Jazz gitaristi ve besteci Sarp Maden müzisyen bir aile ile büyüdü. Müziğe rock ile başladı. İlk gitarını ortaokul yıllarında aldı. “Ben sadece müzik yapmak istiyorum” diyerek Boğaziçi Üniversitesi’nde okuduğu Psikoloji Bölümü’nden ayrıldı. Sarp Maden rock müzikten jazz müziğe nasıl geçti, kimlerden etkilendi, neler yaptı; jazz ve jazz’ı diğer müzik türlerinden ayıran özellikler neler, jazz’cılar nasıl insanlar? Sarp Maden, tüm bu soruların yanıtını verdi; müzik hikayesini anlattı.
Müzik hikayen nasıl başladı Sarp?
Sanatçı bir ailenin çocuğuyum ve evde hep müzik vardı. Babam Klasik Batı Müziği, ablam ise jazz dinlerdi. Başlangıçta jazz’dan pek hoşlanmıyordum. Müziğe rock dinleyerek başladım. O yüzden gitar çalıyorum. Jazz dinleyerek başlasaydım muhtemelen nefesli bir çalgı çalardım. Tünel’e gittim ve bir gitar satın aldım. Kendi kendime öğrenmeye başladım. Rock’ı çok seviyordum. Rock konserlerine gidiyordum ve ben de yapmayı denemek istedim. Müziğimde hala rock’ın etkileri vardır. Fakat zaman içerisinde farklı müzik türleriyle ilgilendiğim için yaptığım müzik bambaşka bir hal aldı.
Hangi müziklerden etkilendin?
Sadece rock, jazz, klasik batı müziği değil, bu coğrafyanın müziğini de seviyorum. Etnik müzikleri de çok seviyorum; Afrika, Gamelan, Hint müziği gibi… Bir sürü farklı müzikte değişik güzellikler var. Zaten kendi yaptığım müzik saf geleneksel jazz değil. Jazz unsurları içeren ama başka müzikal etkiler de taşıyan bir müzik yapıyorum.
Müzisyen olma serüvenin ne zaman başladı?
Lisede bir keşif sürecine girdim. Bütün vaktimi gitarla geçirmeye başladım. Keşfedecek çok şey vardı. Büyük bir tutkuyla çalmaya başladım. Hızlı da ilerlediğimi sanıyorum. Kısa bir süre sonra da rock’ın yapısı bana yetmemeye başladı. Daha farklı, komplike müziklerin yapısını anlamaya başladım. O notalar nasıl bir araya geliyor diye merak ettim. Dinleyerek, benden daha eski jenerasyonla çalışarak, kitaplardan kendime göre bir yol çizmeye başladım.

Sarp Maden (Photo: internet/unknown)
O dönem şartlarını düşünürsek bu zorlu bir yol olmalı?
Şimdi tabii daha farklı bir dönemdeyiz. O zamanlar internet yoktu. Ben 1968 doğumluyum. 80’li yıllarda bazı şeyleri keşfetmek daha zordu. Şimdi her şey çok hızlı tüketiliyor, insalar çok çabuk geçiyor. O zamanlar bir albüme ulaşmak zordu. Bir albümü bulduğunuzda her gün dinlerdiniz, her şeyini her saniyesini ezberlerdiniz. Çok daha derinlemesine dokularına nüfuz ederek öğreniyordunuz. Şimdi her şeye çabuk ulaşılıyor ancak insanlar bu ulaştıkları şeye yoğunlaşamıyor. İlgi aralığı da çok kısa.
Lisede bir rock grubunuz vardı? Peki üniversitede?
Bir lise grubu standartlarına göre çok iyi bir grubumuz vardı. Davulda Cengiz Baysal, piyanoda Alper Maral vardı. Liseden sonra Boğaziçi Üniversitesi’nde Psikoloji okudum ama bitirmedim. Çünkü müzik daha ağır bastı. Meslek olarak psikolojiyi seçmek istemedim. Ondan sonra hayatım uzun bir tatile dönüştü.
Jazz hayatın profesyonel olarak nasıl başladı?
