Körleme’nin konuğu genç jazz davulcusu Mehmet Ali Şimayli.
Şimayli, lise eğitimi sırasında Turgut Alp Bekoğlu ile davul çalışmış. 2016’da Arif Mardin Bursu ile Berklee College Of Music’in yaz programında jazz davul performansı eğitimi alarak Türkiye’ye dönen müzisyen 2017 yılında BAU Jazz Sertifika programını tamamlamış ve aynı yıl Berklee Umbria Jazz Clinics’e katılmış. Vibes Trio ile Genç Jazz yarışmasını kazanarak İstanbul Jazz Festivali’nde sahne alan Şimayli, Kerem Can Dündar, Anıl Tuncer, Cenk Esen, Yiğit Can Öztop’dan oluşan Portrait And A Dream isimli grubuyla festivallerde ve konser mekanlarında performanslar sergilemiş. Aynı grup ile kaydettikleri Red Planet isimli EP, 2019 Ekim ayında dijital platformlarda sunulmuş. Bülent Ortaçgil, Erkan Oğur ve Emin Fındıkoğlu gibi müzisyenlerle de sahne alan müzisyen 2017 ve 2020 arasında Bilgi Üniversitesi Müzik bölümünde eğitim görmüş. Genç müzisyene eski ve yeni dönemlere ait dört adet seçkimizi sunduk.
Paul Motian
Paul Motian And The Electric Bebop Band
JMT 1993
Shaw Nuff – Charlie Parker
Joshua Redman (ts)
Kurt Rosenwinkel, Brad Schoeppach (g)
Stomu Takeishi (b)
Paul Motian (d)
Gitarist Scofield gibi. Davulcu ilk başta kesik kesik, Motianesk bir tavırla girdi. Paul Motian stiliyle… Daha önce dinlemediğim bir müzik. Sound olarak çok yeni bir şeye benzemiyor. Yaşlı ustalardan biri gibi çalıyor. Davul Paul Motian gibi girdi ama sonra da Albert Heath’in geç dönemlerini hatırlattı. Yani burada yaşı hayli büyük bir davulcu var. Roy Haynes’in geç dönemlerini de andırıyor ama o böyle kayıtlar yapmadı diye düşünüyorum. Saksofoncu parlak bir ton ile girdi, dinlediğim bir saksofoncu, belki Michael Brecker olabilir dedim içimden ama Charlie Parker esintili trill’leri çalınca o değil diye düşündüm.
Paul Motian And The Electric Bebop Band albümün ismi.
Kurt Rosenwinkel ve Joshua Redman çalmış. Güzel bir albüm.
Hemen girişte Paul Motian olduğunu nasıl anladın?
Paul Motian özel ilgi alanım gibi aslında… Çok sevdiğim bir davulcu. Motian’ı duyunca daha çok onun davul çalışını gözümde canlandırıyorum. Zaten davulun akordundan ve daha ziyade iyi hazırlanmış ve servis edilen davul kiti gibi değil yeri geldiğinde daha ağır ziller, gergin olmayan akortlu davullar kullanmasından… Ama en çok head’e yaklaşımları, kesik-kesikliği, swing’i, trade’lerdeki karakteristiği…
Donny MacCaslin
Fast Future
Greenleaf Music 2015
Fast Future – Donny McCaslin, David Binney
Donny McCaslin (ts)
Jason Lindner (keyb)
Tim Lefebvre (b)
Mark Guiliana (d)
Bad Plus’ın Joshua Redman ile olan albümü aklıma geldi. Burada davulda Mark Guiliana var. Knee Body’i de anımsatıyor bana bu müzik. Guiliana’ya ait çok karakteristik şeyleri duyuyorum burada. Onun jazz quarteti diyebilirim ama onda bu kadar synth yok. Jason Linder’e benziyor synth ve keyboard. Guiliana değilse bile Paul Motian için konuştuğumuz old school ve trashy sound’un aksine yeni ve paketlenmiş davul seti…Burada duyduğumuz son 20 senede gelişen bir davul stili. Eric Harland gibi mesela. Saksofon Donny McCaslin olabilir, Jason Rigby olabilir. Bu ekip Mark, Donny, Jason Linder ve Tim Lefebre’den oluşuyor bence.
