Hem ülke hem dünya olarak zor zamanlardan geçiyoruz. İşte tam da böyle zamanlarda müziğin gücü kendisini daha çok gösteriyor. Leonord Bernstein’in hani neredeyse cikletten çıkacak kadar meşhur sözü vardır ya, kendimi bu aralar ona her zamankinden daha çok sığınmış hissediyorum. “Şiddete vereceğimiz yanıt şu olacak: Daha yoğun, daha güzel ve kendimizi daha çok adayarak müzik yapmak”. O yüzden bendeniz de, bu ay sizlere müthiş bir yoğunluk, güzellik ve adanmışlıkla yapılmış, 2019’un son aylarında piyasaya çıkmış bir albümden bahsedeceğim; ismi “Summation”. Toplam, toplama, özet, birikim, hülasa gibi anlamlara geliyor. İçerik açısından bu anlamların hepsi uygun. Albümün orijinal ismi ise Yunan alfabesindeki sigma harfiyle başlıyor, “Σummation”. Matematik sevenler, hadi onu bırakın, temel düzeyde Excel kullananlar Σ sembolünün toplama anlamına geldiğini zaten bilir. Yunan besteci, bascı Apostolos Sideris de ürettiği eşsiz müziği gerek semantik gerekse alegorik açıdan kusursuz biçimde isimlendirmiş.
Apostolos Sideris Türkiye’deki jazz müzisyenleri ve takipçileri için gayet tanıdık bir isim. Uzun zamandır İstanbul’da yaşıyor ve hali tavrı açısından -örneğin benden daha çok- Türkiyeli bir insan. Gelin görün ki, kendisine “cacik-caciki”, “defter-tefteri”, “hamam-hamami’ benzerlikleri üstünden “yabancı damat” sempatisi atfetmek kimsenin haddi olamaz, çünkü o dünya çapında çok değerli bir müzisyen. Kendisi bunu hiç hissettirmemeye çalışsa da İngiltere’de yaşayan İspanyol bir müzisyenle Portekiz’de kendinizi Apostolos Sideris konuşurken bulmanız işten bile değil.
Barcelona merkezli Freshsound Records etiketiyle yayımlanan Σummation’ın saç ayaklarını kontrbasta Apostolos Sideris, piyanoda günümüzün harika çocuğu (yazı içinde kendisine ayrıca yer vereceğim) Arjantinli Leo Genovese ve davulda Yunan Dimitris Klonis oluşturuyor. Albüm, Apos’un, içinde çok sayıda sanatsal etki barındıran müzikal dünyasının bir temsili olduğu için bu ismi almiş. Apos’un dünyaca ünlü jazz’cıların yanısıra Yunanistan, Ortadoğu ve Latin Amerika’nın başarılı müzisyenleriyle kurduğu uzun soluklu işbirliklerinin izlerini duyuyorsunuz. Dolayısıyla modern jazz; Yunan ve Ortadoğu ezgileriyle buluşarak eklektik bir estetik yaratıyor. Söz konusu eklektizmi tabii konuk müzisyenlere de borçluyuz. Ney ve flütte Andrea Romani, kemanda Giannis Poulios, perküsyonlarda ise Yiannis Moutsakis ve Christos Sagient yer alıyor. Dolayısıyla, alışılageldik bir piyano trio albümünden ziyade Apos’un çeşitli halk deyişlerinden etkilenmiş kişisel filtresi devreye girince Σummation sadece sahibinin sesi olan eşsiz bir albüm tanımını fazlasıyla hak ediyor.

Apostolos Sideris (Photo: internet/unknown)
Toplayanlar
Atina doğumlu Apostolos Sideris müzik eğitimine klasik flüt çalarak başlamış. 15 yaşında elektrik basa geçtiğinde enstrümanı o kadar sevmiş ki kısa süre içinde Atina’daki birçok rock grubunda çalmaya başlamış. 17’sine geldiğinde ise ilgisi jazz’a yönelince yolu kaçınılmaz olarak Boston’daki Berklee Müzik Okuluna çıkmış. Burada gönlü kontrbasa kayınca Ron Mahdi ve John Lockwood gibi büyük bascılarla çalışma imkanı bulmuş. O yıllarda tanıştığı dünya çapındaki bir çok isimle sonradan birlikte de çalmış. Ardından yüksek lisansını yapmak için gittiği New York’taki City College’da efsanevi John Patitucci’nin öğrencisi olmuş. Bu süreçte sanatsal ufku jazz’ın yanısıra başta kendi ülkesininki olmak üzere Güney Amerika ve Kuzey Afrika gibi coğrafyaların müzikleriyle genişlemiş. Bu dönemde, her ikisi de İskenderiye doğumlu olan ebeveynleri sayesinde küçük yaşlarından beri aşina olduğu Mısır müziğiyle tekrar buluşmuş. O yıllardan itibaren ABD’de ve dünyanın daha pek çok köşesinde davulcu Clarence Penn, gitarist Lionel Loueke ve Rez Abbasi, besteci ve udi Ara Dinkjian, ECM artisti Savina Yannatou, Suriyeli vokal ustadı Youssef Khasa, Lübnanlı besteci Ziad Rahbani gibi isimlerle çalışmış. Bu karşılaşmaların her biri yazdığı müziklere yansımış.
