-Ooo Emre, nasılsın abi ya, görüşemiyoruz?
-İyidir abi, sen nasılsın? Nasıl gidiyor?
-İyidir valla, sorun yok, koşuşturmaca, Senden?
-Aynen valla, bildiğin gibi, değişik birşey yok, Clark Kent misali yaşıyoruz. Sabah iş, akşam da yazılarıma, araştırmalara devam. Hani ne derler, jazz dünyasını yakın takip tam gaz sürüyor.
-Ha, onu diyeceğim, var mı bu aralar bana tavsiye edeceğin jazz albümü?
-Valla geçen yazımda Esra Kayıkçı’yı tanıtmıştım, yeni albümü çıktı “Bozgun Hatıra” o muazzam, Ülkü Aybala’nın, Nilüfer Verdi’nin albümü çıktı, Başak Yavuz 2ci, Önder Focan 14. albümünü çıkardı. Jack DeJohnette ECM’den John Coltrane ve Jimmy Garrsion’un oğulları ile yeni bir trio albüm çıkardı o da müthiş, Tamer Temel’in albümü de geliyor misal yakında. Böyle saysam saatler alır, ama öncelikli bunlar, bu şekilde gidiyor bu aralar işte…
-Ooo iyiymiş?
-İyi tabii. Ha, bir de Kenan Doğulu’nun yeni albümü geliyor kendi şirketinden çıkaracağı, jazz albümü!
-Nasıl yani? “Kenan Doğulu, Jazz albümü”? Yapma be abi, olmaz yani, nasıl olacak ki o iş?!
. . . . . . . . . . . . . . . . . . .
20 Temmuz 1965 yılına kadar folk müziğinin ‘beyaz atlı prensi’ rolünü başarılı şekilde üstlenen ve müzikseverlerin kalplerindeki yerini koruyan Bob Dylan, bu tarihte “Like a Rolling Stone” single’ını çıkarıp, 5 gün sonra da Newport Folk Festival’da yeni grubu ile şarkıyı “elektrik gitarı ile“ tanıtırken, yıllarını akustik müziğine ve onun üzerlerinde bıraktığı etkilere vermiş dinleyicilerden gelen tepkinin nasıl olduğunu, duruma daha farklı ve jazz yönelimli bir açıdan bakarsak, CBS için yaptığı son akustik albüm olan “Nefertiti” sonrası ‘elektrikli tarafa’ geçen Miles Davis’in, “öl de ölelim!” şeklinde yaşayan taraftarlarının değişen müzik dünyasına ayak uydurmaya çalışmasını en katı şekilde eleştireceğini bilmesine rağmen göğsünü gere gere “Miles In the Sky”ı yayınlamasını ve her sene kendini bu yönde geliştirip yarım milyon satarak ilk altın plağını kazandığı “Bitches Brew“ a kadar giden başarılı yolculuğunu sanırım hepimiz biliyoruz ya da en azından bir şekilde duymuşuzdur.
1993’te ‘Yazmışsa Bozmak Olmaz’ parçası ile Kenan Doğulu serüvenlerine başlayan müzik severlerin “İhtimaller” ismini ve müziğini duyduklarında verecekleri tepkiler her ne kadar yukardakine yakın olacak olsa, ‘Hiç Bana Sordun Mu?’, ‘Ben Güzelden Anlarım’, ‘Aklım Karıştı’, ‘Çakkıdı’ ve ‘Ex-Aşkım’ gibi parçalar ile her albümde çıtasını yükseltip, 2007’de Eurovision’a katılarak Türk müziğindeki yerini daha da sağlamlaştıran Kenan Doğulu’nun başarılı kariyerinin olgunluk döneminin ve Türk jazz müziğinin belki de en değerli, en önemli yapıtlarından birine imza attığını albümün tamamını dinledikten sonra anlamaları kanımca çok vakit almayacaktır.
