Mervyn Cooke’un Oxford University Press tarafından yayınlanan Pat Metheny: The ECM Years, 1975-1984 kitabının kısa bir değerlendirmesidir.
Birkaç jazz dergisi karıştırmış, hatta yalnızca jazzseverlerle sohbet etmiş olanların dahi bileceği üzere, Pat Metheny birçok müzisyeni etkilemiş olan, çok özel bir gitaristtir. Geniş sayılabilecek bir dinleyici kitlesine ulaşan bir besteci olarak, jazz ortalamasının çok üzerinde bir tanınırlığa da sahip olagelmiştir. Kırk beş yıldan sonra, bugün artık Metheny bir idol olmaktan çıkmış mıdır, bunu tam kestiremiyorum ama müzisyeni çıkış döneminin hemen başlarında veya ortasında takip etmeye başlamış olanlar için Metheny halen çok özel bir yerde durmakta. Alışılagelmişten farklı bir jazz yönüne işaret etmesi, adeta müzisyenle birlikte çıkılmış bir keşif hissi uyandırmıştır dinleyicilerinde.
Mervyn Cooke’un kitabı, “Pat Metheny sihri”nin olgunlaşmaya başladığı dönemi ele alan akademik bir çalışma. Metheny’nin ECM etiketiyle çıkarmış olduğu on bir albüm, sırasıyla, kapsamlı bir değerlendirmeye alınmış. Cooke, kayıtların hangi koşullarda gerçekleştiğini ayrıntısıyla aktarmaya özen göstermiş. Albüm değerlendirmeleri çoğu zaman parçalara kadar iniyor. Gereğinde isimlerinin nasıl verildiğinden başlayarak, bestelerin armonik, ritmik özelliklerine değinen kısımlar bunlar. Kapak fotoğraflarının hikâyelerini paylaşmayı da ihmal etmemiş Cooke. Örneğin, Watercolors (1977)’daki denizin ve Offramp (1982)’in sola dönüş işaretinin neyi simgelediğini öğrenebilirsiniz. Paylaşılan bilgiler, As Falls Wichita, So Falls Wichita Falls (1981)’un halen yoruma açık olan kapak fotoğrafına tekrar, daha dikkatli bakma isteği de uyandırıyor.
Kitapta albümlere geniş yer ayrılıyor ancak ana bölümler esasen Metheny’nin müziğindeki ilerleyişin safhalarını yansıtmak üzere düzenlenmiş. Çalgılarla ilgili tercihlerin teknik boyutları, nota dökümleri, müzisyenlerden anı ve hikâyecikler, söyleşilerden alıntılar ve diğer bazı bilgiler harmanlanarak sunuluyor. Yer yer, Metheny’nin kendi besteleri hakkındaki eski ya da güncel görüşlerini de okuyoruz. Kitabın giriş bölümlerinde, Metheny’nin jazz ile tanışması, esin kaynakları ve birlikte çalıştığı müzisyenlerle ilgili bilgiler mevcut. Gitaristin kendi özgün kariyerinin yolunu açmış olması nedeniyle, Gary Burton’ın grubundaki eşlikçilik yılları ayrıcalıklı olarak ele alınmış. Bunların ardından, gitaristin canlı performanslardaki denemelerinin albümleri geliştirmedeki önemi konu oluyor. Metheny’nin yazılı ile doğaçlama arasında keskin bir ayrımı kabul etmediği, bunları müzikal ifadenin iç içe geçmiş farklı mecraları olarak gördüğü kitap boyunca sıklıkla vurgulanmış. Metheny’nin canlı performansa verdiği öneme pratik başka sonuçları bakımından da dikkat çekiliyor. Örneğin, Pat Metheny Group (1978) albümünün, yapımcı dâhil herkesi şaşırtarak yüz binin üzerinde bir satış rakamına ulaşmış olması, kaydın yedi aylık yoğun bir turneyi takiben yayınlanmış olmasına bağlanıyor.
Metheny’nin müzisyen seçimleri kitapta hatırı sayılır yer bulmuş. Bundaki amaç isim parlatmaktan çok, birlikte çalma-çalışma ve müzikaliteyle ilgili bazı meselelerin ortaya dökülmesi. Yazar, bu kısımlarda zaman zaman gruplardaki diğer müzisyenlerin anımsadıklarına başvurmuş. Örneğin, Pat Metheny ile Jaco Pastorius’un Bright Size Life (1976)’ın kayıtlarında yaşamış olduğu bazı anlaşmazlıklar, üçlünün davulcusu Bob Moses’ın bakışı ve yorumuyla aktarılmış. Metheny’nin, Eberhard Weber’in başka kimseye benzemediğini düşündüğü tınısallığına olan hayranlığı ya da Naná Vasconcelos’un elektronik aletlerle dolu gruba kattığı “dünyevi nefes”e olan inancı benim dikkatimi çekenlerden diğer ikisi. Ve tabii elbette Metheny’nin yol arkadaşı Lyle Mays ile ilgili notlar. Küçük grup imkânlarının büyük orkestra hissiyatı elde etmek üzere nasıl genişletebileceği, ikilinin daha ilk yıllarından itibaren cevabını aradıklarını bir mesele olarak tanımlanmış.
