Konuğumuz piyanist, besteci Kaan Bıyıkoğlu. Bıyıkoğlu hem mühendis olup hem de müziğe profesyonel olarak yönelen jazz müzisyenlerinden. Lise yıllarından itibaren jazz müziğine ilgi duyan piyanist, ODTÜ’deki öğrenimi sırasında Tuna Ötenel, Yıldız İbrahimova, Yahya Dai ve Kürşat And gibi isimlerle sahne aldı. Sonrasında Başkent Üniversitesi Devlet Konservatuvarında Mehmet Okonşar’ın öğrencisi olarak klasik piyano alanında yüksek lisans yaptı. 2006 yılında Hollanda’daki Rotterdam Konservatuarına giren piyanist burada Kris Goessens ve Rob van Bavel ile jazz piyano ve armoni, Ilja Reijngoud ile kompozisyon ve orkestrasyon çalıştı. Aynı zamanda bir jazz eğitmeni olan müzisyen çeşitli grup oluşumlarıyla ülkemizde ve yurtdışında konserler veriyor, albümler kaydediyor. Birlikte hem kahveleri yudumladık hem de dört albümlük piyanist, besteci seçkimizi paylaştık.
Aaron Goldberg
Worlds
Sunnyside/2006
Oam’s Blues – A.Goldberg
Aaron Goldberg (piyano)
Kurt Rosenwinkel (gitar)
Reuben Rogers (bas)
Eric Harland (davul)
Çaldığı ritmik bazı cümleler kesinlikle Brad Mehldau sonrası kuşaktan gelen bir müzisyen olduğunu düşündürüyor. Ama o yolun yolcusu biri de değil gibi. Daha siyah müziğe yakın duruyor. Gospel müziğinde kullanılan paralel armonik numaraları çok yapıyor. Bu bakımdan Robert Glasper’ı hatırlatıyor ama genelde soloyu çok tiz register’larda çaldığı için o da değil bu. Davulcu süper! Damion Reid’i hatırlattı bana. Çok açık stilde, hızlı ve swingli bir blues çalıyorlar. Çok usta işi bir müzik… Generic bir stil bu, çok tahmin edebileceğim birisi değil. Avrupalı olduklarını sanmıyorum.
Aaron Goldberg, World’s Albümü’nden Oam’s Blues.
Eric Harland olması muhtemeldi tabii. İttiren bir swing ile çalan bir davulcu. Piyanistin hızlı giden tempoda dörtlük nota ile üçlemeler çalması Brad Mehldau sonrası dönemden geliyor. Kapak görselini gösterince bu albümü ve parçayı uzun süre önce dinlediğimi anımsadım.
Lennie Tristano
Tristano
Atlantic/1956
Turkish Mambo – L.Tristano
Lennie Tristano (piyano)
Lee Konitz (saksofon)
Gene Ramey (bas)
Peter Ind (bas)
Art Taylor (davul)
Jeff Morton (davul)
Tristano mu bu? Parçanın ismi Turkish Mambo. Descent into the Maelstrom albümü olabilir. Bu parçanın tek piyano için düzenlemesini – tabii ne kadar olabildiyse – Youtube’da bir videoda bu sene hayatını kaybeden Connie Crothers isimli bir Lennie Tristano öğrencisinden dinlemiştim.
Lennie Tristano’nun kendi ismini taşıyan albümü.
Evet, üst üste piyano kayıtları yapılan albüm. O zamanlar için – tabii biraz da Dave Brubeck yüzünden – aksak bir ritme “Türk” etkisi demek biraz rutin geliyor. Tristano için bu çok ilginç bir çalışma. Mesela Stanley Crouch’un, Wynton Marsalis’in Tristano ile bazı sorunları vardır! Tristano’nun müziğinde Blues’un yeri ile ilgili birşey bu. Tristano’nun öğrencileri erken dönem Lester Young ile ilgilendiler. Sonraki dönem Lester Young yoktur. Mesela Tristano da Charlie Parker için yazdığı blues barındıran Requiem’in neden ilgi çekmediğinden yakınır. Genelde onun müziğinde nevi şahsına münhasır birşeyler var. Aynı şey davulu kullanışı ile de ilgili. Çok monoton bir davul istemesi, müziğinin doğaçlama solo ağırlıklı olması, temalar üzerinde fazla durmaması, swing ve blues nosyonunun, ritmik hissinin jazz ve blues müziğini ve dolayısıyla siyah kültürü yansıtmadığı, kritikler ve jazz tarihçileri arasında konuşulan konulardır. Ama Tristano’nun jazz müziğine yenilikçi şeyler getirdiği ve birçok müzisyeni etkilediği muhakkak. Kalıpları tamamen yıkıp dağıtan bir yapısı da var müziğe yaklaşımının. Bugün modern jazz saksofonuna yaptığı etki de çok büyüktür. Warne Marsh, Wayne Shorter, Mark Turner, hep Tristano ekolünden etkilenmişlerdir. Line Up parçası örneğin en çok çalışılan transkriptlerden biridir. Buna karşın davul ve bas ekollerinde bir etkisi pek görülemez. Jazz tarihine bakacak olursak bu müziği geliştirmek, kompleksleştirmek için yapılan entellektüel çabaların bir anlamda duvara toslamış olduğu kanısına varabiliriz. Paradoksal bir şekilde bugüne kadar çalınan blues ise hep bir çıkış noktası olagelmiş. Örneğin; Wayne Shorter’ın Speak No Evil’i bir çeşit çarpıtılmış bir blues’dur, veya Ornette Coleman’ın müziği de blues’dur.
