“Flamenco Standards” projesi ülkenin en aktif dört jazz müzisyenin girişiminin sonucu,
Trompet: Enrique Rodríguez
Gitar: Rycardo Moreno
Kontrbas: Pablo M. Caminero
Davul: Marc Miralta
Tabi ki de bunların arasında konserin asıl yıldızı da var: Pablo Martín Caminero.
Pablo oldukça kendine özgü bir kontrbas müzisyeni. Müziği akla flamenkonun üstadlarını getirse de bir yandan Mingus veya Oscar Pettiford’ı hatırlatıyor. İşin ucu müzisyenin mükemmel performansına dayanıyor; Hippocampus ile bir Barok müzik projesine el atan, José Manuel Zapata ile opera projelerinde yer alan ve şu anda “Flamenco Standards” isimli projenin arkasında olan bu müzisyenin.
Bu proje geleneksel jazz standartlarımızı farklı jazz şekilleri ve dokuları ile süslemeyi planlıyor. Amacı Amerikan jazz müzisyenlerini uzun yıllar yönlendirmiş olan standartlara benzeyen ama kendine özgü bir katalog yaratmak. Manuel de Falla, Enrique Granados, Paco de Lucía, Jorge Pardo ya da Chano Domínguez gibi müzisyenlerin işlerini içeren (pek cok örnek var, birkaç isim unuttuysak affedin) bir ‘songbook’. Hepsi sahnede dinleyicisini bekliyor.
Festival hakkında:
JAZZMADRID18. Orijinallik Zamanı
Madrid Belediyesi çok güzel bir jazz seçkisi ve türlü keyifli aktivitelerle süslü açık bir program hazırlamaya çalışmış kendi kategorisinin en önemli örneği haline gelmiş olan JAZZMADRID festivalinde. Festival 6 ile 30 Kasım arasında, amaç ve içerik olarak farklı bölümlere ayrılmış bir şekilde gerçekleştiriliyor. ‘Resmi program’ diye adlandırabileceğimiz ilk bölümü yeni ve maceracı sanatçılar, yerel müzisyenler ve sonuncu olarak şehrin klüplerini gezmek istene gece kuşlarına ayrılmış bölümler takip ediyor.
Fernán Gómez Tiyatrosu’nda yer alan ana konserler Art Ensemble of Chicago sayesinde tarihi önem taşıyan bir etkinlikle başlıyor. Art Ensemble, 51 yıllık bir geçmişe sahip olan, müzikal idealleri ve amaçları çerçevesinde David Murray, Billy Cobham, Regina Carter, Michel Camilo, Stacey Kent, Ximo Tébar, Stefano Bollani, Pablo Martín Caminero, Ron Carter and Richard Bona, ve benzeri birbirinden önemli pek çok müzisyeni bir araya getiren bir oluşum. Festivalde varlıkları, JAZZMADRID’in bu sonbahar konserleriyle günümüz jazz sahnelerinde neler olup bittiğinin iyi bir temsilcisi olduğunun kanıtı. Bu seçkinin bambaşka pek çok renge ve tona yer vermesi de bu etkinlikleri daha çekici kılıyor. Melankoli çağı sona erdi. Şimdi orijinallik zamanı.

The Art Ensemble of Chicago (Photo: Roger Thomas)
Bir festival belli bir statüye ulaştığında büyük bir kültürel olaya dönüşmesi kaçınılmaz oluyor. Bunun yanı sıra farklı nesillerden oluşan bir dinleyici kitlesine çeşitli etlinliklere katılma olasılığı sağlanmış. Bu uluslararası seçki her sonbaharda Madrid’de yer alıyor. Katılan müzisyenler ve projelerin çeşitliliği, son yıllarda festival içeriğini karakterize ediyor ve her daim jazzın kökenlerini zedeleyecek müzik akılmarına kapılmaya bir direniş olarak konumlanıyor.
Yeni veya daha az tanınan yaratıcılar
Bu ana etkinlikler normalde bu çevrelerde tanınma imkanını zor yakalayacak yeni ya da daha az tanınmış yaratıcı sanatçılara yer vererek etik açıdan duruşlarını da belli ediyor. Raúl Márquez, Conde Duque Cultural Centre’daki iki ziyaretçi grup: Monodrama ve AgusFulka, the Inn-Finity Quartet, the Ensemble Calliopée, the Brigada Bravo-Díaz veya Patáx bu sebeple programa dahil. Hali hazırda tanınmış, Charles McPherson, Mulatu Astatke, the Soulbop of Bill Evans ve Randy Brecker, Yellowjackets ve tabi ki de yukarıda bahsi geçen Michel Camilo, Stacey Kent, Billy Cobham, Ximo Tébar ve he Art Ensemble of Chicago’nun üyeleri gibi müzisyenlere en yeni projelerini sunma olasılığı tanınıyor.
