İlkay Olguncan’ın Doğunun mistik ruhunu ve batının modern tarzını sentezleyerek, fusion jazz tınılarını duyacağınız albümü 2021 yılının son aylarında tamamlandı. “Namaste” adı verilen albüm sanatçının 2001 yılında kurduğu “Namaste International Music Grubu”nun ismini taşımakta.
Albüm dinleyicilerine farklı ruh hallerini bir arada yaşatırken; dinleyiciler kimi zaman kendilerini öğretici bir etüdün içinde, kimi zaman ise Hint, Türk ve Batı müziğini jazz unsurlarıyla hissedebilirler.
Samsun doğumlu İlkay Olguncan müziğe klarnet sanatçısı olan babasının teşviki ile başlamıştır. İlk sahneye çıktığında dokuz yaşındadır ve kanunu ile TRT sanatçılarına eşlik etmiştir. 1997 yılında Samsun Büyükşehir Belediye Kültür ve Sosyal İşler Konservatuvarında öğretim görevlisi olarak çalışmaya başlayan sanatçı alanında öğrenciler, sanatçılar yetiştirmiştir. Olguncan’ın “Saz Semaisi” eseri TRT Repertuvarına alınmıştır. Türk müziğinde profesyonel çalışmalar yapan İlkay Olguncan evrensel müzik arayışına girdiği 2000 yılından itibaren grubu “Namaste International Music” ile kanun enstrümanı ile fusion jazz müziğini icra etmeye başlamıştır.
İlkay Olguncan ile kısa bir söyleşi gerçekleştirdik:
Jazz sevginiz nasıl başladı?
1971’de gitarist John McLaughlin tarafından yönetilen füzyon jazz grubu Mahavishnu Orkestrası’nı ilk defa dinlediğimde, bu müzik türünden çok etkilendim. Adeta ruhumu yansıtıyordu. O an jazz müziğini kendi stilimle ve Türk motifleriyle nasıl işleyebilir ve birleştirebilirim diye düşündüm. Bütün bilincimi, dikkatimi ve ruhaniyetimi füzyon jazz müziğine yönlendirdim. Ve 2000 yılından itibaren bu müzik tarzında besteler yapmaya başlayarak kendimi geliştirdim. Kendi füzyon jazz stilimi yarattım.
Daha etnik jazz yapacakken füzyon jazz seçiminiz nasıl oldu?
Çünkü füzyon jazz’ı kendi stilime ve kalbimdeki sese çok yakın buldum. Ben dünya müziği yapmak istiyordum. Her kültüre hitap etmeyi amaçlıyordum. Füzyon jazz bana müziğin evrenselliğinin kapısını araladı. Ve ben de o kapıdan girmiş oldum.
Jazz’da kimleri dinlersiniz?
Miles Davis, John Coltrane, John Mclaughlin, Stephane Grappelli, L. Subramaniam.
Albüme olan yorumlar nasıl?
Albümü dinleyenler öncelikle çok şaşırıyorlar. Çünkü enstrümantal bir albüm denilince Türkiye’de insanların beklentisi farklı oluyor. Kanun enstrümanı ile füzyon jazz stilini ilk defa duyuyorlar ve çok beğeniyorlar. Yurt içinde ve yurt dışında çok güzel, olumlu tepkiler alıyorum. Hatta grubumla festivallerde bizi dinlemek için sabırsızlanıyorlar. Müzik dünyasında eserlerim müzisyenler tarafından konuşulmaya başlandı. Dolayısıyla Namaste grubum ve icra ettiğim müzik tarzı şimdiden enstrümantal müzik yapan müzisyenlere örnek oluyor. Ve bu beni çok mutlu ediyor. Herkese çok teşekkür ediyorum.
Büyük bir emeğin izlerini gördüğümüz İlkay Olguncan’ın “Namaste” adlı albümünü tüm jazz severlere önerir, sanatçımıza evrensel müzik yolculuğunda başarılar dileriz.