Kenan Doğulu’nun albüm provaları sırasında Ferit Odman ile çektirdiği fotoğraf beni çok heyecanlandırmıştı, zira ‘bazı güzel şeylerin habercisi’ niteliğinde idi. Fazla da uzun sürmeden İhtimaller’in kadrosu ev provası sırasındaki fotoğraf ile kendisini belli etmiş, önceki yazılarımda çoğu kez kullandığım ve açıkçası çok da sevdiğim “All Star kadro” terimi de bu albümde kendisini bir kere daha biz jazz severlere gösterip tüyleri diken diken etmeye yetmişti: davulda Ferit Odman ve Robert Mehmet İkiz, grand piano /rhodes/moog’da Can Çankaya ve Ercüment Orkut, kontrbasta Ozan Musluoğlu, trompette Şenova Ülker, trombonda Bulut Gülen, saksofonda Engin Recepoğulları. Her yeni albümün en özel anlarından biri de ilk konserinin nerde olacağı, lansman tanıtımı ile görücüye çıkacak olan sımsıcak ilk notaların geri dönüşlerinin nasıl olacağını bilmek olur. Kenan Doğulu da dersine iyi çalışmış olacak ki, lansman konserini 29 Nisan tarihinde Ozan Musluoğlu’nun değerli vokalist dostları ile birlikte çıkardığı “My Best Friends are Vocalists” albümünün lansman konserinin de yapıldığı, Türkiye’nin en iyi konser salonlarından biri olduğunu düşündüğüm İş Sanat – İş Kuleleri sahnesinde vermişti. Kişisel sebeplerden dolayı katılamadığım konserin yankıları kısa süre içerisinde sosyal medyada oldukça fazla yer bulmuş, yapıcı eleştrilerin “İhtimaller”in ne kadar özel bir albüm olacağını gösterir derecede yoğun olarak karşıma çıkması albüme karşı olan beklentimi daha da yükseltmişti.
Albümün genel konsepti “Kenan Doğulu şarkılarının jazz yorumu” olarak belirtilse de, yaklaşık 5-6 gün önce YouTube üzerinden şarkı sözlerinin de bulunduğu klibiyle albümden çıkan ilk single ve yepyeni bir parça olan “İhtimal”, Kenan Doğulu’nun uzun süreden beri bu projenin her adımını profesyonel şekilde ele aldığının ve her zaman gönüllerde yer eden parçaların bence hiçbir zaman unutulmayacak düzenlemelerini salt Kenan Doğulu dinleyicilerini şaşırtacak ve yüzlerinde hoş bir tebessüm bıracak şekilde bizlerle buluşturacağının ilk sinyallerini veriyordu. 24 Haziran’dan itibaren iTunes üzerinden digital olarak indirebilen albümü özellikle satın almadığım için ‘İhtimal’in üzerimde bıraktığı etkiyi sıcak sıcak 25 Haziran’daki Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’ndaki saklıyordum.
Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’na girdiğimde ilk fark ettiğim, kadın seyircilerin çoğunluğu olmuştu zira salt Kenan Doğulu seyircisinin çoğunluğunu oluşturan kadınların Kenan’ın normalden çok değişik bir müzik tarzını icra edecek olmasının henüz bilmiyor olmaları, tatlı heyecanı daha da artırıyordu. Ünlü sanatçıların şarkılarının farklı aranjmanlarının başarılı örneklerine daha önceden de tanık olmuştuk (Robbie Williams’ın 2000 yılında EMI’dan çıkardığı ‘Sing When You’re Winning’den “Supreme” ile 13 sene sonra Island-Universal’dan çıkardığı ‘Swings Both Ways’ albümündeki “Swing Supreme” de olduğu gibi). Kenan Doğulu, buna başka güzel bir örnek vermek adına Harbiye Açıkhava müsabakasından galibiyetle ayrılacağına emin bir şekilde 21:35 sularında sahneye çıktı ve “Ex-Aşkım”ın Ozan Musluoğlu’ndan gelen ilk notaları ile unutulmaz konser başlamıştı. Düzenlemenin Ercüment Orkut’a ait olduğu parçanın Ex-Aşkım olduğunu bilmeyen, tahmin etmeyen seyirciler, parçanını sözlerinin ilk kelimeleri ile çığlıklar ve şaşkınlıklar arasında kendilerini Kenan’ın gitar solosuna bırakıyordu. Şarkı, Bulut Gülen, Şenova Ülker ve Engin Recepoğulları geçişleri ile tamamlandı.
Ercüment’in sakin notaları, konserin yönünü bir anda swing’e,“Aşk Oyunu” na döndürdü ve Açıkhava’da yerli bir Frank Sinatra olduğunu tüm İstanbul’a göstermekte gecikmedi. Mehmet’in ve yakın takipteki Ferit’in yere sağlam basan ritmleri, nefeslilieri swing’de destekliyor ve Açıkhava’ya gördüğü en iyi performanslarıdan birine şahitlik etmesinde yardımcı oluyordu. Kanımca albümün ikinci single’ı olmaya en güçlü aday olan şarkının sonunda herşeyin farkına varan seyiciden gelen alkışın gücü daha da arttı. Tüm müzisyenlerin bir senedir bu konser için çalıştıklarını belirten Kenan, seyircilerden müzisyen dostlarına alkışlarını eksik etmemesini isteyince Açıkhava alkışlarla dolup taşıyordu.