Çağdaş ve Maceracı Jazz
Program ayrıca maceracı yaklaşımlara da yer veriyor, bu sebeple saksofoncu John Surman, David Murray ve Saul Williams’tan oluşan duo, Mary Halvorson, Kinga Glyk, Jim Black, Tigran Hamasyan, Migration, davulcu Antonio Sánchez liderliğindeki grup, trompetçi Avishai Cohen veya İsrailli müzisyenler Shay Zelman ve Anat Fort arasındaki yüzleşme, ve Etiyopyalı Abbate Barihun sahne alıyor. Bu deneysel bölüm Nils Petter Molvaer, Adam Baldych ve Helge Lien’in duosu, Stefano Bollani ve blues macerası yönünde the Corey Harris Trio ve yerel bir grup olan the Troublemakers Blues Review gibi çok yönlü müzisyenleri ve grupları da kapsıyor.
Bizim jazzımız
İspanyol kimliğini vurgulayan bu bölüm JAZZMADRID’in kapısını seve seve yerel müzisyenlere açtığının bir başka kanıtı. Örneğin, festival bu ideallerinin bir yansıması olarak 30 Kasım’da yeni albümlerini dinleyicilere tanıtacak olan kontrbasçı Pablo Martín Caminerove gitarist Ximo Tébar’ın konserleriyle bu yıla veda edecek. Bundan önce, yukarıda bahsettiğimiz grupların yanı sıra, Madrid Hot Jazz Band, the O’ Sister band, basçı Pepe Bao ve çocuklar için konser verecek olan şarkıcı Noa Lur’u dinleme olasılığını bulacağız.
Çok renkli bir dokunuş ve kadınların varlığı
Programda renkli dokunuşlara da yer verilmiş. Vokalist Robin McKelle ve onun jazz, soul ve pop müziğini bir araya getiren müziği; jazz ve flamenkoyu kendine özgü şekilde yorumlayan şarkıcı Mariola Membrives; Kamerunlu basçı ve şarkıcı Richard Bon; Baptiste Trotignont ve Minino Garay ve şarkıcılar ALA.NI ile Sheila Jordan sahne alacak. Sheila Jordan, deneyimi açışından başlı başına JAZZMADRID’in her zaman festivale özgü olmuş olan bir alanını temsil ediyor: kadınlar tarafından üretilen jazz müziğine gösterilen özel ilgi ve programda buna verilen özel yer.

Robin McKelle (Photo: Jacob Blickenstaff)
Müzik okulları ve konservatuarlar
Festival, geleceğin yıldızlarının şu anda okumakta ve sayelerinde Arturo Soria ve Amaniel Konservatuarları ve the School of Creative Music’teki big band’lerde müzik yapabildiği eğitim kurumlarına her zaman özel ilgi ve alaka gösteriyor. Bu üç orkestra da festivalin resmi programında yer alıyor.
JAZZMADRID’in diğer coğrafyaları
Bunların dışında sadece arkadaşça güçlerini birleştirip herkesin Madrid’in farklı yerlerinde jazz dinleyebilmesini sağlayan ve JAZZMADRID’e en iyi örneklerini getiren organizasyoncu şehir ve kardeş festivaller Ciudad Lineal ve Círculo de Bellas Artes’ten bahsetmek kalıyor. Bu bölüm Fransız Enstitüsü ve La Noche en Vivo sayesinde şehrin farklı yerlerinde gerçekleştirilecek olan konserleri de kapsıyor.
Sinema, konferanslar ve masterclass’lar
Festivalde, çok fazla yan etkinliği kapsayabilse de sadece müziğe odaklı değil, aynı zamanda sinema ve didaktik deneyimlere de yer verilmiş. Bu program Woody Allen filmeri (kuşkusuz belki Clint Eastwood dışında en jazzy filmci) ve ülkenin en prestijli jazz teorisi uzmanları tarafından verilecek olan bir konferans serisini kapsıyor. Kontrbasçı Pablo Martín Caminero, enstrumanının jazzın yaratılış aşamasında nasıl kullanılabileceğini anlatan bir masterclass verecek.
Renkli bir mozaik
Bu içerik, bu yılın festival programının akla gelen tüm yaklaşımı bünyesinde barındırması ve bütün bu eğilimlerin Madrid gibi jazzın kıskanılacak seviyede vücut bulduğu ve adaptasyon konusunda özel bir yeteneğe sahip olan bir şehirde gerçekleştiğini unutmadan jazzın tüm renklerini bir araya getirip renkli bir mozaik olmasını sağlıyor. Bu müzik olası bütün öğenin katılımıyla yaratılabiliyor; ilgili dinleyici kitlesi ve yaratıcılığın sınırlarında duran sanatçılar. Bazen bu sınırı aştıklarında önemli bir transformasyon oluyor. Yepyeni bir şey başlıyor…