uzun süredir kitaplıkta okunmayı bekleyen kitapları okumak, müzisyen, öğretmen dostlarımın internet üzerinden birebir grup derslerine devam etmesi, ve bunun gibi birçok farklı uğraş, alternatif…
Benim de bir beyaz yakalı olarak iş hayatımı evde yemek masasına adeta “üs” kurarak devam ettirdiğim düşünülürse, izole geçen hayatı birazcık daha renkli kılabilmenin güzel yollarından biri de yeni çıkan jazz albümlerinden özellikle bu Corona günlerinde rahatlıkla dinlenip, döndürülerek dinlenebilecekleri bulmak, keşfetmek… Bu yazı ile birlikte size Corona stresini geride bıraktırabilecek ya yeni çıkan ya da yeni keşfettiğim albümleri tanıtmak istiyorum.
Joey Alexander
Warna
(2020 – Verve – B0031489-01)
Şu Endonezyalı dahi çocuğu hatırlıyorsunuz değil mi? 2003 doğumlu ve 2015’de henüz 12 yaşına iken çıkardığı “My Favourite Things” albümü ile plak şirketi Motema’yı adeta şaha kaldıran, 2015’ten beri çıkardığı her albümde kelimenin tam anlamı ile “üzerine bir kat krema daha koyan”, her parçasını ardı arkasında dinlediğinizde adeta kendisi ile yarıştığını düşündüğünüz ve her parçada “kendimi daha nasıl geliştirebilirim?” dediğini duyar gibi olduğunuz Joey Alexander… İşte o minik çocuk, 5 senelik Motema macerasını adeta zıplama tahtası olarak görerek gözümde adeta “Şampiyonlar Ligi”ne adım attı ve 5. stüdyo albümü “Warna”yı Verve’den çıkardı. Joey’e 4. stüdyo albümü “Eclipse” dışında tüm stüdyo albümlerinde kontrbasta yanında olan Larry Grenadier ile birlikte davulda Kendrick Scott, flütte Anne Drummond ve perküsyonda Luisito Quintero eşlik ediyor. Genç bir müzisyenin yıllarca minik adımlarını takip ettikten sonra “büyük düşünüp büyük çalarak” rahatlıkla nefessiz tamamlayacağını düşündüğüm maratonlarını izleyebilmek büyük bir zevk. Albümden “Warna” ve “Downtime”’ı kaçırmayın derim.
Kadro: Joey Alexander (p), Kendrick Scott (d), Larry Grenadier (b), Luisito Quintero (perc.), Anne Drummond (fl.)
Parçalar: Warna / Mosaic (Of Beauty) / Lonely Streets / Downtime / Affirmation I / Inner Urge / We Here / Tis Our Prayer / Fragile / Our Story /Affirmation III / The Light)
Bilge Günaydın
Daydreams (2020 – Ada Müzik)
Corona günleri öncesi kaliteli müzik dinlemek için İstanbul’un en güzel mekanlarını arşınlayanlar, ülkenin en önemli kadın jazz vokalistlerinden Sanat Deliorman’ın “Jazz Sisters” projesinden ya da kendi triosu ile yaptığı konserlerden; evveliyatını düşünenler de Akbank Jazz Festivali kapsamında Baki Duyarlar komutasındaki “İstanbul Gençlik Caz Orkestrası”ndaki performanslarından rahatlıkla hatırlayacağı genç piyanist Bilge Günaydın, ilk stüdyo albümü “Daydreams”i Ada Müzik etiketi ile müzikseverlerle buluşturdu. Özellikle Esra Kayıkçı’nın konuk olduğu “Snow”, “Left Hander Intro”, “Left Hander”, “Cycles” gibi parçalarda rahatlıkla ECM-vari “kuzey” etkileri hissedilebilecek albümde Cemal Süreya’ya selam verilen “Üvercinka” dikkat çekerken, albümün çıkış videosu da “Istanbulin Cats” için hazırlandı. Başarılı bir genç müzisyenin ilk stüdyo albümünü ülkenin en başarılı müzisyenleri ile kayıt etmesi, her zaman söylediğim gibi albümün daha dinlenmeden bile ne kadar kaliteli bir albüm olabileceğinin en büyük göstergesi, ki zaten siz fark etmeden takribi bir saat hemen akıp gidiyor. Umuyorum kısa vakite şu sıkıntılar biter de bu özel albümü iyi bir ses sisteminde CD’den de dinleyebiliriz. Bu arada albümdeki favori parçam da “People in Black” oldu, kaçırmayın derim.