Gitara ilk başladığım yıllarda farketmediğim incelikleri, nüansları farketmeye başladım. Jazz’la büyülendim, anlamaya başladım. Müziği daha iyi tanıdıkça, kulaklarım geliştikçe jazz’ı daha iyi anlamaya başladım. Hem gece gündüz dinlemeye hem de öğrenmeye başladım. Ali Perret’in müzik kursları vardı. O zamanlar Amerika’dan yeni dönmüştü. Ondan çok faydalandım. Soloları çıkardım, yani sevdiğim bir jazz parçasının notasını yazmaya başladım. Müziğin içine balıklama dalarak her şekilde onu öğrenmeye çalıştım.
İçinde bulunduğun müzik dünyası nasıl bir yer? Oraya tutunmak zor oldu mu?
Zor tabii. Bir açıdan da çok kolay. Çok kişisel bir şey bu. Herkesin yapısı, beklentisi çok farklı. Benim kendi yolum hep istediklerimin peşinden gitmekti. Bu kadar zamandır bu işi yapıyor olmam büyük bir şans aslında. Şanslıydım. Çünkü genelde istediğim şeyleri yaptım. Zor çünkü çok az insana hitap eden bir müzik yapıyoruz. Dolayısıyla talep az oluyor ve ekonomisi de küçük oluyor. Daha fazla insana hitap etmek için sulandırma yöntemleri de var tabii. Ben pek onu yapmadım. Ama yapmak yanlış demiyorum.

Sarp Maden (Photo: internet/unknown)
Kısaca jazz müzikten bahsedelim mi, seni en çok etkileyen yönü ne mesela?
Bence müzikteki en güzel, en değerli anlar yaratma anları. Jazz’da doğaçlama müziğin temel unsuru olduğu için, her şey o anda yaratma üzerine kurulu. Bu çok güzel bir şey. Usta jazz müzisyenleri her çalışında yeni bir şey keşfeden, buluşlu çalan insanlar. Doğaçlama bir sürü müzik türünde var ama jazz’daki kadar sofistike bir hal alan başka bir müzik yok bence. Aynı zamanda değişmeye ve yeniliklere açık bir müzik jazz. Dolayısıyla insan jazz’ın içinde ömrünü sıkılmadan, sürekli tazelenerek geçirebilir. Bu da benim için çok çekici bir şey…
Gitar dışında çaldığın başka enstrüman ya da enstrümanlar var mı Sarp Maden?
Evde var bir şeyler. Ama sahnede çalmıyorum. Kopuzum, bağlamam, perdesiz gitarım var. Kendi yaptığım nefesliler var. Deneysel bazı enstrümanlar var. Aslında sahnede çaldığım ya da albüm olarak çıkardığım şeyler, ilgilendiğim şeylerin küçük bir bölümü diyebilirim. Meraklı bir insanım.
Sanırım yakın zamanda yeni bir albüm çıkacak? Yeni albümünden ve öncekilerden bahsedelim mi biraz?
Evet, yeni bir albüm yapmayı planlıyorum. Parçaları belirledim, şimdi kaydetme aşamasına geçeceğim. Daha Önce ‘Bence’, ‘Ardından’, ‘Durgun Sular’, ‘Durmaksızın’, ‘Küçük Sır’, ‘Things Are Falling Into Place’, ‘Waning Moon’ adlı, değişik tarzlarda yedi albüm yaptım. Ayrıca Lodos, Trio Mrio, Quartet Muartet, MadenÖktemErsonmez gibi gruplarla da albümler kaydettik.
Son soru, sence bir jazz’cı profili var mıdır, yoksa diğer müzik insanlarından farkı yok mudur?
Bence var. Ama tek bir jazz’cı profili de yok. Sonuçta herkes ayrı bir birey. Yaptığımız işin parametreleri, uğraştığımız iş bazı farklar yaratıyor. Bir kere konuşulan ayrı bir dili var; sadece jazz’cıların anladığı diğer insanların pek aşina olmadığı, farklı bir alt kültür gibi.