Mustafa Avşar: “Acılı Pizza”
Kalan/Z Müzik (2018)
Kayıt: Güven Ersoysal, Alper Akdağ, Tolga Kıyak
Edit: Mehmet Uğur Memiş, Alper Akdağ, Güven Ersoysal
Stüdyo: Babajim, Akdağ, STD 216
Miks: Ankara Mars Kayıt Stüdyoları
Mastering: Pinnacle Mastering
Müzik Yönetmeni / Aranjör: Mustafa Avşar
Mustafa Avşar (p/rhodes/keyboard)
Şenova Ülker (trompet/flugelhorn)
Eylem Pelit (b)
Volkan Öktem (d)
1. Acılı Pizza
2. Prism
3. Laurita
4. Bebe
5. Après la Pluie
6. Rachid
7 yaşında ilk resital ve konserlerinde Mozart, Bach, Beethoven gibi klasikçilerle karşılaştırılan, ölümsüzlerin unutulmazlarını ‘yorumlayarak’ kendi yolunu çizen ve jazz müziğini keşfi sonrası günümüzün en yaratıcı ve bu müziğin yaşayan ‘dahilerinden’ biri haline gelen Keith Jarrett, yıllar sonra “The Köln Concert” performansı için “Benden sonra bu müziğe yönelmek ve bu müziği yüceltmek isteyenler bu albümü nota nota çalmalılar” demiş olmalı, çünkü, “The Köln Concert”in bildiğim ve dinlediğim mevcut kayıtlarında yorumcular tüm albümü hakikaten nota nota çalmışlar. Ama tüm icracıların (piyanoların “Steinway” mi “Bösendorfer” mı yoksa “Fazioli” mi olduğuna bakılmaksızın) kişisel duygularını ve kalplerindekini ön planda tutarak çaldıklarını söyleyebilirim. Kalbini ortaya koyarak çaldığını düşündüğüm yepyeni jazz müzisyenlerinden biri de Kalan/Z Müzik’ten çıkardığı ilk stüdyo albümü “Acılı Pizza”yı bizlerle buluşturan Mustafa Avşar.
Klasik müzik ile kendisini geliştirmiş bir piyanistinin jazz müziğine rahatlıkla adapte olup olamaması ya da bir jazz piyanistinin klasik müziğe kolaylıkla geçiş yapıp yapamaması yıllardır tartışılagelen bir konu. Genel anlamda klasik müzik piyanistlerinin, çaldıkları müziği kişisel kuvvetini edebilmelerine ve sahip oldukları tekniklerine dayandırdıklarını, jazz müziği piyanistlerinin de tekniklerinin yanı sıra akor formları, akor dizilimleri/ yürüyüşleri ile çaldıkları parçaları emprovizasyon katarak şekillendirdiklerini söyleyebiliriz. Ama önceden hiç jazz müziği eğitimi almamış olan klasik temelli Mustafa Avşar, “Acılı Pizza” ile bu “tabuyu” yıkıyor. Özellikle Bahçeşehir Üniversitesi Jazz Okulu’nda kazandığı temeli iyi kurguladığını gördüğümüz Mustafa, parçaların transkriptlerini en iyi şekilde çıkarmış ve kendisini bir adım öne taşıyacak olan müzisyenlerin parçalarını trompet ve flugelhorn’da Şenova Ülker, basta Eylem Pelit ve davulda Volkan Öktem gibi leziz bir kadro ile başarılı şekilde icra etmiş.

Mustafa Avşar & Volkan Öktem & Şenova Ülker & Eylem Pelit (Photo: mustafaavsar.com)
Mustafa’yı henüz canlı dinleme şansı bulamadım. Albümün bir YouTube projesi olduğunu da farklı kaynaklardan öğrendim, ama özellikle ECM’den çıkan “Changes” albümünde duyabileceğimiz Keith Jarrett bestesi “Prism” kaydını dinledikten sonra hem Mustafa’nın müziğini, hem de ona yol gösteren müzisyenlerin ölümsüz eserlerini dinleyip sevecek seyircilerden biri olmak için en uygun zamanı kolladığımı hissediyorum. ‘Prism’deki özgünlüğünü Petrucciani bestesi “Rachid”de de gösteren Avşar’ın kendi bestesi ve albüme ismini veren “Acılı Pizza”, kendisini dinledikçe sevdiren, ve jazz’a ilk adımlarını atan bir müzisyen için adeta nokta atışı bir başlangıç. Alain Caron bestesi “Après la Pluie”deki performansı da dikkat çekici.
Albümün tamamına baktığımızda ve albümdeki parçaları orijinalleri ile karşılaştırdığımızda Mustafa Avşar’ın yolundan ilerlerdiği müzisyenlerin bestelerini icra ederken hissettiği heyecana ortak olabilmek mümkün, ve ne de güzeldir ki böyle heyecanlar yaşayan ve bu heyecanları müziklerine yansıtan müzisyenlerle dolu bir ülkede yaşıyoruz. Bence herkesin de kabul edeceği bir gerçek var ki, ülkemizdeki caz müziği potansiyelini de Mustafa Avşar gibi heyecanlı ve ileriye umutla bakabilen müzisyenler ayakta tutuyor.
Kimbilir bir gün belki Mustafa Avşar’ın da Keith Jarrett gibi hem jazz hem de klasik müzik albümlerini ardı arkasına dinlemeye başlarız? Dinleyicilerin Mustafa’nın bizlere armağan edeceği her iki müzik tarzından albümlere ilgi ile yaklaşacağından eminim.