Dönemle ilgili tüm bu değerlendirmeler, Metheny’nin ECM’le yollarını ayırmasına neden olan gelişmelere de dokunuyor. Cooke, Metheny’nin ECM’deki dönüm noktalarından olan American Garage’a bu amaçla biraz daha geniş yer ayırmış. Albüm, ECM’in kurucusu Manfred Eicher’in yapımcı sıfatıyla aktif rol oynamadığı ilk Metheny kaydı. Tüm albümün Metheny’ye kalmış olması, ekonomik kaygıyla hızlı kayıt yapma ya da belli tür mikrofon kullanma benzeri Eicher sınırlamalarının bulunmadığı bir zemin oluşturmuş. Başka bir deyişle, ECM için ama bir yönüyle ECM gölgesinden çıkılarak gerçekleştirilmiş bir kayıt American Garage. Albüm, şehirli jazz ile jazz dokunuşlu kırsal Americana’ya alternatif bir üçüncü yol bulmuş olmasıyla öne çıkarılıyor. Metheny’nin ECM’deki son döneminde filizlenmeye başlayan arayışları ise, First Circle (1984) ile daha ileride Geffen etiketi altında kaydedecekleri Still Life (Talking) (1987) ve Letter From Home (1989) arasındaki bağlantılar üzerinden değerlendirilmiş.
Metheny’nin jazz eğitmenlerine yapmış olduğu bir konuşmasından seçilen cümleleri, gitaristin müziğe bakışını özetler nitelikte. Metheny’nin görüşü ve tavsiyesi, jazz müzisyenlerinin içinde bulundukları zamanı müziğe yansıtmaları, geçmişin stillerinin rahatlığına takılı kalmamaları ve tür gözetmeksizin, beğendikleri tüm müzikleri ele almaları yönünde. Bu alıntıyla, müzisyenin, jazz ne kadar Amerikan’dır ya da öyle kalmalıdır türünden tartışmalardaki pozisyonu da ortaya konmuş oluyor. İlgi çekeceğini düşündüğüm diğer kısımlar ise, fusion ile Metheny’nin müziği arasındaki temel farkın ele alındığı paragraflar. Metheny’nin daha ilk yıllarından itibaren, müziğinin ne bebop ne jazz-rock gibi tınlamasını istediğini öğreniyoruz. Ancak Metheny, müziğinin fusion olarak adlandırılmasını da uygun bulmamış hiçbir zaman. Kitabın bu kısımları, özellikle yetmiş ve seksenlerdeki fikrî jazz çekişmelerini bilen ya da merak eden dinleyiciler için…
Özetlemek gerekirse, kitabın Metheny’nin zihin dünyasını anlamamıza yardımcı olacak çok sayıda ayrıntı sunduğunu söyleyebilirim. Örneğin, gitaristin teknolojiye merakının bir yönüyle çalgısını (o dönem için) sınırlı, hatta saksofon gibi çalgıların yanında “cılız” bulmasından kaynaklandığını görebiliyoruz. Ancak Metheny’nin teknolojiyle ilişkisi yalnızca bundan ibaret değil. Yazarın sıklıkla altını çizdiği üzere, Metheny müziğe bir “anlatı” olarak bakıyor ve teknolojiyi “ses”li hikâyelerini oluşturmadaki en önemli araçlardan biri olarak görüyor. Yalnızca farklı gitarlar ya da o dönemde hızla gelişmiş olan synthesizer teknolojisi değil konu olan. Metheny, kayıt stüdyosunu da ses anlatısına hizmet eden bir araç olarak görüyor. Bu bakışı birçok tutumunun zeminini oluşturmuş. Örneğin, jazz’cıların birinci “take” takıntısını lüzumsuz hatta “maço” bulduğunu öğreniyoruz. Daha geniş perspektifte ise, bugüne kadar yapmış olduğu tüm kayıtları tek bir albüm ya da “uzun bir set” olarak gördüğünü ifade etmiş.
Jazz’ın çehre değiştirdiği ve her şeye “bulaştığı” yetmişlerle birlikte tanınmaya başlamış olan Metheny, bu karışıklıktan “imza”sını kalıcı kılarak çıkmış büyük bir müzisyen. O günlerden bugüne çok sayıda farklı projeye el attı ve bunların bazıları hayli ses getirdi. Kırk yılı aşkın bu sürede elbette onun da eleştirildiği oldu/olmuş ama ilk dinlediğim zamandan beri Metheny’nin hep iyi işler peşinde olduğunu düşünmüşümdür. Pat Metheny hakkında bugüne kadar çok yazı yazılmış olsa da, Mervyn Cooke’un kitabıyla yeniden bütünlemesine bir bakış sahibi olmanın sizler için de doyurucu ve keyifli olacağını tahmin ediyorum.

Pat Metheny (Photo: internet/unknown)
Yazar Mervyn Cooke, University of Nottingham’da müzik profesörü olarak görev yapmakta. Oxford Studies in Recorded Jazz adlı serinin son yayınlarından olan kitabının hem dinleyicilere hem de profesyonel müzisyenlere hitap ettiği söylenebilir ancak nota içerikli bölümlerin ağırlığı önceliğinin müzisyenler tarafında olduğunu gösteriyor. Tahminimce, canlı performanslar ile kayıtlardaki soloların karşılaştırmaları hayli dikkat çekecektir. Müzisyenlik vasfı bulunmayan ancak sıkı Metheny dinleyicisi olanlar bu analizleri hızlıca geçip diğer kısımlara odaklanabilir. Genç okurlara tavsiyem ise, giriş bölümlerini tamamladıktan sonra Metheny külliyatını sırayla dinlemeleri ve kitaba öyle devam etmeleri yönünde.