İlk kelimeleri ile birlikte gelen yüksek dozlu reaksiyon ile gülümseten, Rhodes’da Can ve grand piyanoda Ercüment ile hayat bulan “Baş Harfi Ben”, şarkı ortasında temponun düşüp nakaratta yükselmesi ile ilginç bir yöne doğru ilerliyordu. Engin Recepoğulları’nın solosu ile şarkının bir adım daha yukarıya çıkmasıyla zirvede tamamlanan şarkı sonrası sahne önlerinden gelen minik bir bis arzusu da es geçilmedi.
Ece Göksu Quartet ile harikalar yaratan Can Çankaya’nın düzenlemesi ile farklı ve kulağa çok çabuk yerleşen “Kıyamam”, Can’ın ve Ozan’ın geçişleri sonrası kendisini aslında çok başarılı bir jazz gitaristi olabilceğini düşündüğüm Kenan Doğulu solosuna kapı açıyordu sonuna kadar. Ses düzenini birkaç saniye sorgulattığını düşündüğüm şarkı, vokallerde Sibel Gürsoy ve Tuba Önal’ın başarılı performansı ile kendisini affettiriyor, Can Çankaya’nın konserdeki başarılı solo performanslarından biri ile tamamlanıyordu.
Normalde 4/4’lük ritmde bir parça olan “Gelinim”i nakaratta tamamı ile farklı bir ritm ile de çalınabileceğini ve bunu müzik severlerin gönüllerine dinledikçe daha da çok sevileceğini bilerek rahatlıkla sunabildiği için konserin belki de en kompleks parçasının düzenlemesini yapan sevgili Ercüment Orkut’u kutlamam gerekiyor. Genç çiftlerin mutlu hayatlarının ilk adımlarını attığı ilk saniyelerde imzalarından sonra çalındığına çokça şahit olduğum parçayı bu haliyle dinlemek gerçekten çok hoş bir duyguydu. Engin Recepoğulları’nın parça içerisindeki solosu dikkat çekiciydi.
Konserin en “tokat gibi” parçası olan, yaz sezonunda yaklaşık 3-3,5 ay kadar süre ile kullanılabilen ve belki de bu sebepten dolayı kapanması gündemde olan Açıkhava’ya adanan, 25 yıl önce yazılmış ve 25 yılın hala dahi eskitemediği “Koca Çınar”, Kenan Doğulu’nun belki de Açıkhava’daki son konserinin yüksek perdede yankılanan en önemli parçalarından biri oldu.
Can Çankaya ve Ozan Musluoğlu’nun melankolik notaları ile başlayan Can Çankaya düzenlemesi ile “Sımsıkı Sıkı Sıkı”, koyu gri, hatta siyaha kaçan bir Kenan Doğulu parçası dinlemek isteyen müzik severler için en ideal parça. Bulut Gülen’in bence konserdeki en iyi performansını sergilediği parça, konserin ilk yarısının en çok alkış alan parçası oluyor.
Gece boyunca mavi Grestch gitarı ile sahnede olan Kenan, başka bir Can Çankaya düzenlemesi olan “Can Bebeğim” için kırmızı Fender Telecaster’ını boynuna geçiriyor ve ilk yarının en hareketli parçalarından birine imzasını atıyordu. Yıllardır dinlediğimiz vokalin kökten değişmiş olduğunu rahatlıkla hissedebildiğimiz parçada nakatarın hızlı tempoda çalınmış olması şarkının yıllar öncesindeki ilk kayıdını tamamen unutturuyor, taptaze ve önündeki en az 10 seneye hazır bir parça dinlemiş gibi oluyoruz. Can Çankaya solosu sırasındaki ışık gösterileri, 2. yarıda alışılmış ve herkesin sevdiği Kenan Doğulu parçalarının birazdan geleceğinin göstergesi gibi gözlerimizi kamaştırıyor.
Albümün çıkış parçası olanı “İhtimal”, YouTube üzerinden yayınlanan klibi Açıkhava duvarlarında yansılardan gösterilerek müzikseverler ile buluştu. Kenan Doğulu’nun önceden de bahsettiğim olgunluk döneminin kanımca en iyi parçası olan İhtimal’de Şenova Ülker’in dudak uçuklatan performansının yanında şarkının sözlerinin bu kadar kısa süre içerisinde ezberlenip seyirciler tarafından hep bir ağızdan doyasıya söylenmesi de oldukça şaşırttı.