“Σummation”daki üçlü saç ayağının star ismi Arjantinli piyanist Leonardo Genovese (biz kendisine Leo deriz) ise özellikle son on yılın en gözde besteci ve entrümanistlerinden biri. Kendi albümü “Seeds”in turne programı kapsamında bu aralar dünyada basılmadık toprak parçası bırakmayan Leo, doğduğu Venado Tuerto’daki aile evinde müziğe başlamış. Annesinin klasik piyanist olmasının getiridiği avantajın yanında önce rock ve pop, daha sonra blues ve jazz derken University of Rosario’da hem müzik hem muhasebe öğrenimi aldığı sırada kendisi için asıl hikayenin müzik olduğunu fark etmiş ve o da kapağı Berklee’ye atmış; Danilo Perez, Joanne Brackeen, Frank Carlberg, Ed Tomassi gibi isimlerin öğrencisi olmuş. Grammy’li bascı ve vokalist Esperanza Spalding’le devasa turnelere çıkmasının karşılığını da Spalding’in “Seeds” albümündeki vokalleriyle tahsil etmiş. Özetle Leo ekonomik, sosyal ve politik açıdan hiç hoş zamanlar yaşamayan dünyayı müziğiyle iyi bir yere çekmeye, ona bir nevi yardımcı olmaya çalışırken ideolojisinden bile üst düzey müzikal performans gösteriyor.
Albümümüzün üçüncü ismi olan Atinalı davulcu Dimitris Klonis ise enstrümanına 14 yaşında Petros Daktilidis öncülüğünde başlayıp John Floros’un hayatına girmesiyle eşik atlamış. Alan Dawson da eğitim sürecine mim koymuş. National Technical University of Athens’da başlayıp Conservatorium Van Amsterdam ve ayrıca Rotterdam Jazz Academy’de devam eden akademik süreçte iddali isimlerle çalışıp Adam Nussbaum, Kendrick Scott, Jojo Mayer, Akira Jimbo gibi devlerin atölyelerine katılmış. Yunanistan’in en meşhur jazz müzisyenlerinden biri olarak yoluna devam eden sanatçı Femi Temowo (Roots, Amy Winehouse), Michael Weisberger (Milo Z) gibi müzisyenlerle de uluslararası kariyerine kayıtlar ve konserler üzerinden devam ediyor.
Toplamanın sağlaması
Albümün açılışını yapan ‘Alev (Dibililili)’ Latin Amerika temalı bol senkoplu bir parça olarak duyulsa da piyano solonun arkasından gelen bas doğaçlamalarıyla doğulu bir kimlik kazanıyor. İki bölümden oluşan ‘Dream in a Dream’ ise aksi istikamette ilerliyor. Kontrbasın doğulu vurgusu yavaşça kuzeyli bir aksan alırken ikinci bölümde piyano ritmik ve melodik yükü üstleniyor. ‘Ramallah’ adından anlaşılacağı üzere Türk ve Arap makam müziği formunda Andrea Romani’nin neyi ve Giannis Poulios’in kemanıyla hüzünlü bir ballad olarak başlayıp davul ritimleriyle ve en sondaki piyano soloyla yine bir ters köşe yapıyor.
Albümün mini parçası ‘Science Friction’ başroldeki basın önderliğinde albümdeki etkileşim ve doğaçlamanın en üst düzeye çıktığı parça olarak dikkat çekiyor. Thelonius Monk etkili ‘Sober’ için ise ğerek teması gerekse poliritmik örgüsüyle albümün sürpriz parçası diyebiliriz. Apos’un “avangardvari” olarak tanmladığı ‘Πρόχειρη Απόχη (derme çatma balık ağı)’ sair Spyros Koroniotis’in sözleriyle bu kez Apos’un vokalinde vücuda geliyor. Albümün Hint-Afrika etkili funky çocuğu ‘Elephant in the Room’ katman katman incelirken ‘Δέσποινα (Despina)’ ise konuk perküsyoncuları Yiannis Moutsakis ve Christos Sagient ile Arap yarımadası ve Mısır rüzgarları estiriyor. ‘Improvisation’ adından anlaşılacağı üzere Apos’un üzerindeki müzikal yansımaları ve enstrüman tekniğinin sınırlarını hayranlıkla görmemizi sağlıyor. Doğulu taklidi yapan modern jazz parçası ‘Orbit’ is a trio müziğinin bu albümdeki en açık izdüşümü olurken ‘La Dance Occasionnelle’ Yunan halk müziğindeki 3/4lük ‘tsamiko` dansına modern bir yorum getiriyor. Albümün kapanışını yapan ‘Reprise’ da bu albümün canlısını ve devamını ilk fırsatta dinleyip izleme umuduyla filmi adeta en heyecanlı yerinde bitiriyor.