Müzisyen, öğretmen, iş adamı, gazeteci… Durul Gence bunların hepsi. Kendisi davulcuyum diyor. Hepimiz onu davulcu olarak tanıyoruz ama tüm bu alanlarda izler bırakmış bir efsane.
Üstadı, sonsuz yolculuğuna uğurlamaya giderken ilk defa nerede dinlediğimi düşündüm. Oturduğum yerin karşı sokağında iki katlı müstakil bir ev kulüp haline getirilmişti. Sene 1983 veya 84. Durul Gence orkestrasıyla orada çalıyordu. Orkestrada Tuna Ötenel (as, ts), Ümit Eroğlu (p), Erkan Oban (b) ve Bahadır Şener (g) vardı. Yeni davul öğrenmeye başlamıştım, Şeyh Şamil’i ilk orada duydum, neredeyse ilk aşk. Şeyh Şamil’in aranjesi bizzat onun tarafından yapılmış ve ilk defa Durul Gence 10 olarak 1969 yılında kaydedilen ‘Hilal/Şeyh Şamil’ single’ında yayınlanmış. Onunla bütünleşen bu parça tabii ki bir tesadüf değil. Ailesi Azeri kökenli ve Gence soyadını muhtemelen Azerbaycan’ın Gence kentinden almışlar. Kafkas halklarında askerlik, kahramanlık çok önemli payeler. Nitekim babası Atatürk’ün muhafız subaylarından biriymiş. Onun 1954 yılında Heybeliada Deniz Harp Okulu ve Lisesi’ne girişi de hem babasının izinden yürümek hem deniz sevgisini bir araya getirmek amacıyla aldığı bir karar. Askeri lise, hele o dönemler düşünülürse, disiplin, teknik, mühendislik açısından harika bir eğitim. Durul Gence’nin efsane olmasını sağlayan müzikteki yeteneğinin yanı sıra bu eğitimin ona verdiği vizyonu göz ardı etmek mümkün değil. Davul çalmaya başladığı yıllar yine lise yılları ama müzikle ilişkisi ilkokula kadar uzanıyor. Ankara’da geçen ilk ve orta okul hayatında çocuk korolarına katılıyor, piyano dersleri alıyor. Hani ailede enstrüman çalan büyükler olur, ilk onlardan öğrenilir ya, Gence ailesinde de bu var ama alışılmışın dışında. Annesi gençliğinde okulda trampet takımının şefiymiş, herhalde benden geçti diyor.
Durul Gence’nin efsane olmasını sağlayan en önemli neden kanımca öncülük vasfı. Türkiye’de döneminin teknik ve müzikalite bakımından en iyi davulcularından birisi ve kurduğu orkestraların hepsi yine zamanının en çağdaş repertuarına, çalgı grubuna ve düzenlemelerine sahip. Birincisinden yola çıkarsak, kendi ifadesiyle Gene Krupa’dan daha iyi. Davul setinin yanı sıra başta timpani olmak üzere vurmalı çalgıları orkestraya katması, Durul Gence 10’da Cezmi Başeğmez’le çift davul çalmaları onun sadece davulcu değil, multi-percussionist bir bakış açısına sahip olduğunu gösteriyor.
Müzisyenlerin en iyi arkadaşları davulculardır denilen zamanlarda Gence, kendi adına orkestralar kurmuş, repertuar hazırlamış, a’dan z’ye bu orkestraların her şeyiyle ilgilenerek en üst düzeyde olmalarını sağlamış. Şöyle bir göz attığımızda; Somer Soyata ve Arkadaşları orkestrasıyla rock’n’roll’un Türkiye’de ilk temsilcileri olmuşlar. Ankara’da ODTÜ’de okumaya başladığında, Sextet SSS, Arkadaşlar Dörtlüsü gruplarını kurmuş, Sweaters ve Üstün Poyrazoğlu Orkestraları’na dahil olmuş.

Durul Gence (Photo: internet/unknown)
1965 tarihli, kökleri Münih’te Erkut Taçkın’la beraber atılan ilk Durul Gence 5 var. Zamanla Durul Gence 5 tamamen Türk müzisyenlerden oluşan bir orkestraya dönüşüyor. Atilla Özdemiroğlu (flt, vib …), Ahit Oben (org), Mehmet Şahinbaş (g), Mehmet Horoz (b)’dan oluşan bu orkestra, dönemin şarkıcılarına kayıtlar, konserler yapıyor, Türkçe sözlü hafif müziğin yükselmesinin adeta mimarlarından oluyorlar. 1969’da kurduğu Durul Gence 10, yine dönemin soul ruhuna adeta damgasını vuruyor. Üç trompet, iki saksofon, trombon, gitar, klavye, bas, iki davul ve iki vokalle ‘Compare to What’, ‘Let The Sun Shine In’ gibi dönemin kült şarkılarının yanı sıra folklorik sentezler, ‘Hilal’, ‘Şeyh Şamil’ gibi geleneksel eserlerde yansımasını buluyor. İlk Konser adıyla konserden yapılmış kayıttan basılan plak, müzik tarihimizde de bir ilk oluyor. Albümdeki parçaların hemen hepsinin düzenlemesi Emin Fındıkoğlu’na ait. Gence, 1971 yılında yılın sanatçısı seçiliyor.
