Şiirin jazz ile birlikteliğine dair örneklerini ele aldığımız yazı dizisinin bu kez 80’li yılların en marjinal topluluğu Mozaik Müzik Topluluğu’na odaklanıyoruz. Grubun şiirden beslenen şarkılarına değinmeden önce dağılmasından 27 yıl sonra sahne aldığı 26. İstanbul Jazz Festivali’ndeki konserinden “Çook Alametler Belirdi” adlı parçalarıyla yazımıza başlayalım.
80’li yıllarda jazz severlerin arşivinde Tuna Ötenel’in “Jazz Semai” plağı, Ahmet Muvaffak Falay, Atilla Engin ve Okay Temiz’in yurt içi ve yurt dışında yayınladığı albümler, Özdemir Erdoğan’ın çok değerli çalışmaları, Sevinç Tevs ve Tülay German’ın kayıtları dışında Türkiyeli sanatçıların jazz albümleri bulunmazdı. Bugün onlarca albümü olan Önder Focan ve Kerem Görsev’in ilk kayıtları içinse 90’lı yılların ortalarını beklememiz gerekmekteydi.
Belki de darbenin yol açtığı bu içkarartıcı günlerde müzikseverler, gelecek güzel günlere dair içsel yolculuklardan çok “açık mesajlara” ihtiyaç duyuyorlardı. Bu nedenle halk müziğinden beslenen Zülfü Livaneli ve Ahmet Kaya yanında Yeni Türkü, Çağdaş Türkü gibi toplulukları dinliyordu kentli aydınlar, öğrenciler. Biraz daha entelektüel olanlarsa Bülent Ortaçgil ve dünya halklarının ozanlarının şarkılarını mırıldanıyorlardı.
İşte Mozaik Müzik Topluluğu bu ortamda, üyelerinden Saruhan Erim çok iyi özetlediği gibi “80’li yıllarda 3 kişinin bir araya gelemediği bir ortamda 9 kişinin bir araya gelmesiyle” kuruldu.

Mozaik (Photo: internet/unknown)
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinden kurulu topluluk zaman içinde çok sayıda konuk müzisyeni ağırlasa da, Ayşe Tütüncü, Saruhan Erim, Mehmet Taygun, Serdar Ateşer, Timuçin Gürer ve Bülent Somay’dan kurulu kemik kadroyla 12 yıllık geçmişinde kaset formatında dört albüm yayınladı.
Mozaik Müzik Topluluğu’nun 1983 tarihli ilk albümü “Ölümden Önce Bir Hayat Vardır” dünya halklarının barış, özgürlük ve insanlık hikayelerine dair şarkı sözlerini içeren zamanının çok ötesinde bir konser kaydıdır. Topluluğun ikinci albümü “Ardından” ile kendi söz ve besteleri ortaya çıkmıştır. “Ardından” ve takip eden üçüncü albümleri “Çok Alametler Belirdi” de jazz sound’unu daha fazla duyduğumuz parçalar yer almakta, son albümleri “Plastik Aşk”da ise rock duygusu biraz daha ağır basmaktadır.
Ümit Kıvanç (gazeteci, yazar ve belgeselci) ve Ezel Akay (reklam ve sinemacı) gibi bugün ülkemizin en yaratıcı sanatçılarını da barından topluluğa şiir gözlüğümüz ile baktığımızda karşımıza her albümünde bestelenen birbirinden güzel şiirler görmekteyiz.
Topluluğun 1995 yılında dağılması ardından hayranları ellerinde kalan kasetlerini titizlikle sakladılar, grubun üyelerini her gördüklerinde yeniden bir araya gelmelerini, hiç olmazsa kayıtlarını yeniden basmalarını istediler. Sonunda Ayşe Tütüncü önderliğinde dört albüm CD’ye basıldı, dahası yayınlanmamış besteler ve yorumlardan oluşan iki ayrı CD’yle de bir külliyata ulaştı.
Bu değerli çalışmanın ilk kaydı olan 1983 tarihli ilk albüm “Ölümden Önce Bir Hayat Vardır” da Victor Jara’dan Karl Wolf Biermann’a, Inti Illimanı’den Pete Seeger’a dünyanın farklı coğrafyalarında özgürlük türküleri söyleyen ozanların şarkıları ustalıkla yorumlanmıştır.
Bu albümde ayrıca Fransız yazar, şair, müzisyen, şarkıcı, gazeteci, senarist, oyuncu, eleştirmen, çevirmen Boris Vian’ın “je voudrais pas crever/ Gebermek İstemem” adlı şiiri bestelenmiştir.
“Gebermek İstemem”
Ölüp gitmek istemem şu dünyada / Tanımadan Meksika’nın kara köpeklerini / Düşsüz uykularında / Kıçı pembe maymunları / Ve tropiklerin öbür oburları / Gümüşi örümcekleri, dokurlarken / Hava kabarcıklarıyla yuvalarını / Çekip gitmek istemem şu dünyadan / Gümüş bir tepsi gibi duran ayın / Arkasındaki sivri ucu görmeden / Güneş buz gibi mi / Ya da dört mevsim gerçekten / Dört tane mi öğrenmeden / Bir de denemeden / Üstümde bir etek, / Geniş caddelerde gezinmeyi / ……….
Aynı albümde yer alan “Ermutigung/Yüreklendirme” isimli şiirse Eski Doğu Alman muhalifi sosyalist şair, şarkıcı Karl Wolf Biermann’a aittir.
