İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nın (İKSEV), Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde bu yıl 26.sı düzenlediği 26. Avrupa Jazz Festivali Ferit Odman Quartet konseri ile başladı. Odman, Türkiye’nin en başarılı jazz davulcularından birisi ve hem de çiçeği burnunda bir baba. “Bütün gücümle ileride kızımın istediklerini yapması için çalışıyorum” diyor. İçten gülümsemesi ve çok samimi açıklamalarıyla konser öncesi Odman ile kulisinde keyifli bir sohbet yaptık.
Sizce jazz, ete kemiğe bürünmüş bir insan olsaydı nasıl bir kişiliği olurdu?
Jazz eğer ete kemiğe bürünmüş bir insan olsaydı benim gibi olurdu çünkü jazz hakikaten benim için nefes almakla eşdeğer, iliklerime kadar jazz’ı hissediyorum ve jazz ile yaşıyorum. İyi ki var ki ben de varım.
Müziğinizde nelerden ilham alıyorsunuz?
İlham aldığım şeyler tabiî ki bu işi yaratan ustalar. Yani Charlie Parker, Miles Davis, Bill Evans, John Coltrane gibi insanların müziklerinden gerçekten çok ilham alıyorum. Öncelikle yaptığınız işin en iyilerini çok iyi analiz edip, bilmeniz gerekiyor. O yüzden de benim için davulcu özelinde konuşursak, Art Blakey, Philly Jo Jones, Max Roach gibi üç tane davulcu bana en çok ilham veren ve benim idolüm olan davulcular. Onların her hareketi, yaptığı her şey bana ilham veriyor mesela bugün konserde de Philly Jo Jones’un çaldığı bir parça olan Look, Stop & Listen’ı çalacağız. Onun dışında günlük yaşanan her şey sizi etkileyebiliyor. Kötü bir gün yaşadığınızda kötü çalabiliyorsunuz, iyi gününüzde süper çalabiliyorsunuz.
Türkiye’nin gündemi de müziğinizi etkiliyor diyebilir miyiz?
Tabiî ki. Bu coğrafyada yaşıyor olmak, müzisyenleri bir şekilde iyi, bir şekilde kötü etkiliyor. Her coğrafya için bu durum geçerli. Mesela Trump başa geçtiğinde Amerika’daki jazz müzisyenlerinin yaşadığı iyi ya da kötü şeyler var. Müzisyenler duygularını çok yoğun yaşayan insanlardır, günlük yaşanan tatsızlıklar veya güzel şeyler çok derinden etkileyebiliyor.
13 yaşında müzisyen olmaya karar verdiğiniz günden bu yaşınıza gelene kadar, “bu işi başarıyorum, kesinlikle başardım” ya da “yapamıyorum sanırım, müziği bırakacağım” dediğiniz anlar var mı?
Profesyonel müzisyen olmak için en önemli şart müziği hiç bırakmamaktır. Bırakmadığınız zaman profesyonel olabiliyorsunuz. O yüzden tabii ki “nasıl yapacağım ben bunu, başaramıyorum” dediğim zamanlar oldu. Bu anlarda daha çok çalışıp, onun üzerine gidip, her zaman ayağa kalkmak gerekiyor. Onun haricinde “ben oldum” diyebilen müzisyen varsa da benden uzak dursun. Öyle bir şey benim hayatımda yok. Çok fazla inanılmaz yetenekli müzisyenler var, ben birazcık bile davulcu olduysam ne âlâ ama bana göre ölene kadar bitmeyecek bir yolculuktayım, umarım hep daha iyiye doğru giderim.

Ferit Odman (Photo: Onur Acımaz)
Türkiye’deki jazz dinleyicisini nasıl buluyorsunuz?
Avrupa ile kıyasladığımda Türkiye’de daha genç bir dinleyici var. Genç jenerasyonun büyük ilgisinin olduğunu görüyorum. Avrupa’daki jazz kulüplerine gidip, seyirci profillerine baktığımda 50 yaş üzeri izleyiciler yoğunluktayken, Türkiye’de 20’li yaşlardaki insanların jazz konserlerine taleplerini görüyorum. Aslında bu durum jazz’ın geleceği için iyi bir şey çünkü bu insanlar, çocuk sahibi olduklarında belki de çocukları aynı benim babamın sunduğu imkân gibi jazz dinleyerek büyüyecekler.
Statü elde etmek için dinleyenler de var.
Evet, Türkiye’de çok bilinçli bir dinleyici olduğunu düşünmüyorum. Ama öğrenmeye çalışan ve gerçekten bu müziği içselleştirmeye çalışan çok genç dinleyici olduğunu görüyorum. Bu durum sevindirici ama bilinçli bir dinleyici var mı diye sorarsanız, bence yok.
Müzisyen olmanın olumlu ve olumsuz yanları neler?
Müzisyen olmak müthiş bir şey, sevdiğiniz işi yapıyorsunuz ve buna iş diyemiyorsunuz. Aynı zamanda sevdiğiniz insanlarla çalışıyorsanız, sevdiğiniz müzikleri yapabiliyorsanız bunun üzerine ben bir şey tanımıyorum, kendimi çok şanslı hissediyorum. Bu bana verilen bir nimet ve sahip olduğum için şükrediyorum. Avantajlarına gelecek olursak, huzurluyum, içimde bir savaş vermiyorum. Sevdiğim işi yaparak (iş diyemiyorum aslında) hayatımı idame ettiriyorum.
