Yaşam deneyimiyle olgunlaşan derinlikli müziğiyle jazz’ın usta ismi Charles Lloyd bugün 81 yaşında ve müzik yolculuğunun zirvesinde. Son albümü “Vanished Gardens”ı geçtiğimiz yıl yayımlayan efsane müzisyen 23 Ekim 2019’da basçı Reuben Rogers ve baterist Eric Harland’dan oluşan Sky Trio’sunun yanısıra piyanoda Gerald Clayton ve gitarda Marvin Sewell ile CRR sahnesinde çaldı.
Müziğinizin kaynağı blues’a dayanıyor. Memphis kültüründen nasıl etkilendiniz?
Benim büyüdüğüm ve yetiştiğim zamanlarda, Mississippi Nehri’nde ticaret ve seyahat hâlâ çok aktif ve yoğundu. New Orleans, Güneyde 400 mil mesafede, Chicago’nun kuzeyindeydi. Her ikisinin de kendilerine özgü ayrı müzik gelenekleri vardı. Kuzeye ya da güneye seyahat ederken herkes Memphis’te bir kere dururdu. Cab Calloway, Duke Ellington, Louis Armstrong, Billy Eckstine, bu kişilerden sadece bir kaçıydı – ve tabii ki bunların hepsi Blues müziğin büyük isimleriydiler. Howlin’ Wolf, B.B. King, Roscoe Gordon, Johnnie Ace ve daha pek çok kişi. Büyürken bu büyük müzisyenlerin hepsini dinlemem ve daha sonra henüz bir ergen iken onlarla birlikte çalmam, benim bir müzisyen olarak kim olduğumu belirledi ve şu anda da bu kimliğimin tamamlayıcı bir parçası oldu. Onlar benim varoluşumun temelini oluşturdular.
Sizin insancıl bakışınızı muhtemelen etkilemiş olan Çiçek Çocuklar hakkındaki izlenimleriniz neler?
1960’lı yılların baskın ve öne çıkan mesajı hoşgörü ve aşktı. Hepimiz ırksal bölünmeleri parçalayıp atmak ve insanlığı aşkla birleştirmek istiyorduk. Her ne kadar atasözlerinde çeşitli farklı isimlerle anılıyor olsa da “Gerçek bir tane ve tektir”.
Müziğiniz daima fikirler ve seslerin birbirine geçtiği olağandışı, çok-kültürlü ve çok boyutlu oldu. Tüm bunları nasıl bir araya getiriyorsunuz?
Eğer bir insan benim yaşadığım kadar uzun yaşarsa ve tüm dünyada benim gezdiğim kadar seyahat ederse, benim Memphis köklerimin olduğu gibi o insanın da bu kadar çok deneyim ve yaşanmışlıkla gelişmesi ve büyümesi kaçınılmaz olurdu. Tüm bu deneyim ve yaşanmışlıklar benim müziğimde açıkça işitilebilir aslında, fakat bu tabii ki her zaman bilinçli bir karar değil. Bazı notalar sadece benim çaldığımı ve size “Merhaba” dediğimi gösteriyorlar.

Charles Lloyd (Photo: Seda Özgüven)
Grup müziğindeki kimyanın sınırları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kimya bir grubun anahtarıdır – hepimiz hem sahnede hem de sahne dışında birbirimize güvenmek zorundayız. Bu güven olmadan, korkusuz araştırma ve keşif yapmak mümkün olmazdı. Ve hepimiz, günlük yaşamın sıradan düzenek ve sistemlerinin ötesine geçmeyi ve yukarılara çıkmayı çok seviyoruz.
Çalıştığınız piyanistlerin listesi gerçekten etkileyici — Keith Jarrett, Michel Petrucciani, Bobo Stenson, Brad Mehldau, Geri Allen…
Phineas Newborn! Phineas, beni ben daha dokuz yaşındayken buldu ve beni kanatları arasına aldı. Bana bir tohum ekti. Bu tohumun meyveleri hâlâ büyümeye ve meyve vermeye devam ediyor. Bu cevapları yazdığım sırada, Jason’la (Moran) Alonzo King ve Lines Ballet için yeni tamamladığımız bir balenin açılış gösterisi için San Francisco’dayım.
Bu yılın ECM’nin kuruluşunun 50. yıldönümü olduğunu biliyorsunuz. Eğer çok özel bir konu değilse, neden ECM’den Blue Note’a geçtiniz?
Ev değiştirmek sıklıkla çok karmaşık bir karardır. Bu karar da bağımsızlıkla ilgiliydi.
New Quartet ile akustik piyano tabanlı 50 yıllık dörtlünüz arasında nasıl bir karşılaştırma yapabilirsiniz?
New Quartet’i seviyorum. Sahnede ve sahne dışında bizim aramızda derin bir sempati duygusu var ve şu ana kadar, yaklaşık 13 yıllık birliktelikten sonra, birlikte paylaştığımız “ilk” deneyimlerden oluşan bir sesimiz var ve bunların asla benzeri olamaz.