Jazz ve Politika III
Stalin Döneminde Jazz
Jazz ve Politika I için tıklayınız
Jazz ve Politika II için tıklayınız
Jazz müziği Batı Avrupa’da ortaya çıkışından beş yıl sonra Sovyetler Birliğinde duyuldu ve kısa bir zaman içinde popüler müzik biçimi olarak kabul edildi. İlginçtir ki Stalin yönetimi zamanında bu sanat biçimi, uçlarda değerlendirildi: “Kötülendi”, “Saygı Gördü”, “Yasaklandı”. Açarsak; önce özgürlükle güçlü bağları olan bir müzik olarak ele alındı ve devlet eliyle desteklendi. Ancak kültürel devrimler sırasında çelişkiye düşülünde yasaklandı.
Sovyetler Birliği’nde 1920-1953 yılları arasında jazz, yasaklanma, sansürlenme ve desteklenme arasında sürekli bir git-gel yaşadı. Bu durumun dengesizliği, ulusal, dış, ekonomik ve ideolojik etkenlere bağlıydı. Ekim Devrimi’nden beş yıl sonra ülkeye giren jazz’ın öncüsü, Valentin Parnakh. 1921 yılında sürgünde bulunduğu Paris’te dinlediği Louis Mitchel Jazz Kings adlı Amerikan orkestrasıyle jazz müziğini ilk kez keşfetti ve hayran oldu. Sürgünden bir yıl sonra Moskova’ya yanında getirdiği komple bir çalgı setiyle döndü.

Valentin Parnakh (Photo: internet/unknown)
1 Ekim 1922, Sovyet jazz’ının milatıdır. Parnakh ve orkestrasının (Pervyj v ékscentriceskij orkestrdzaz-band Valentina Parnacha), Moskova’da verdiği ilk konserin tarihidir bu. Orkestradan arta kalan bir kayıt yok ancak eleştirmenlerin tanımına göre İtalyan Fütüristlerin tarzına benzer bir şamataydı. Bu arada birkaç Amerikan orkestrası gelir gider ama ilgi görmez. 1925’de Moskova’da sahnelenen Sam Wooding’in siyah opereti “Chocolate Kiddies”,büyük bir prodüksiyondu ve beğeniyle karşılandı. Nedeni, görsel görkem ve tüm sanatçıların siyah olmasıydı.
Ardından The Benny Peyton Jazz Kings’in verdiği konser daha başarılı oldu. Çünkü çaldıkları jazz, daha değişikti. Sam Wooding’in tarzı, senfonik (yaylı çalgılar da vardı) ve dans müziği havasında, Peyton’ın ise doğaçlamaya dayanan Hot Jazz’dı.
Bu farklı yaklaşım, 1930’larda jazz müziğini politize ederek ayırdı. İki tür jazz vardı: Burjuva ve karşısında işçi sınıfının müziği olmak üzere. 1928 yılında Moskova Yazarlar Birliği tarafından Aleksander Tsfasman yönetiminde kurulan Amajazz, ilk profesyonel Sovyet jazz oluşumuydu. Radyoda emisyon yapan ilk jazz topluluğuydu ve 1930’da ilk jazz plağını kaydetti.

Aleksander Tsfasman (Photo: internet/unknown)
Jazz müziğine destek devam etti ve Kültür Bakanlığı, Leningradlı sanatçı Leopol’d Teplickij’yi Amerika Birleşik Devletleri’ne jazz eğitimi için gönderdi. Teplickij, 1927’de birçok çalgı, plak ve notalarla döndükten sonra Leningrad Konservatuarı’ndan klasik yorumcu arkadaşlarıyla (profesör) Pervyj Konsertnyj Dzaz-Band’ı kurdu. Ancak jazz baharı uzun sürmedi. Beş yıllık kalkınma planının başında kültür devrimi ve başka etkenler, popüler kültürü aksi yönde etkiledi. Bu noktada, Sovyet Hükümeti, yalnızca işçi sınıfına yönelik sanatı destekleme kararını aldı. 1928’de Rus Proleter Müzisyenler Birliği (RAPM) öne çıktı. “Anti-Modern, Anti-Western, Anti-Jazz ve Anti-Classic” duruşuyla RAPM, Proleter müziği destekledi. Dışlanmadan payını alan jazz hakkında olumsuz düşünen Maksim Gor’kijs, Sorrento’da sürgündeyken kaleme aldığı “O Muzyke tolstych”adlı denemesinde jazz müziğini eşcinsellik, uyuşturucu ve erotizm ile eş tutuyordu. Kültür Bakanı Anatolij Lunacarskij de Gor’kijs ile aynı düşüncedeydi. Oysa Teplickij’yi A.B.D.’ye jazz eğitimi için gönderen de yine Lunacarskij idi. Buna bağlı olarak RAPM, senkop, minör altılı ve yediliye (yani jazz renklerine) karşıydı.