Donny McCaslin, Fast Future albümü. Bu ekip aynı zamanda David Bowie’nin son albümü Black Star’da da yer aldı.
Evet, David Bowie onları New York 55’ Bar’da dinliyor ve aynı ekiple birlikte çalışmayı öneriyor. Orada gitarist Ben Monder da var. Mark davul tarihinin son 20 senesine damga vuran isimlerden birisi. Onun karakteristik olarak quantized gibi duyulan davulları özel bir şey. Çünkü jazz tarihine baktığımızda, bu işin doğrusu yanlışı yok tabii; fakat, davul çok daha organik ve içgüdüsel çalınıyor gibi. Bu yüzden o “endüstriyel” demek istemiyorum ama paketlenmiş davul stili, son zamanlarda jazz, gospel ve funk esintileri de olan müziğe girdi. Mark’ın en önemli karakteristik özelliği; hi-hat, kick, snare üçgeninde; sticking’lerin orkestrasyonuna baktığımızda, az duyulan snare ve kick’in üstüste bindiği groovelar… Davulun akort edilmesi konusunda da; aşırı gergin davullar daha eskiden kullanılıyor sonra araya fusion dönemi giriyor. Bu dönemde büyük sahneler amplifiye müzik, davullar mikrofonlanmış şekilde. Çoğu davulcunun bu geçiş dönemine nasıl ayak uydurduklarını dinlemeyi seviyorum. Yeni tip davul kitine ve yeni sahnelere nasıl adapte oldular? Bunu duymak hayli ilginç. Birçok davulcu büyük sahnelerde çalarken hiç kendi gibi tınlamıyor. Ama bir çoğu da, mesela Tony Willams, Peter Erskin, Elvin Jones, kocaman kitlerle çalıyor, kimisi sonraki dönemlerde de bu şekilde kalıyor. Bu kayıtta duyduğumuz davul tınısı da aradaki bu geçiş sürecinden sonra : ”evet, tamam, bir şeyleri sindirdik, artık modern bir davul seti böyle de tınlayabilir” anlayışının yavaş yavaş yerleşmesiyle ortaya çıktı diye düşünüyorum.
Chris Dave ve Mark Guiliana farklı ekoller mi?
Chris Dave benim dinlediğim kadarıyla tamamen groove ağırlıklı çalıyor. Mesela bongo katıyor davul setinin içine. Farklı bir ekol diyebiliriz çünkü hip-hop, MPC ve prodüktör J-Dilla’nın laid back grooveları orada ön plana çıkıyor. Robert Glasper’ın bir bop kökeni var ama Chris Dave bu kökeni daha az duyuruyor. Örneğin Kenny Garret ile yaptığı projelerde bile bop tınlamak istemiyor diye düşündürüyor.
