Siyasi olarak ilginç bir döneme girdik. Kendisine oy veren vermeyen herkesi kucaklayan bir adam “Her Şey Çok Güzel Olacak” sloganı ile tüm Türkiye’nin sevgisini kazandı ve İstanbul belediye başkanı oldu. Tüm bu iklim içersindeyken, insanlar yeniden hayata umutla bakarken, Branford Marsalis’in nifak tohumu ekercesine New York Times’a verdiği röportajı, ve kullandığı ayrıştırıcı dili kınadığımı belirtmek istiyorum. Çok yakında İstanbul Jazz Festivali kapsamında da konser verecek olan Kamasi Washington için söyledikleri size de seçim öncesi siyasilerin televizyonda birbirlerine ağır hakaretler ettiği dönemdeki gerginliği hatırlatmadı mı?
Ben buraya Branford Marsalis’i övmeye değil, gömmeye geldim.
Branford Marsalis iyi bir saksofoncudur, iyi müzisyendir ama birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımızın olduğu bu dönemde tam bir yobaz gibi Kamasi Washington’ın müziğinin jazz olmadığını, içinde çok az jazz barındırdığını söylemesi herkesi üzmüştür.
Branford Marsalis’in aksine, içinde jazz olsun olmasın adamın saksofon çaldığını, hatta bu bağlamda tüm müzikleri kucaklama vaadi veren, kapsayıcı sloganı “Jazz’a Dokunan Eller” ile çıkan İstanbul Jazz Festivali’nde konser verecek olmasını çok olumlu bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Festival jazz müziği ile sınırlı kalmak değil, 16 milyonu kucaklamak istiyor. O yüzden “Jazz’a Dokunan Eller” sloganını, bulanı, kabul edeni buradan ayrıca selamlıyorum, çok doğru bir seçim. Tanrı o jazz’a dokunan ellere zeval vermesin.
Kamasi Washginton’a dönecek olursak, örneğin Heaven and Earth albümündeki (dikkat ederseniz albümün adı bile kapsayıcı: Cennet ve Dünya. Hem yaşadığımız şu fani dünya hem de yaşam sonrası cennet, ahiret, baki dünyayı kastediyor) Street Fighter Mas parçasına bakacak olursak, oldukça derin olan bu müziğin çok garip nostaljik bir etkisi var. Arkadaki koro müziği bir anda insanı gençliğimizde izlediğimiz Hair ve benzeri müzikallere götürüyor. Korodan sonra saksofon girince, “hah işte” deyip o jazz’a dokunan eli öpmek istiyorsunuz. Nostalji devam ediyor, saksofon, arkadaki gitar ve davul ritmiyle müzik 80’lerin erotik filmlerindeki müzikleri andırmaya başlıyor ve birden içinizi bir sıcaklık kaplıyor ve gönül! telinizi titretiyor. Belli olmaz belki seneye IKSV’nin sloganı artık içine jazz kelimesini koymaya bile gerek duymadan “Gönül Telinizi Titretenler” olur. Müzikteki erotizm de konuyu tekrar sevgiye getiriyor aslında. Kim şu iki müziğin çok farklı olduğunu söyleyebilirki? Anılarınız canlandı mı?
İşte Kamasi Washington böylesine ulvi bir adam, bir başka albümünün adını da söyleyeyim: “Harmony of Difference” yani “Farklılığın Uyumu”. Seçim zamanı siyesilerin dilinden düşürmediği “Kürtüyle, Lazıyla, Çerkeziyle Türkiye Mozaiği” sözleri gibi değil mi? Kamasi Washington bu diskografi ile Türkiye’de çok çok rahat cumhurbaşkanlığı seçimlerini alır bence.
Tabii siyasette olduğu gibi Kamasi Washington’ı sevmeyen tutucu cahil bir kesim de var. İlk çıktığında Charlie Parker’ın nasıl eleştiriler aldığını hatırlatmak lazım bu insanlara. Kamasi Washington da bebop gibi yeni bir dönemi açıyor olamaz mı? Bu yepyeni müzik için bir isim önerisinde bulunmak ve kabul görürse tarihe geçmek isterim: “Nostaljik Erotik — Müzikal”.
Bu kapsayıcı hava aslında Zorlu’nun “Her Şeyin Jazz’ı” sloganı ile jazz festivalini duyurması ile başladı. Bundan daha kapsayıcı daha bir slogan düşünemiyorum. Hemen hemen her şeyin değil, herrrrr şeyin. Zorlu için seneye bir slogan önerim var, umarım beni duyarlar da yine tarihe geçerim: “Efradını Cami Ağyarını Mani Cazı”.
Tabii Türkiye bir günde buraya gelmedi, daha önce azınlığın jazz’ıydı, arka arkaya Roy Haynes, Wynton Marsalis dinlediğimiz tek partili dönem. Sonra çoğunluğun jazz’ı, Micheal Bolton — Frank Sinatra projesi mesela, şimdi ise her şeyin jazz’ı, 16 milyonun jazz’ı, tüm müziklerin jazz’ı. Herhangi bir müziği düşünün, hatta olabilecek en jazz’a uzak müziği düşünün, “Her Şeyin Jazz’ı” tenceresine atıp, pişirdiniz, karşınızdakine yedirmemeniz mümkün mü? İmkansız.
Karıncanın jazz’ını bile incitmek istemeyen bir insan olarak bu havayı çok olumlu buluyor, Branford Marsalis gibi ayrıştırıcalara izin vermeyelim diyorum. Her jazz çok güzel olacak.