Kadro: Bilge Günaydın (p,key), Berke Özgümüş (d), Kağan Yıldız (b), Apostolos Sideris (b), Serhan Erkol (alto sax), Tamer Temel (tenor, soprano sax), Cenk Erdoğan (g).
Parçalar: Inception / Snow / Summer / Üvercinka-Intro / Üvercinka / Istanbulin Cats / People in Black / Left Hander-Intro / Left Hander / Cycles)
Sherman Irby & Jazz at the Lincoln Center Orchestra with Wynton Marsalis
Inferno (2020 – Blue Engine Records)
Wynton Marsalis ve yıllardır komutanlığını yaptığı Jazz at the Lincoln Center Orchestra’nın (JLCO) kalbimdeki yeri her zaman ayrıdır. Bu orkestradaki her müzisyenin de kendi enstrümanlarında dünyadaki en iyi müzisyenlerden bazıları olduğunu da rahatlıkla söyleyebilirim. Her ne kadar Marsalis’in kanatları altında olsa da, tam bir demokrasi halinde çalışan orkestranın sevdiğim yanlarından biri de özellikle bünyesindeki müzisyenlerin aranjmanları ile yönünü belirliyor olması. Marsalis konserlerde her parça öncesi parçanın aranjmanını orkestradaki hangi müzisyenin yaptığını hatırlatarak o müzisyene aslan paylarını veriyor. Tabii yaratıcı müzisyenlerin de orkestra dışında zamanlarında oturup kendi senfonilerini, operatik aranjmanlarını yazması ve bunu JLCO ile müzikseverlere sunması her dinleyicinin yıl boyunca heyecanla beklediği bir an. JLCO, 10 sene önce saksofonist Ted Nash’in Chagall, Dali, Pollock, Matisse gibi ressamları konu alan tematik şaheseri “Portrait in Seven Shades”i müzikseverlerle buluşturmuştu. 2 sene sonra gene aynı kadro, Rose Theater’daki 2 gecenin en iyi performanslarını toplayarak alto saksofonist Sherman Irby’nin aranjmanı Dante’nin ölümsüz epik şiiri “İlahi Komedya”nın “Inferno” bölümünü ölümsüzleştirmişti. Bu konserin kayıtları bu senenin Ocak ayında dinleyicilerle buluştu. Inferno ile swing dolu karşı konulmaz bu müzikal destan Sherman Irby’nin önderliğinde zaman ve mekan dinlemeden gözlerinizi kapatıp, karanlığın, korkunun, heyecanın, hareketliliğin ve şehvetin yoğun olarak hissedildiği yaklaşık 45 dakika, hayatınız boyunca öyle kolay kolay unutamayacağınız 45 dakikalardan biri olabilir. “Beware the Wolf and the Serpent” bölümüne de dikkat!
Kadro: Sherman Irby (as clt, flt),
The Jazz at the Lincoln Center Orchestra & Wynton Marsalis (tr)
Parçalar: Overture: Lost / Movement I: House of Unbelievers / Movement II: Insatiable Hunger / Movement III: Beware the Wolf and the Serpent / Movement IV: The City of Dis / Movement V: The Three-Headed Serpent / Movement VI: The Great Deceiver / Finale: The Shores of Mount Purgatory)