Buddy Rich
The Wailing Buddy Rich
Norgran Records 1956
The Monster – Harry “Sweets” Edison
A Yüzü
Thad Jones (tp)
Joe Newman (tp)
Ben Webster (ts)
Frank Wess (ts)
Oscar Peterson (p)
Freddie Green (g)
Ray Brown (b)
Buddy Rich (d)
B Yüzü
Sonny Criss (as)
Harry Edison (tp)
Jimmy Rowles (p)
John Simmons (b)
Buddy Rich (d)
Genel gramer olarak daha eğlence müziği gibi tınlıyor, bebop döneminin o yanan cümlelerin havada uçuştuğu gramer yok ortada. Zaten blues çalınıyor ve o blues’un üstüne de daha anlaşılabilir ve kolay cümleler var. Gene Krupa’yı da çağrıştırıyor bir bakıma ama o kadar da eski bir kayıt olduğunu sanmıyorum. Feathering (Kick’de sürekli sayma) ve piyanonun girişinden hemen sonra trade’e girilmesi bakımından davulcunun bandleader olduğu bir kayıt olabilir. Eski Big Band ekolünden gelen bir müzik. Daha çok Buddy Rich. Hi-Hat numaralarından çıkarabiliriz bunu. Ball Room Music tarzı. Bu kadar kitle mutlu eden jazz müziği biraz bende soru işaretleri uyandırıyor, Buddy Rich de öyle… Adam büyücü gibi bir adam! İlk trade’de rudimental icradan Max Roach olabilir dedim ama burada Max’in pisliği (icrada arada sırada notaların veya vuruşların özensiz ve gelişigüzel bir düzende birbiri içerisine yürümesi olarak açıklanabilir) yok ki o benim çok daha hoşuma gidiyor. Buddy Rich tabii ki dinlenilmesi gereken bir müzisyen. Jazz müziğinin beni en çok çeken tarafı örneğin Charlie Parker ve bop döneminin politik atmosferle de birlikte müzikal kavramları da özgürleştiriyor olması. Yanlışlarıyla var olabilen bir müzik türü. Tabii ki bu kaydın tarihsel önemini düşürmüyor ama yine de bana biraz fazla “Gösteri Müziği” geliyor.
Buddy Rich. The Wailing Buddy Rich Albümü. Burada piyanoda Oscar Peterson da var.
Evet, burada gerçekten çok güzel bir kadro varmış.
Trilok Gurtu
God Is A Drummer
Jazzline 2019
Joseph Eric – Trilok Gurtu
Frederik Köster (tp)
Emre Merallı (vi)
Christophe Schweiser /tb)
Kalpana Patowary, Zara (vo)
Jonathan Cuniado (eb)
Sabri Tuluğ Tırpan (p)
Nitin Shankar (perc)
Trilok Gurtu (d, tabla, vo)
Oldukça yorucu gidiyor. Through Composed bir müzik. Fusion Dönemi veya hemen öncesine ait bir müzik gibi tınlıyor. 80 ortaları olabilir. Açıkçası çok dinlediğim bir müzik türü değil. Pitchless drum var burada. Santurlar giriyor, tablalar çıkıyor… Davulcular o dönemlerde kendi albümlerinde böyle progressive şeyleri seviyorlar. Önce Dave Weckl olabilir mi diye düşündüm. Ama Dave için biraz fazla sloppy (özensiz) ama güzel manada, yerler var gibiydi. Steve Gadd de olabilir diye düşündürüyor. Güzel ama biraz yorucu bir müzik bana göre. Bir dönem karakteristiği gibi benim için. Her dönemden öğrenilecek çok şey var ama bir geçiş dönemi gibi görüyorum. Çok dinlediğim bir tür müzik olmadığı için buradaki müzisyenlerin karakteristik özelliklerini de ayırt edemedim. Biraz Wayne Shorter’ın Native Dancer’da yaptığı “dünya müziklerinden tınılar” konseptine benziyor. Burada davul ve perküsyon üst üste kayıt var sanırım. Perküsyoncu olarak her şeyi üst üste kayıt etmeyi seven biri olabilir. Tablayı duyunca Zakir Hüseyin de olabileceğini düşündüm bir ara.
Trilok Gurtu. God is A Drummer albümü.
Davul Stephane Galland’ı da çağrıştırdı bana. Trilok burada davulları da çalmış, aslında tabla çalan bir arkadaşım var, geçenlerde üstüne bol bol konuşmuştuk!
Burada piyanist de Tuluğ Tırpan.
Evet, piyanistin Türkiye’den biri olabiliceğini düşünmüştüm aslında.
Bu güzel Körleme için teşekkür ederim.
Ben de teşekkür ederim.