Türkiye’den bir big band kaydı dinlemeyeli uzun zaman olmustu ki Halil İbrahim Işık’ın Bosphorus Big Band’iyle kaydettiği “BA-BE” imdadımıza yetişti. Uluslararası müzik sektörünün vazgeçilmez klasikleri arasında yer alan Big Band kültürüne taze bir soluk getiren “BA-BE” albümünde “A Time for Love”, “Cute”, “The Days of Wine and Roses” ve “Stolen Moments” aranjmanlarının yanı sıra beste ve düzenlemesi Halil İbrahim Işık’a ait olan ve albüme adını veren “BA-BE” isimli parça yer alıyor. Saksofonlarda Serhan Erkol, Duru Tuna, Siney Yılmaz, Barış Ertürk, Çağdaş Oruç, Engin Recepoğulları, trompetlerde Şenova Ülker, İmer Demirer, trombonlarda Bulut Gülen, Hakan Çimenot ve Ali Emre Kayhan, gitarda Cem Tuncer, kontrbasta Kağan Yıldız ve Ozan Musluoğlu, davullarda Volkan Öktem, Ferit Odman ve Ediz Hafizoğlu’nun yer aldığı albümde Halil İbrahim Işık trompet ve piyanoyu seslendiriyor. Kendisiyle albümü ve gündemi konuştuk.
Big band, dinleme ve seyir keyfi en üst düzeydeki formatlardan biri olmakla birlikte prodüksiyonu daha meşakkatli oldugu için müzisyenlerce daha az tercih edilebiliyor. TRT Big Band ve CRR Big Band üyesi bir müzisyen olarak siz isminizle yayımladığınız ilk albümü bir big band kaydı yapmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz?
2013 yılında kendi stüdyom olan Keyboardistanbul’da Hakan Çimenot ve Çağdaş Oruç ile beraber üst üste kayıt yaparak üç kişi ile 13 kişilik bir Big Band orkestrasının sesini çıkardık. Sonrasında Kağan Yıldız ve Ferit Odman’dan üzerine çalmalarını rica ettim. Kayıtları Ferit’e dinlettiğimde “bu çalışmayı neden bir albüme çevirmiyoruz” dedi. Ve Bosphorus Big Band’in aslında albüm kararı sevgili Ferit’in bana o soruyu sormasıyla başladı.
Ekipte birbirinden değerli müzisyenler var. Seçiminizi hangi kriterlere öncelik vererek yaptınız? Zira teknik beceriler kadar interplay ve ekip ruhunun da çok önemli olduğunu biliyoruz.
Bosphorus Big Band’in her bir üyesi kendi dallarında gerçekten çok önemli ve değerli müzisyenler. Dolayısıyla böyle bir kriter gözetmeme gerek bile kalmadı. Sadece birbirileriyle beraber çalmaktan mutlu olan müzisyenleri bir araya getirme gayretinde bulundum.
Esasında BBB sadece kendi repertuvarını seslendirmek üzere değil yurtdışından gelecek isimlere de eşlik etmek üzere kurulmuş bir orkestra. Bu anlamda bağlantıları nasıl kuruyorsunuz?
Bosphorus Big Band’i kurarken iki önceliğim vardı aklımda. Birincisi; sizin de sorunuzun içinde geçirdiğiniz gibi yurtdışından gelecek isimlere eşlik etmek ve ikincisi ise; Bosphorus Big Band’i kurumsal bir hale getirmek. Her iki amaç için de çok geniş bir iletişim ağı ile çalışmaktayız.
Repertuvardan da biraz bahsedelim. “A Time For Love”, “Cute”, “Stolen Moments” ve “The Days of Wine and Roses” gibi tatlı parçaların aranjmanlarının yanı sıra albüme ismini veren “BA-BE” parçanız yer alıyor. “BA-BE” bir çok yönden çok özel bir parça. Özellikle piyano solo, resmen konuşuyor.
“BA-BE”; eşim Banu ve 2013 yılında kaybettiğimiz kızımız Beliz’in isimlerinin ilk iki harfinden oluşuyor. O dönemde yaşadığım duygu yoğunluğu ile yaptığım bir bestedir “BA-BE”. Herkesin acıları, sevinçleri, yaşaması farklıdır. Kimi bu duygu yoğunluklarını dışarı vurur, kimi ise içsel dünyasında yaşatır, dışarı vuramaz. Ben duygularımı yaptığım besteye yansıttım. O gün yaşadığım duyguları birleştirerek, notalara döktüm sonra da onu büyük orkestrayla düzenleyerek kayda aldık ve böylece “BA- BE” ortaya çıktı.