“Yüreklendirme”
Bu buz gibi günde / Sakın buz tutayım deme / Katı buz kolay kırılır / Sivriyse batar
Kolay kırılır o da / Bu acı soğukta / Buruklaşayım deme / Hele birkafese gir / Seni kafese koyanlar da / Titrerler mutluluktan / Seni yakan soğuktan değil. / ……… / Sıcaklığına ve çoşkuna / ihtiyaç var. / Bu sessiz zamanda / Susmayı istemiyoruz. / Bahar dallardan fışkıracak / Şakı ki bunu, dünya alem duysun.
Mozaik müzik topluluğunun kendi söz ve besteleri ortaya çıkaran 1985 tarihli ikinci albümü “Ardından” da karşımıza kullandığı kaba ama samimi dil ile Türk şiirinde farklı bir tarz yaratan modern Türk şairimiz Can Yücel’in, “Yeni Türkü”nün de yorumladığı “Yaprak Dökümü” adlı şiiri çıkmaktadır.
“Yaprak Dökümü”
Sararıp dökülmeden önce / kızaran yapraklar ki onlar / Şan verdiler ortalığa bütün bir sonbahar / Mevsim dönüp de yeniden / yeşermeğe başlayınca rüzgar / Çıplaklığında o atın yine onlar koşacaklar / O çocuklar / O yapraklar / O şarabi eşkiyalar / Onlar da olmasa benim gayrı kimim var?
Topluluğun üçüncü albümü “Çook alametler belirdi”de Antik Yunan’ın lirik şairi Sappho’nu etkilenen şair Meltem Ahıska’nın iki şiiri görünür:
“Sappho İle Konuşma”
ay söndü sonra yıldızlar, / gece yarılandı, zaman geçiyor / aşk yürüdü okşayarak kendini, / yıllarca, yıllarca önceydi / sessizlik içindeydi gökler. / ay söndü sonra yıldızlar, / zaman aralandı, güller açıyor / o yıldız söyleyerek kendini, / yıllarca yıllarca önceydi / sessizlik içindeydi gökler…
“Yürümek”
Gök mavisi ve gül kuruları dökünerek / Saçlarımı rüzgarla eskiterek / Yürümek istiyorum / Yürümek / Çıplak Toprakta / Serin çılgın toprakta / Yüzüm benden vazgeçene dek / Yürümek / Şarkıların sokakta yatıp kalktığı bir ülkeye / Yürümek istiyorum / Gözlerim birer yıldız oluncaya dek / Şarkı söylemek / Bilmediğim bir dilde / İriyarı / İhtiyar / Dostluk üzerine
Bu albümde ayrıca çağdaş sanat dalında uluslararası saygınlığı bulunan seramik sanatçı Hale Tenger’in “Gitmeliydik” şiiri yer almaktadır.
Gitmeliydik
Gitmeliydik / Dalgalar Kanatlarımızdı / Oysa gözlerimiz düğümlerde / Her boğum gırtlağımızda / Gitmeliydik / Dalgalar Kanatlarımızdı / Deniz hürriyetti / Halatları çözerken / Oysa biz bir üzüm salkımı gibi / Ağırdık dalımızda
Bu albümde ayrıca Josef Fodor’un “Kendi bıraktığım izlerde” adlı şiiri çok güzel bestelenmiştir. Bu şarkı için yapılan video klip grubun hayranları için şarkının kendisinden bile anlamlıdır…
Kendi bıraktığım izlerde
kendi bıraktığım izlerde yürümeye / ne gücüm var ne de anlamı var bunun / varsın tersyüz olsun yüreğim / varsın peltekleşsin dilim / konuşmayı unutan / ya da yeni bir dile başlayan gibi / tüm bu yararsız anlamsız döküntüleri / kurumuş çalılar gibi ateşe vermek isterim
Müzik tarihimizin bu en başarılı topluluklardan biri olan grubun 1990 tarihli “Plastik Aşk” adlı albümde bestelenen herhangi bir şiire rastlamazken, Daha önceki albümlere şiiri vermiş şair Meltem Ahıska’nın albüme isim veren şarkı başta olmak üzere birden fazla parçaya söz yazdığını görmekteyiz. “Plastik Aşk”ın vokalini jazz dünyamızın ender kadın figürlerinden Ayşe Tütüncü yapmaktadır.
“Plastik Aşk”
Bu çocuk zor bilecek aşklar neydi eskiden / Büyük bir kristal kavanoz gibi / Nasıl kırılırdı değmeden / Şimdi seyret zamanı / Yapma, seyret zamanı / Yapma çiçekler sunuyor sana / Tut iliştir göğsüne / Bu çocuk zor bilecek / Umutlar neydi eskiden / Sevik bir ahşap salıncak gibi / Nasıl hızlanırdı kendinden / Şimdi tutun zamana / Bakma tutun zamana / Rahat koltuklar sunuyor sana / Çek de otur üstüne / Sakla kendini bilmesin çocuk / Bu çocuk zor bilecek / Ayrılmak neydi eskiden / Parlak bir deniz feneri gibi nasıl sönerdi üflemeden / Şimdi söylen zamana / Durma söylen zamana /Artık dert değil ayrılık / Plastik aşk hep güçlü / Sakla kendini bilmesin çocuk
Çok değerli sanatçı müzisyen Ayşe Tütüncü’nün binbir emekle uzun yıllarını harcayarak hazırladığı “Külliyat” adlı çalışmada Mozaik Müzik Topluluğu’nun tüm albümleri ve yayınlanmamış parçalarına ulaşabilir, şiirin müzikle olan dostluğunu en güzel örneklerini dinleyebilirsiniz.
Grubun internet sitesi: https://mozaikmuziktoplulugu.org/