Seneler önce bizimle kasetlerle buluşmasında albümün A yüzünü kasetçalarımıza taktığımızda ilk onunla karşılaşmış ve çok da sevmiştik: “Yazmışsa Bozmak Olmaz”. Albümün internet üzerinden tanıtıldığı birkaç saniyelik teaser’ının bu şarkı olduğunu anladıktan sonra kendimi şarkının seri ritmleri ile dopdolu akan notalarına bırakırken bir yandan da müzisyenlerin son yıllarda yapılan en iyi müzik bazlı filmlerinden olan “Whiplash”i iyi tahlil ettiklerine şahit oldum. Türkiye’nin en iyi jazz davulcularından olan Ferit Odman ve Robert Mehmet İkiz, iki davulun aynı anda çalınarak büyük bir harmoni yakalamasını belki de ilk kez izleyerek tadını çıkartan seyirciye, Grestch davullarının “o büyük sesinin” önemini de anlatıyorlardı. Başarılı davulcuların unutulmaz performansları sonunda konserin yaklaşık 1,5 saat süren ilk yarı ile tüm albüm parçalarının çalındığını düşünerek evlerimize doğru yüzümüzde kolayca silinmeyecek bir tebessüm ile gitmeye hazırlanıyorduk, ancak Kenan Doğulu 2. yarıda görüşmek üzere bizlerden ayrılırken, konserin devamında bize ilk yarıdaki gibi özel parçaların geleceğinin habercisi gibiyidi adeta.
İkinci yarıya tek gitarı ile yaptığı başarılı bir potpori ile başlayan Kenan, sırası ile “Dön Gel”, “Aşkım Aşkım” ve “Aklım Karıştı” ile hep beraber aynı sahneyi paylaştığı müzisyen arkadaşlarını sahneye davet etti ve ilk yarıda Frank Sinatra olduğunu düşündüğüm vokal renginin aslında çok rahat Dario Moreno / Georges Moustaki seviyesine çıkabileceğini gösterdiği “Tencere Kapak” parçasında da sahneye sevgilisi ile birlikte davet ettiği gencin evlilik teklifinde Açıkhava’da yıllar boyunca unutulmayacak anlara ev sahipliği yaptı.
Potpori sonrası alıştığımız, bildiğimiz, ve “Abi, Kenan’ın sahnesi gerçekten çok iyi ya!” dedirtecek parçaları ile ateşi körükleyerek ardı arkasına şarkılarını sıralamaya başladı: “Aşk ile Yap”, “Yaparım Bilirsin” ve vokalleri seyirciler ile paylaşarak akıllara Wembley Stadyumu’ndaki unutulmaz performansı ile Freddie Mercury’yi getirdiği “Sorma”.
Jazz dokulu bir albüm olan “İhtimaller” ile Kenan Doğulu’nun bu müzik türüne ilk kez yakınlaştığını söylersek, açıkçası yalan söylemiş olabiliriz, zira “5,5” albümünde kardeşi ve usta aranjör Ozan Doğulu ile beraber ilk sinyalleri verdiği “Tutamıyorum Zamanı”, konser öncesi dinleyicilerin akıllarının bir köşesinde kalmıştır sanırım. Tam bu esnada Ozan Doğulu’yu sahneye davet eden Kenan’ın, abi – kardeş’ten öte birbirlerinden hiçbir zaman kopmayacak olan iki sağlam dost gibi “Pamuk” ile önce tansiyonu düşürüp, “Kurşun Adres Sormaz” ile gönüllerde birer minik yara açıp “Tutamıyorum Zamanı”nın yukarda hatırlattığım jazz dokulu hali ile açtıkları gönül yarasını hızla kapattığını rahatlıkla söyleyebilirim. Sıra “Kandırdım”a geldiğinde yerlerinde oturan seyircinin çok az olduğunu söylemem gereksizdir herhalde?
Konserden unutulmayacak başka bir anı da Brezilya’lı ünlü perküsyon grubu Bate Bumbo’nun sahneye gelmesi oldu. “Parti başlasın!” diyerek şenlik ateşini bir kere daha yakan Kenan Doğulu “Çakkıdı”, “Kime Ne?” ve “Aşkkolik” ile belleklerden hiçbir zaman silinmeyecek bu konseri tamamladıktan sonra 3 kere bis yaparak bizleri bir kere daha mest etti.
Kenan Doğulu’nun her şeyden öte “özel” bir albüm yaptığı aşikâr. Ülkenin en değerli jazz müzisyenleri ile birlikte, ülkenin en iyi stüdyolarından birinde çok başarılı bir kayıt yaparak seneler sonra dahi ses sistemlerimizden bizlere misafir olacak en güzel notalarla dopdolu harmanladığı “İhtimaller” albümünü Kenan Doğulu’yu seven herkese, ve kaliteli bir jazz albümü dinlemek isteyen tüm jazz severlere tavsiye ediyorum.