Eşiniz Banu Işık da on parmagında on marifet bir müzisyen. Bu albüme müzisyen olarak katılmasa da bütün ilhamını verdiği şüphesiz. Birlikte de kayıt yapma planınız var mı?
Eşimin desteğini her zaman hissettim. Birlikte kayıtlarımız tabii ki oluyor. Hatta en son pandemi döneminde Grammy ödüllü grup New York Voices’a ait “The Sultan Fainted” parçasını vokallerde Banu Kunt Işık, davulda ve perküsyonda Volkan Öktem, bas gitarda Eylem Pelit ve ben; piyano, synth ve flugelhornda olmak üzere kendi evlerimizde kaydederek sosyal medyada yayınladık. Bu coverımızı New York Voices’a da ulaştırdık. Onlar da büyük bir nezaket örneği göstererek kendi resmi sayfalarından paylaşarak bize tebriklerini ilettiler.
Güncel iki konuyla sohbetimizi sonlandıralım. Albümün çıkışı tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi sürecine denk geldi. Tüm dünya ekonomileri ve sektörlerin büyük yara aldığı bu sürecte yine de dönüp dolaşıp en çok etkilenenlerin müzisyenler olduğunu görüyoruz.
Ne yazık ki bu durumun bedelini ödeyen sektörlerden birinin içerisindeyiz. Kişisel bakışıma göre hayatın karşımıza çıkardığı her olay, gelişimimiz için çok kıymetlidir. Ben, ne dönemde olursam olayım hayıflanmadan çalışmam gerektiğine inanırım. Çalışmanın insanın hayatına güzellikler getirdiğini her daim tecrübe ettim.

Bosphorus Big Band (Photo: Banu Kunt Işık)
ABD’de baş gösteren ırkçı hareket dünyada büyük yankı buldu. Sizin, bizim, hepimizin hem profesyonel hem de duygusal olarak en çok tutunduğumuz kültür olan jazz’ın köklerini düşününce en güçlü ses çıkarması gerekenlerden olduğumuz şüphesiz. Ne söylemek istersiniz?
Madem konumuz müzik. Size; sözlerini çok anlamlı bulduğum bir şarkıyla cevap vermek isterim. John Lennon’dan “Imagine” …
Halil İbrahim Işık kimdir?
Halil İbrahim Işık 1980’de İstanbul’da doğdu. Müziğe olan ilgisi 8 yaşında başladı. 1991’de İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarına tam zamanlı trompet bölümüne Şenova Ülker’in öğrencisi olarak kabul edildi. Aynı dönemde, Ayşen Kapoğlu ile yarı zamanlı piyano eğitimine devam ederken klasik müzigin yanı sıra jazz müziğine ilgi duydu ve ilerleyen dönemlerde; Şenova Ülker, Süheyl Denizci, Neşet Ruacan, Kamil Özler, Emin Fındıkoğlu, Baki Duyarlar ve Selen Gülün ile çalışma firsatı yakaladı. 1995 – 1999 yıllarında İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nda ve Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası’nda trompet çaldı. Bonn’da düzenlenen, 2002 Uluslararası Beethoven Festivali’ne En İyi Gençlik Orkestrası seçilerek davet edilen İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Senfoni Orkestrası’nda yer aldı. Avrupa’nın ünlü orkestra şeflerinden Krzysztof Penderecki, Rah Pari, Helmut Rilling ve Peter Gülke ile çalışma imkanı buldu. 1994’ten beri bir çok albümde ve çeşitli gruplarda piyano ve trompet çalan Halil İbrahim Işık; Christian McBride, Kurt Elling, Dee Dee Bridgewater, Dianne Reeves, Natalie Cole, Randy Brecker, Sibel Köse, Roberta Gambarini, Kandace Springs, Roy Hargrove ve Joshua Redman gibi dünyaca ünlü jazz müzisyenleri ile sahneyi paylaştı. Bahçeşehir Üniversitesi Ses Teknolojileri ve Jazz Akademisi’nde Jazz Kompozisyon, Trompet ve Ses Mühendisliği Master’ını tamamladı. 2002’den bu yana TRT Hafif Müzik ve Jazz Orkestrasında , İstanbul Superband’de ve 2005’ten bu yana da Cemal Reşit Rey Bigband’de 1. trompet çalıyor.