Tuna Ötenel
Jazz Semai
Nova Muzik/1978
Ali’yi Gördüm Ali’yi – Anonim
Tuna Ötenel (piyano, elektrik piyano, saksofon)
Kudret Öztoprak (bas)
Erol Pekcan (davul)
Bu Tuna Ötenel’in Jazz Semai albümü. Tuna Ötenel’i yakınen tanırım, kendisi Türkiye’nin yetiştirdiği en değerli müzisyenlerden birisidir. Çok güzel parçalar var bu albümde. Özellikle Kız Kardeş parçasını çok beğenirim. 1978 döneminde Tuna Ötenel’in jazz diline son derece hakim olduğunu görüyoruz.
Jazz Semai albümü. jazzdergisi.com’da geçen haftalarda bu albümün 38 yıl sonra tekrar piyasa plak olarak sürüldüğü haberini vermiştik.
Evet, dediğim gibi Tuna Ötenel o dönemin müziğine çok hakim. İki sene evvel Çağlayan Yıldız ile beraber evine ziyarete gitmiştik. Orada onun bazı notalarına bakma fırsatımız oldu ve akla hayale gelmeyecek şeyler çıktı. Mesela Roland Kirk’ten transkripsiyonlar… İnsanları hep izlediğimiz, dinlediğimiz tarzları ile tanıyoruz, biliyoruz. Ama acı olan birşey varsa Tuna Ötenel yeterince kaydedilememiş, dökümante edilememiş bir müzisyen. Fransız müzisyenler Pierre Michelot, Philippe Combelle ve Raul de Souza ile yaptığı albümler onun dünya çapında bir müzisyen olduğunu daha iyi yansıtan albümler aslında. Jazz dilini çok iyi biliyor, o dili konuşuyor ve üstelik o dili aksansız konuşuyor. Mesela Polonyalı bir jazz şarkıcısının aksanlı İngilizce şarkı söylemesi gibi değil. Bu gerçekten bir Blues çalışı mesela. Bayağı bir hardbop stili ve o stili çalıyor. Buradaki bazı parçaları Tuna Ötenel ile birlikte çalma şansını elde etmiştim. Sanırım bu çaldığın bir halk türküsü idi…
Jason Moran
Ten
Blue Note/2010
Crepuscule with Nelly – T.Monk
Jason Moran (piyano)
Tarus Mateen (bas)
Nasheet Waits (davul)
Jason Moran’ın Ten albümü. Parçanın adı Crepuscule with Nelly. Bu albümde en beğendiğim icra ve düzenlemelerden biri. Parça formunda elektronik müzik ve sampling etkileri var. İlk bölümde bestenin loop gibi çalabilecekleri bölümlerini ele alıyorlar, sonra da parçanın tümünü çalıyorlar. Bir tarafta piyanonun boogie woogie gibi bir ritim çalması üzerine bas solosu çalınması gibi. İşin güzel tarafı Monk’un bu parçada solo çaldığı bir versiyon hiç yoktur. Genelde ilk turda parçayı Monk piyanoda çalar ve ikinci turda da nefesliler devreye girer. Monk’un hiçbir solo yapmadığı tek bestesi bu sanırım. Burada formu bozarak çalabilecekleri bir nevi vamplar oluşturmuşlar. Böyle bir bestede de bu format çok güzel işlemiş. Burada Tarus Mateen bas ve Nasheet Waits davul çalıyor.
Jason Moran‘ın 2010 yılında çıkardığı Ten albümü. Keyifli Körleme için çok teşekkürler!
Ben teşekkür ederim!

Kaan Bıyıkoğlu (Photo: Berk Özler)