Senkopasyon ve eksiltilmiş armoniler parti tarafından çıkarıldığı için RAPM propaganda şarkısı “Massovaja Pesnja”, renksiz ve dogmatikti eleştirmenlere göre. Öte yandan Komsomol üyeleri düzenli olarak halk dans kulüplerini denetliyor, yabancı plakları yasaklıyordu.
Bununla birlikte 1930 yılında “Raboci i teatr” gazetesi bir makale yayınladı. Buna göre jazz, uygun ulusal bir repertuarla Sovyetleşebilirdi. Böylece, teori ve pratik, ideoloji ve halkın zevki arasındaki karşıtlık da giderilebilirdi. Bu çözüm daha önce Almanya’da uygulanmış, 1930’da Thuringa’da Nasyonal-Sosyalist hükümet bu konuda bir kanun geçirmişti. Sovyetlerde ise “Proleter jazz”, Rus Proleter yazarlar Birliğince desteklendi. Birliğin Amerikan Yazarlar bölümü başkanı Michael Gold’a göre jazz, bastırılmış iki sınıfın ürünüydü: Siyahların ve Yahudilerin. Bu nedenle, jazz, “proleter” bir müzikti. Buna benzer bir görüş de Edward Charles Smith’e ait: “Otantik Proleter Jazz”, sosyal sınıfların farkındalığını teşvik ederdi. Sovyet eleştirmenler Gold’un ve Smith’in görüşlerini kabul edip, biraz daha ileri götürdüler. Bu mantığa göre; iki tür jazz sözkonusuydu; Burjuva salon jazz’ı ve otantik proleter jazz. Bu durum bir çelişki yarattı: “Proleter jazz”, radyo ve plak endüstrisi tarafından kabul görürse kapitalist ve tecimsel ögelere ta başından itibaren kucak açmış olacaktı.
Jazz’ın Kızıl Çağı:
1932 yılı, Sovyet jazz’ının dönüm noktasıdır. İlk beş yıllık planın başarısı, kültür devriminin sona ermesi ve RAPM’nin önemini yitirmesi jazz müziğinin işine yaradı. Daha önce hiç olmadığı kadar kabul gördü. 1936’ya kadar süren bu dönem, “Jazz’ın Kızıl Çağı” olarak bilinir. Özellikle Radyo, yazılı basın gibi medya kuruluşlarıyla plak endüstrisinin çok ilgisini çekti. Önce Leningrad radyosu, Sergej Kolbas’ev’in jazz yorumlarına yer vermeye başladı. 1933-1934 arasında aynı radyo istasyonunda Boris Krupysev topluluğu, devlet orkestrası olarak sürekli emisyon yaptı.
1926’daki Sam Wooding orkestrasının konser turundan beri 1956’ya kadar hiçbir Amerikan jazz topluluğu konser vermedi Sovyetlerde. Bununla birlikte Batı ve Doğu Avrupalı bazı topluluklar gelip gitti. En bilineni ise Almanya’dan Weintraub Syncopators. 1935’de Moskova ve Leningrad’da faşizm kurbanlarının anısına konserler verdi. 1934-1937 arasında Anton Ziegler yönetimindeki Çek Jazz Orkestrası, Sovyetlerde birçok konser verdi, hatta Kremlin’e davet edildi.