70’li yıllar üstadın yurt dışına açıldığı zamanlar. Gidiş sebebini, “Benim gibi düşünen ve kafası kafama uyan birkaç müzisyen arkadaşla uzaklara gitmek, sessiz, sakin bir yerde biraz vakit geçirip müzikal eğilimlerimizi yeniden keşfetmek, bugüne kadar yaptıklarımızın üzerine neler katabileceğimizi görmek istiyorduk” şeklinde açıklıyor. Çoğunlukla Kuzey Avrupa’da geçen bu dönemde Asia Minor Mission orkestrası var. Yabancı müzisyenlerin de etkisiyle performanslar giderek avangardlaşıyor. Mehmet Ozan ve Mads Vinding’le İstanbul Express 1 adında bir albüm kaydediyorlar. Öte yandan Count Basie ve Lionel Hampton orkestralarında söyleyen Bertice Reading’le turneler yapıyor. Sonra tekrar Türkiye’ye dönüş var. 80’li yıllardan sonra kurduğu gruplarla ağırlıklı olarak Ankara’da konserler veriyor. Durul Gence 4, son orkestrası. 2006’dan 2019’a kadar 13 yıl beraber çalmışlar.
Hatırladığım kadarıyla yakın zamanlara kadar Türkiye’de davul çalarak şarkı söyleyen tek isim yine Durul Gence. ‘Guarda Che Luna’ gibi İtalyan popüler şarkılarından, ‘Children Of Sanchez’ gibi film müziklerine, ‘Johnny Be Good’, ‘Night In White Satin’ gibi dönemin popüler parçalarından, ‘Yüce Dağ Başında’ gibi türkülere kadar geniş bir repertuarı var. Gün yüzüne yakın zamanda çıkan ‘Black Cat’ ve ‘Boo Song’ adlı parçalar, Güngör Dilmen’in “Ben Anadolu” oyununun müzikleri hep onun besteleri.
Gelelim öğretmen Durul Gence’ye. 1986 yılında Hacettepe Üniversitesi’nde başlayan, ODTÜ ve Konservatuar’da devam eden “İnsan, Hayat ve Caz” dersleriyle bir nesil yetişti diyebiliriz. O dönem öğrenci olanlar sadece müzik tarihi değil, hayat hakkında ne kadar tecrübeli ve bu tecrübelerini gönülden paylaşan bir hocayla beraber olduklarını, aldıkları eğitimin ne kadar paha biçilmez olduğunu dile getiriyorlar. Üstad, ayrıca kurduğu, “Gence Çocuk Yuvası” ve “Durul Gence Sanat Kursları” ile hem çocuklara hem her yaştan yetişkine de sanat eğitimi vermeyi uzun yıllar sürdürdü. Hazırlamakta olduğu jazz tarihi kitabı maalesef tamamlanamamış, umarım bir şekilde yayınlanır.
Tüm bunların yanı sıra profesyonel müzisyenliği bırakıp ticaretle uğraştığı dönemler de var. Almanya ve Türkiye’de süren bu dönemlerin arka planında bir yandan da müzik piyasasının yıpratıcılığından uzak kalmak istediğinden bahsediyor. Pek çok kişinin bilmediği bir de gazetecilik tarafı var. 50’li yıllarda yayınlanan, “Melodi” ve “Müzik Ekspres” adında dergilerin, “Öncü” gazetesinin müzik köşesinin çıkmasına katkıda bulunuyor, röportajlar hazırlıyor. “Piyer İvo”, “Vickie Henderson”, “Üç Dev Cazcımız” yazılarından bazıları.
Toparlayayım, Durul Gence, bir efsane, bir öncü. Yarım asırdır müzikle ilgilenen pek çok insanın hayatına dokunmuş bir isim. Her daim minnet ve saygıyla anılacak. Kalbimizde hiç unutulmayacak…

Durul Gence (Photo: Canan Aykent Archive)
Merak edenler için derleyebildiğim diskografi:
LP:
Durul Gence 5 (Bir Yaz Akşamı), (Yıldızlara Ziyaret)
Durul Gence 10 (İlk konser canlı kayıt)
Durul Gence/Mehmet Ozan (İstanbul Express 1)
Single:
Durul Gence 5 (A Taste of Honey-Pied Piper), (Sings BeeGee’s)
Erkut Taçkın & DG 5 (Time is On My Side-Blue Bayon), (Come On And Say-Hang On Soopy), (Cadillac- Ann Lousie)
Ajda Pekkan & DG 5 (Bang Bang-İki Yabancı), (Boşvermişim Dünyaya-Sevdiğim Adam), (Özleyiş-Ve Ben Şimdi), (Saklambaç-Oyalama Beni)
Rüçhan Çamay/Tanju Okan & DG 5 (Babam Gibi-Yaşanmaz Bu Evde)
Rüçhan Çamay & DG 5 (O Adam Melina-İncinen Hatıralar), (Gölgen Yeter Bana-Rüzgârlı Bir Akşam Üstü)
Gönül Yazar & DG 5 (Bağdat Yolu-Altın Tasta Üzüm Var)
Alpay & DG 5 (Cennet Yolu-Dur Dur Gitme)
Fecri Ebcioğlu & DG 5 (Dünya Dönüyor-Tik Tak Tik Tak)
Gökhan & DG 5 (Bu Benim Şarkı-Dönelim Gençliğe)
Lili İvanova & DG 5 (Nisan Şakası-Bulutlar)
Özdemir Erdoğan & DG 5 (Çocukluk Günleri-Nasıl Bekledim)
Serpil Örümcer & DG 5 (İster Al İster Alma-Bir Gün Hayat Biter)
Gün & DG 5 (Sen Bana Yetersin-Ağla ki)
Ertan Anapa & DG 5 (Yalnız Seni Sevdim-Sokağından Geçtim)
Durul Gence 10 (Şeyh Şamil- Hilal)
Dormen Tiyatrorsu Kadrosu & DG 10 Yaygara 70 (Geline Bak Geline-Dünya Varmış Oh Dünyada)