Bu yıl Zorlu Jazz Festivalinin programında görür görmez heyecanlandığım isimlerden biri de tabii ki John McLaughlin & 4th Dimension’dı. Uzun yıllardır birlikte çalan grubu ilk kez sahnede izleme fırsatına sahip olmuştum ve hemen konser salonunda yerimi aldım. Çok geçmeden John McLaughlin & 4th Dimension sahnedeydi. McLaughlin: “Merhaba güzel İstanbul!” diye seyirciyi coşkuyla selamladı ve sözlerine “Ne zaman İstanbul’a gelsem kendimi evimde gibi hissederim” diyerek devam etti. Etienne M’Bappe (bas), Ranjit Barot (davul) ve Gary Husband (klavyeler ve davul) dan oluşan 4th Dimension üyelerini tanıtmaya başladığında ise McLaughlin’in hayatında her birinin özel bir yeri olduğu güçlü bir şekilde hissediliyordu.
McLaughlin, müzikal yaşamının çok büyük bir bölümünde Hint müziği ile yakından ilgilenmiş ve kendi müziğinde de Hint müziğinden özümsediği tüm müzikal becerileri kullanmış sıra dışı bir gitarist. Bu projede de en önemli yol arkadaşı belki de Ranjit Barot’tu. Sahnede müzikal kurgunun temel unsuru ritmik düzendi. Birbirleriyle aralarındaki iletişim dili Hint müziğinin belki de en önemli sistemlerinden biri olan konnakol sistemiyle sağlanıyordu. Tüm grup bu şekilde aynı anda ve aynı yerdeydi.
Black Night albümünün etkileyici parçası Gaza City’ i çaldıktan sonra McLaughlin’in muhteşem müzisyen ve insan olarak tanımladığı, tabla üstadı Alla Rakha’ya ithaf ettiği Abbaji parçasına sıra geldiğinde “Ji” kelimesinin Hindistan’da “sevgi ve saygı” anlamına geldiğini söyledi. Şarkı başladığında salonda bambaşka bir enerji hakim oldu. Barot’un etkileyici vokal performansını grup geri vokalleriyle destekleyerek müziğe insan sesi sıcaklığını kattı.

John McLaughlin & 4th Dimension (Photo: Cem Gültepe)
McLaughlin, kendine has tonu ile içindeki müthiş enerjiyi kimi zaman süratle kimi zamanda sükûnetle öyle güzel yansıtıyordu ki gitarı çalarken dinleyiciyi adeta onun hayatından anlara tanıklık ediyor gibiydi. Sahnenin arkasında yer alan, müziğin ritmine ve dokusuna göre değişen ışık oyunları da bu yolculuğu görkemli bir şekilde destekledi. Arkadaşları ile sürekli iletişim halinde olan ve sahnenin her bir noktasını kullanan McLaughlin’in tüm akşam yüzünden tebessüm eksik olmadı.
Hem klavyelerde hem de davulda multi enstrümantalist Husband ise her iki enstrümanda da harikalar yarattı. Barot ile Husband’ın düet davul soloları muhteşemdi. M’bappe ise müziği sağlam bir şekilde taşırken bir basçının aynı zamanda özgün, olağanüstü bir solist olduğunu bize gösterdi.
Benim için çok özel olan bu konseri yazacağım için konser sırasında kendime notlar alırken bir süre sonra müziğin beni alıp götürdüğünü ve zihnimde başka hiçbir şey kalmadığını hissettim. Konserin sonunda John McLaughlin & 4th Dimension sayesinde herkes gibi benim de ruhum iyileşmişti.