Davulcu olmasaydınız ne olurdunuz?
Davulun arkasında olmayarak kendimi başka bir meslekte düşünemiyorum.
Kerem Görsev ile birlikte on yılı aşkın süredir çalışıyorsunuz. Bir röportajında “ancak şatafatı sevmeyen insanlar jazz müzik yapabilir” diyor. Bu düşünceye katılıyor musunuz?
Katılmıyorum. Kerem Görsev şatafatı seviyor (gülüyor). Ben de seviyorum tabii ki.
Aslında şunu sormak istiyorum, kökeninin Afrika’ya dayandığı bu müziğin günümüzde siyah smokin giyen, puro ve viski içen bir adam algısına dönüşmesi nasıl oldu?
Evet bu algı kötü, yıkılması gerekiyor. Jazz, Afrika’dan çıkıp bütün dünyaya mâl olmuş bir müzik ve de ben müzikleri bir şeylerle ilişkilendirmeyi sevmiyorum. O yüzden çok şatafatı seven birisi de jazz müzisyeni olabilir, çok bohem yaşayan birisi de jazz’a gönlünü kaptırıp çok başarılı olabilir. O yüzden bunların kişilerle ilişkilendirilmesi değil, müziğin güzelliğinin paylaşılması önemli. Bu algının yıkılması için, genç jenerasyonun daha fazla konserlere gidip bu müziğin korkulacak bir şey olmadığını görmeleri lazım. İleride bu algı yumuşar diye umuyorum.
26. Avrupa Jazz Festivali kapsamında Ahmet Adnan Saygun’da seyirciyle buluşacak olmak nasıl bir duygu?
İzmir, böyle salona sahip olduğu için çok şanslı, benim de en sevdiğim salonlardan birisi. Her geldiğimizde büyük bir ilgi oluyor. İzmir seyircisini de çok seviyorum.
İleriye dönük projeleriniz var mı? Yeni bir albüm gelecek mi?
Şu an yok. En büyük prodüksiyon bebek oldu (gülüyor). Bir buçuk ay önce kızım oldu hakikaten büyük bir prodüksiyon ve zaman alıyor. Şu an onunla ilgileniyorum onun için albüm projesi gözükmüyor. Belli de olmaz, müzikler yazıyorum ileride şekillendirip albüm haline getirebilirim. Sadece zamanını bilmiyorum.

Ferit Odman (Photo: Onur Acımaz)
Jazz müziğe yeni başlayacaklara, idol olarak sizi örnek alan insanlara vereceğiniz tavsiyeler var mı?
Bu müziği çok dinlemeleri lazım ve doğru adresi dinlemeleri gerekiyor. Sohbetin en başında söylediğim, ilham aldığım müzisyenleri içselleştirip dinlemeleri gerekiyor. İlk önce yeni trendleri değil, eskiyi ve bu işi yaratanları tanımak lazım. Jazz müziğine alışmak için emek gerekiyor. Emek vermeden çok seveceğiniz ve anlayabileceğiniz bir müzik değil. Çok fazla dinlemek ve analiz etmek gerekiyor. Daha sonra da eğitim almanız lazım, eğitimsiz jazz müzisyeni olmaz.
Türkiye’deki jazz eğitimi nasıl?
Çok az okul var. Bizim Bilgi Üniversitesi döneminde bir yükselme oldu. Geçen sene İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Jazz bölümü açıldı. Bu çok sevindirici. Bunun dışında Bahçeşehir Üniversitesi’nde jazz sertifika programı var. Şu an İstanbul’da bildiğim bölümler bunlar. Fakat İstanbul için çok yetersiz.
YouTube kanalınızdan böyle eğitimler vermeyi düşünüyor musunuz? Çok aktif değilsiniz.
Bir türlü alışamadım ben o olaya. Evet, şu an popüler olan yer YouTube fakat çok fazla enformasyon var, o kadar çok davulcu kanalı var ki ”ben oraya ne sunarım” düşüncesi çok fazla emek ve zaman gerektiriyor. Böyle bir emekle uğraşmak istemiyorum şu anda. Sadece albüm kayıt videolarını ve dinleyiciler ulaşabilsin diye albümleri koydum. Ama sosyal medyayı yine de iyi kullandığımı düşünüyorum. Twitter, Instagram, Facebook gibi sitelerde aktifim, olabildiği kadar paylaşım yapmaya çalışıyorum. İnsanların başka türlü haberleri olmuyor, haber vermek için sosyal medyanın büyük bir gücü var.
Peki, son olarak, kızınız Mavi büyüdüğünde bu satırları okursa ona neler söylemek isterdiniz? Sizin izinizden gitmesini ister misiniz?
Çok seviyorum onu. Hayatında tamamen kendi istediklerini yapsın. Şunu diyebilirim ki, “umarım tüm isteklerini yapması için ona bütün yolları açmışımdır”. Bütün gücümle öyle yapmaya çalışacağım.
Write Stuff – Bir Jazz Yazarı Yetişiyor
İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı (İKSEV), 10 – 20 Mart 2019 tarihleri arasında yaptığı 26. İzmir Avrupa Jazz Festivali kapsamında gazetecilik öğrencilerine yönelik, jazz yazarlığını konu alan “Write Stuff” atölye çalışması kapsamında yukarıdaki röportaj Gizem Mercan tarafından yapılmıştır. Atölyeyi, Türkiye’de bu işin en iyilerinden Ümit Tuncağ ve gazeteci Sirel Ekşi yürütüyor.