Türkiye’nin usta gitaristlerinden Önder Focan, ODTÜ’de okuduğu yıllarda iyi bir satranç oyuncusu olan arkadaşından duyduğu “Körleme” kelimesini yıllar sonra eşinin çıkaracağı dergide yer alan bir bölümün adı olarak seçeceğini tahmin eder miydi? 1996 yılından itibaren yayınlanan Dergimiz’de, yüzün üstünde jazz müzisyeninin yanı sıra müzik koleksiyoneri ve yazara, 400’ü aşkın albümü kapaklarını göstermeden dinlettik. Albümleri “gözleri kapalı” dinleyen müzisyenler, müzikal bir yolculuğa çıkarak aynı bir satranç ustasının zihnindeki satranç tahtasında körleme oynaması gibi kâh isimleri stillerle, kâh enstrümanları bestelerle kesiştirdiler ve hamlelerini yaptılar. Önder Focan ile beş sene önce yaptığımız Körleme’nin ardından yine evine konuk olduk. Değerli müzisyen ile hem keyifli bir sohbet yaptık hem de Fender Telecaster gitarların “dayanılmaz çekiciliğini” irdeledik. Hamle sırası yine Önder Focan’da.
Gilad Hekselman
Splitlife
Small Records (2006)
Hello Who Is This? – Gilad Hekselman
Gilad Hekselman (g)
Joe Martin (b)
Ari Hoenig (d)
Modern çalan gitaristlerden biri, çok swing etmiyor ama davulcu ile çok güzel yapışarak çalıyor. Çok da fazla Amerikalı gibi sound etmedi, beyaz olduğu kesin. Lage Lund olma ihtimali var mı? Kurt Rosenwinkel de olabilir ama bu onun tonu değil. Kurt’ün çok daha değişik cümleleri vardır.
Gilad Hekselman. Split Life albümü.
Çok iyi takip ettiğim gitaristlerden biri aslında! Çok daha iyi performanslarını dinledim. Benim için şu anda “bir numara”da olan bir gitarist. Doğrusu dinlemekten en çok keyif aldığım ve takip ettiğim müzisyen diyebilirim. Biraz acele ettim sanırım karar vermekte! Su gibi akıp giden bir tekniği var. Nardis’e getirmek istemiştik ama o sıralardaki terör olayları nedeniyle bu gerçekleşemedi. Şöyle bir şey var Ülkem; yeni nesilde “imza ses” çok zor çıkıyor. Aslında artık yaratacak, ekleyecek pek bir şey de kalmadı. Sadece iyi “player”lık, iyi kompozisyon, iyi ton yeterli oluyor. Mesela buradaki ton çok güzel bir ton ama olağanüstü bir tını değil. Bu “sound”u 40 sene evvel birisi yaptığı zaman “aa, ne ton!” diyorduk. Şimdilerde bu ton ve phrasing bölgesinde o kadar çok adam var ki, hepsi de çok iyiler. Konserde veya görüntülü izleyip dinlerken çok keyif veriyorlar gerçekten. Kısacası, bence yeni nesil ile ilgili böyle bir sorun var. Galileo’yu herkes biliyor, günümüzde liseye giden bir çocuk ise şu an onun beş yüz katı bilgiye sahip. Ama o “ilk”ti, her şeyi ilk o yaptı. Bu zamanda o kadar çok altta birikim ve üretim var ki aradan bir şeyin sıyrılması hakikaten çok zor. Bence birinci yol iyi bir “player” olup müzisyenlerin arasına kabul edilmekten geçiyor. Ondan sonra “Evet, Gilad Hekselman iyi çalıyor” diyorlar ve konserler, projeler ortaya çıkıyor ve hangi sahneye çıkarsa çıksın beğeni topluyor. Gilad Hekselman’ın çok fazla albüm sattığını düşünmüyorum ama konser satıyor. Yani her şey artık biraz daha performansla ilgili. Bu albüm de canlı performans gibi geldi bana.
Evet, bu canlı bir kulüp kaydı.
***
Bilal Karaman
Bahane
BBS Müzik (2011)
Sis – Mikis Theodorakis
Bilal Karaman (g)
Burak Bedikyan (p)
Harvey S (b)
Serdar Pazarcıoğlu (keman)
Gürkan Özkan (tabla)
İzzet Kızıl (perc)
Monika Bulanda (d)
Human Al Seyid (vo)
Birinci tahminim Bilal Karaman. Tonundan ve Türk Müziği’ne referanslarından anlaşılıyor. Türk Müziği’ne referanslar var fakat Cenk Erdoğan gibi kuvvetli değil. Cenk Erdoğan bu tarzı daha Türk Müziği çalar gibi çalıyor. Burada öyle değil, sadece göndermeler yapılıyor. Django tarzı tel çekmeler ve “run”lar da var. Eğer bu Harvey S ile çaldığı albümse piyanoda da Burak Bedikyan olması gerekiyor. Çok güzel çalmışlar bu parçayı.
