Louis Hayes: “Serenade for Horace”
Blue Note Records – B071R5F5F4 (2017)
Josh Evans (tp)
Abraham Burton (s)
David Bryant (p)
Dezron Douglas (b)
Louis Hayes (d)
Steve Nelson (vib)
Producer: Don Was – Dezron Douglas
Executive Producer: Maxine Gordon
1. Ecaroh
2. Señor Blues
3. Song for My Father
4. Hastings Street
5. Strollin’
6. Juicy Lucy
7. Silver’s Serenade
8. Lonely Woman
9. Summer in Central Park
10. St. Vitus Dance
11. Room 608
En iyi arkadaşınız.
Yanından ayrılmak hiç istemezsiniz. Tüm vaktinizi beraber geçirir, kahvaltıda börek yemek için deniz kenarına beraber gider, uzun kıyı boyu yürüyüşlerinizi yapar, aynı sıkıcı filmden beraber nefret etmek istersiniz. Bir yandan beraber çıktığınız yurt dışı yolculuklarda parkta oturduğunuz sırada arkadan gelen müziğini etkisi ile birden fazla şişe birayı devirirken, diğer yandan da ortalığın ateş alabilmesi riskine rağmen beraber mangal yakmaya ‘gayret gösterirsiniz’. Kimseye dahi söyleyemeyeceğiniz en önemli sırlarınızı onunla paylaşır, başına gelen sıkıntıya göğüs germeye, en azından yapıcı ya da yol gösterici bir çözüm bulmaya çalışır, problemleri konuşmadan, hiçbir şey söylemeden sadece gözlerden anlarsınız. En sevdiğiniz takımın maçlarını izlemek için “Pazar akşamı müsait misin? Maç var, öncesinde gelirsin yemek yeriz muhabbet, sohbet ederiz?” diye uzun uzadıya sormanıza gerek yoktur, “Pazar akşamı geliyorsun” demeniz yeterlidir.
Sonra bir şey olur, araya bir boşluk girer. Bu boşluk da çoğunlukla ‘fiziksel uzaklık’ olur. Artık rahatlıkla hoplayıp zıplayacağınız vakitler çok uzaktadır. Uzaklaştıktan sonra farklı kişilerle tanışır, onlarla yakınlık kurarsınız. Mutlu olduğunuz zamanlar da boldur hem de, ancak bir yandan da arkadaşınızı düşünmeden edemezsiniz. Her şeye rağmen “ama olsun!” dersiniz, “Biliyorum ki arkadaşım beni oralarda bir yerde bekliyor olacak”. Zira arkadaşlar iyidir.
31 Mayıs 1937 Detroit, Michigan doğumlu olan ve babasının ona 10 yaşına iken verdiği davul seti ile müzikle tanışan Louis Hayes’in hayatında da yukarıda anlatmaya çalıştığım türden bir arkadaşlığın en güzel örneklerinden birini Horace Silver ile geçirdiğini söylemem mümkün.
Kuzeninin müziğe ve özellikle ritme karşı olan yeteneğini keşfettiği Louis, onun da yardımları ile kısa zamanda önce kendisini lokal anlamda diğer jazz müzisyenlerine tanıtmış, sonrasında da Kenny Burrell ve Yusef Lateef gibi efsanelerin yanında adeta pişmeye başlamıştı. 1955 yılında da henüz 18 yaşında iken, jazz müziğinin çehresinin değişmeye başladığı yıllardan jazz’ın doruk noktasına ulaştığı 1959 yılına kadar adımlarını Horace Silver ile birlikte atacağını, hayatta belki de en iyi yaptığı şeyi dostu Horace ile birlikte yapacağını iyi tahmin eden Louis, gruba girdikten yalnızca birkaç ay sonra Blue Note için ilk albümde yerini almıştı: “6 Pieces of Silver”.
Dinleyicilerden tam not alan albümün Louis’e katkısı, Horace ile birlikte Blue Note’a önündeki 3 sene içerisinde kayıt edeceği 4 albüm olmuştu: “The Stylings of Silver”, “Further Exploration”, “Finger Poppin'” ve jazz tarihinin belki de en önemli yılı olan 1959’u 1959 yapan albümlerden “Blowin’ the Blues Away”. Louis, özellikle “6 Pieces of Silver” albümü ile jazz dünyasında tanınacak, sevilip saygı gösterilecek olan bir davulcuya dönüşüyordu.
Yıllar boyunca kişisel ya da sideman olarak farklı plak şirketlerinden çıkardığı albümlerden sonra, birkaç hafta önce kendisini yıldızlarla dolu jazz sahnesine çıkartan Blue Note için ilk albümünü yayınlayan Louis, “Serenade for Horace” ile eski dostu Horace Silver’ı unutmadığını ve ona karşı beslediği sevgi ve bitmeyecek derin saygısını tüm jazz severlere gösteriyordu. Bu düşünceyi kanıtlar nitelikteki albüm çıkışı öncesi açıklamalarını şu şekilde idi: “Bu albümü Horace Silver için yaptım, çünkü tüm jazz severlerin onu dinlemesini, tanımasını ve anısını onurlandırmak istedim. Onunla ilk çalıştığımız zamanlardan beri hep iletişimde idik. Kendini iyi hissetmediği anlarında onu görmeye gittiğim bir gün bana ‘Louis, sen benim hikayemin önemli bir parçasısın” demişti. Bunun ne anlama geldiğini, Horace’ın müziğini ve mirasını gelecek nesillere nasıl geçirilebileceğini düşünmeye başladım”. Albümün ortaya çıkmasının en büyük nedeni belki iki dostun arasında geçen bu özel konuşma oluyordu.
Louis’in Horace ile beraber ölümsüzleştirdiği ve albümün genelinde dikkati çeken “Señor Blues” ve “St. Vitus Dance”in dışında albümün dinleyiciye sürpriz bonusu, son yıllardaki yükselişi ve başarısı ile jazz otoritelerince en iyi erkek jazz vokalistlerinden biri olan Gregory Porter’ın Horace’ın belki de en ünlü bestesi olan ünlü jazz standardı “Song for My Father”da vokallarde olması. “Juicy Lucy” ve “Silver’s Serenade” ile birlikte “Lonely Woman” da albümdeki en sevdiğim ve kanımca en rahat dinlenen parçaları.
“Blowin’ the Blues Away” sonrası Horace’ın kanatları altından uçan Louis, sonraki senelerde Kenny Drew, John Coltrane, McCoy Tyner, Joe Henderson, Grant Green, Dexter Gordon ve şu anda listeleyemeyeceğimiz çok sayıda jazz müzisyeni ile çalışarak belki de Ron Carter’dan sonra en çok kayıt altına alınan müzisyenlerden biri oldu. Hayes, jazz müziğine gönül verenlerin favori davulcuları arasında ilk sırada sayabileceği, zamanının ve zamanımızın en önemli davulculardan. Nispeten genç bir kadro ile kayıt ettiği “Serenade for Horace” da kesinlikle kaçırılmaması gereken albümlerinden biri.