İkinci Dünya Savaşında Jazz;
1930’ların sonu çelişkili yıllardır. Büyük Terör zamanında, bir yandan yüzlerce müzisyen tutuklanıp, hatta idam edilirken öte yandan da jazz, organizasyonlar ve vakıflarca destekleniyordu. Çalışma kamplarında kaybolan yalnızca jazz müzisyenleri değildi, politik görüşü olmayan bazı jazz hayranlarından da hiç haber alınamadı. 1935’te Leopol’d Teplickij, Polonya kökeninden ötürü sabotaj suçlamasıyla 10 yıla mahkum oldu ve çalışma kampına gönderildi. Bunu 1937’de Parnach ve 1938’de Leningrad Radyo orkestrasının şefi Georgij Landsberg’in mahkumiyeti izledi. Öte yandan Leonid Utesov ve Aleksander Cfasman gibi müzisyenler, bazı önemli politikacılarla iyi ilişkileri nedeniyle ayrı tutuldu. Utesov, jazz tarzını değiştirerek “arındırılmış” Sovyet müziğine dönüştürdü.
Bunlara parelel Pravda ve Izvestja gibi büyük gazeteler de jazz hakkında tartışmaları körükledi. 18 Haziran 1936’da Maksim Gor’kij’nin ölümüyle jazz ile ilgili karşıt görüşlü belgeleri yeniden gündeme geldi. Devlet Sanat Komitesi başkanı Platon Kerzencev’in Pravda’da “iki tür jazz” olgusunu vurguladığı yazısının ardından gazete bu tartışmayı, “Proleter Jazz”ı savunarak sona erdirdi. 1938’in ortasında hükümet kendi orkestrasını (Gosdzaz) kurarak politik bir model oluşturdu. Bu model orkestra, 1941’de Almanya’da Nasyonal Sosoyalist Parti’nin kurduğu orkestra (DTU) ile benzeşiyordu. RAPM’nin desteğini de alan Gosdzaz’ın propagandacı parçaları, herşeye rağmen jazz’ın popüleritesini sarsamadı. Gosdzaz, 6 Kasım 1938’de Bolşoy tiyatrosunda ilk konserini verdi. Ancak beklenen ilgiyi görmedi. Orkestra, 1940’da Leonid Utesov yönetimi ele geçirinceye kadar jazz kulvarında ilerlemedi. Belarus ve Azerbaycan gibi diğer Sovyet cumhuriyetleri de Gosdzaz orkestrasını örnek alarak benzer orkestralar kurmaya başladı. Gosdzaz, jazz müziğinin Sovyetleşebileciğinin bir kanıtı oldu. Aynı zamanda Sovyet demiryolları şirketi, 300 tren istasyonuna jazz orkestraları yerleştirdi. Yanı sıra, Stalin’in birinci sekreteri Lazar Kaganovic ve Leonid Utesov’un yardımıyla bir jazz orkestrasının detayıyla ilgili bir broşür geliştirildi. Kaç orkestranın kurulduğu ya da kalitesiyle ilgili net bir bilgi yok. Ancak, Rus jazz tarihçisi Aleksej Batasev, kendisiyle 15 Ekim 2000’de yapılan bir söyleşide bu konuya özetle değiniyor: “Bir parodi gibiydi, ama ona jazz diyorlardı”.
Kaynaklar:
1. V.Cernojarov: “O dzaz-bande, negrach i o tom, kak my dosli do negrov” in: Novyj sritel, (1926)
2. Boris Schwarz: “Musik und Musikleben in der Sowjetunion 1917… (1987)
3. “O muzyke tolstych,” in Pravda (1928)
4. Anatolij Lunacarskij: “Social’nye istoki muzykal’nogo iskusstva” in Proletarskij muzykant 4 (1929)
5. V.Vinogradov: “Opyt analiza legkogo zanra”, in Proletarskij muzykant (1931)
6. Michael Gold: “Jews without money”, New York (1930)
7. N.N: “Diskussija o dzaze”, in Sovetskaja muzyka (1934)
8. N.N: “O muzyke”, in Pravda,12.4.1936