Bu Bilal Karaman’ın ilk albümü. “Bahane”.
***
Joe Pass & Herb Ellis
Joe’s Blues
Laserlight (1998)
Alexander’s Ragtime Band – Irving Berlin
Joe Pass (g)
Herb Ellis (g)
Monty Budwig (b)
Colin Bailey (d)
İlk izlenimim Herb Ellis ve Barney Kessel gibi tınladığı oldu. 1970’lerdeki “Great Guitars” projelerine benzettim. Gitaristlerden bir tanesinin Herb Ellis olduğundan eminim. Diğer gitaristin de çaldığı bir “lick”den Joe Pass olduğunu çıkarabiliyorum. 70’ler sonu bir albüme benziyor. Elektrik basla kaydedilmiş gibi duyuluyor ama sanırım burada kontrbas mikrofonla değil de manyetik ile kaydedilmiş.
Joe’s Blues. Joe Pass with Herb Ellis Albümü.
Parça zaman aralığı : 0.00-3.23
Evet, Joe Pass cümlesini duyunca bir an için Joe Pass ve Herb Ellis birlikte çaldı mı diye düşündüm. Çünkü Herb Ellis ve Barney Kessel’ın birlikte albümü olduğunu biliyorum. Ulf Wakenius da çok kullanır bu Joe Pass cümlesini!
***
Julian Lage
Arclight
Mack Avenue Records (2016)
Harlem Blues – W.C.Handy
Julian Lage (g)
Scott Colley (b)
Kenny Wollesen (d)
Telecaster ve Country tarzını duyunca aklıma ilk Bill Frisell geliyor. İkinci tahminim ise Julian Lage.
Julian Lage. Arclight Albümü.
Evet, Julian Lage son dönemde Telecaster’a döndü. Hatta Twitter’da bir resmini paylaşıp altına “Her jazz gitaristi bir gün Telecaster’ı tadacaktır” yazdığımı hatırlıyorum! Takip ettiğim bir müzisyen, daha çok jazz gitar tonu ile çaldığı müzikleri biliyorum. Onlarda da Telecaster ile çaldıkları var ama bu tonda değil, orada daha çok “neck manyetiği” ile çalıyor. “Pitch Bend”ler ve kalın tellerde “run”lar var. Mesela tam tiz tellerde ilerlerken bir soru cümlesinin cevabını pes tellere inerek veriyor. Country gibi ama daha swing eden bir stili var. Bana göre Bill Frisell’e göre daha fazla swing ediyor. Julian Lage’i 11 yaşından beri tanıyorum!
Öyle mi?
O zamanlar IAJE ( International Association of Jazz Educators) vardı, yani bugünkü JEN. (Jazz Education Network – jazzednet.org) ’99 veya ‘00’de Los Angeles’dakine gitmiştim. Orada bir de Thomastik-Infeld Strings enstrüman şovu vardı. Ben de o zaman Thomastik için çalışıyordum ve Sid Jacobs ile çalıyorduk. Çaldığımız yere Richard Dreyfuss’un zayıf haline benzeyen bir adam ile yanında bir çocuk geldi. “Benim oğlum da gitar çalıyor, o da çalabilir mi?” diye sordu. Ben de “tamam” deyip gitarımı ona verdim ve Sid Jacobs ile beraber çaldılar. Yanımda o zamanların popüler disposable fotoğraf makinelerinden vardı, fotoğraflarını çektim. Yanımda da Bruce Forman ve Russell Malone gibi çok önemli isimler var. Onlar da çocuğu izlediler. Tam o sırada yanıma bir adam yaklaştı. Kendisi “JazzTimes” dergisindenmiş, bana kartını verdi. “Benim yanımda fotoğraf makinesi yok, siz fotoğrafı çektiniz, rica etsem o fotoğrafı bana da gönderebilir misiniz?” diye sordu. “Gönderirim” dedim, ve ona fotoğrafı gönderdim. Fotoğraf JazzTimes’da yayınlandı fakat altında şöyle yazıyordu:
“Turkish Guitar Wonder Önder Focan Performing…”. Hemen dergiye geri mektup yazdım, “Çocuk Turkish guitar wonder falan değil, fotoğrafı çekenin ismi Önder Focan” diye! Sonraki sayıda hatalarını düzelttiler. Sonraları ismini takip ettim. Şimdilerde internette dönen bir videosu var. Scott Colley ve Kenny Wollesen ile birlikte Los Angeles’ta insanların etraflarında oturduğu bir mekanda çalmışlar, gerçekten inanılmaz.
Bu keyifli Körleme ve sohbet için çok teşekkür ederim Önder Ağabey.
Ben de teşekkür ederim Ülkem.