Petros Klampanis: “Chroma”
Motéma Music (2017) – 0602557564297
Petros Klampanis (b)
Gilad Hekselman (g)
Shai Maestro (p)
John Hadfield (d)
Keita Ogawa (perc.)
Migel Selmani, Gökçe Erem, Eylem Başaldı, Megan Gould (violin)
Carrie Frey, Peter Kiral (viola)
Colin Stokes, Sam Quiggins (cello)
1. Chroma
2. Tough Decisions (Are Always Dark Green)
3. Little Blue Sun
4. Cosmic Patience – Introduction
5. Cosmic Patience
6. Shadows
7. Shades of Magenta
Tam da yeni müzikler, yeni müzisyenler ve taze notalarla bir an önce tanışmak arzusunda olduğum vakitlerde dergimiz yazarlarından Selin Çelik’in tavsiyesi üzerine tanıştığım Petros Klampanis, yarattığı müziği hayatındaki farklı ‘renkler’ ile karıştırıp dinleyiciye sunmayı amaçlayan birisi.
Yunanistan’ın Zakynthos adasında doğan Petros, Atina Politeknik Üniversitesi’ndeki makine mühendisliği eğitimini yarıda bırakıp, müziğin peşinde koşturmak için 2005 yılında Amsterdam Konservatuarı’nda kontrbas performans bölümünde eğitim almaya başlamış. 2008 yılında New York – Aaron Copland School of Music’te eğitimini tamamlayan Petros, sonrasında New York’ta çalışmalarına devam etmiş. Carnegie Hall ve Lincoln Center gibi büyük sahnelerin yanında North Sea ve Palatia gibi önemli jazz festivallerinde de yer almış.
Motema’dan çıkardığı ilk, kendisinin de bir grup lideri olarak çıkardığı üçüncü albüm olan “Chroma”da insanın sahip olduğu karakteristik renkleri kendi kişisel deneyimleri ve yaşantısı ile şekillendiriyor Petros. Yunan dilinde de “renk” anlamına geldiğini öğrendiğim “Chroma”yı Petros’un önceki albümlerine kıyasla hem fiziksel olarak, bunun yanında bence hem de ruhsal olarak daha ‘canlı’ bir kayıt olarak görmek mümkün. Petros, yukarıda bahsettiğim renkleri ve renklerin seslerini dinleyiciye daha rahat ulaştırabilmek için iyi bir kadro ile çalışmış: gitarda İsrailli gitarist Gilad Hekselman ve piyanist Shai Maestro, davulda Amerikalı John Hadfield, perküsyonlarda da Japon müzisyen Keita Owaga… Bu gruba ayrıca Gökçe Erem ve Eylem Başaldı gibi başarılı Türk müzisyenlerin de yer aldığı 8 kişilik başarılı bir yaylı ensemble katkı sağlıyor.
Görüldüğü üzere Yunan müzisyene dünyanın gerçekten çok farklı bölgelerinden müzisyenler eşlik ediyor. Albümü hiç dinlemesek bile, ortaya adeta bir renk cümbüşü çıkacağının garantisi veriliyor. Albümün dinleyicide yarattığı heyecanı piyanist, kompozitör ve eğitmen Baki Duyarlar’ın 2011 tarihinde Ada Müzik’ten çıkardığı ve davulda Enrique Firpi, üflemelilerde Stanislav Mitrovic, basta da Eric Calmes’ın olduğu “Colours”daki heyecana benzetmek mümkün.
“Chroma”, New York’taki Onassis Cultural Center’da kayıt altına alınmış. ‘Dünden bugüne Yunan kültürünü araştırmak ve herkese sunmak’ felsefesi ile yola çıkan The Onassis Foundation USA, 2014 yılından beri bu albüm üzerinde çalışan Klampanis’e en büyük desteği veren kurumlardan biri olmuş. Albümün stüdyo ortamından ziyade canlı olarak kayıt edilmesini “Beraber çaldığı grubun seyirci karşısındaki yakaladığı doyumsuz enerjiyi en iyi şekilde korumanın tek yolu” olarak gören Klampanis, yarattığı bu özel projenin çıkış sebebini de şu şekilde açıklıyor: “Her birimizi, kişisel karakterimizi, bireyselliğimizi oluşturan unsurlar nelerdir? Aklıma gelen ilk cevap, karakterin yaşamlarımızda sahip olduğumuz tüm duygular, düşünceler, fikirler, fanteziler ve deneyimlerden oluşmasıdır. Bu elemanların her birine tek bir renk atayacak olursak, her birimiz benzersiz bir renk bileşimi olarak görülebilirdik”.

Petros Klampanis (Photo: Matthew Scott Granger)
Melodik ve lirik anlamda öne çıkan müziğin diğer yandan yaylı aranjmanlarla güçlendirilmesi zarif bir ambiyans yaratırken, albümde çalan diğer tüm müzisyenlerin kişisel anlamda albüme kattıklarını başka bir açıda düşünmek gerekiyor. Albüm performansını bir kaç kere dinledikten sonra Pat Metheny esintilerinin kulağa rahatlıkla çalınabileceği Gilad Hekselman özellikle sololarını tam arzulanan yerde ve güzellikle kullanmayı seçerken, piyanoda Maestro armoni gücünü kullanıp daha ziyade perde arkasında kalmayı yeğliyor. Ritmik gücün kaynağı olan Hadfield ve Ogawa öyle fazla da karanlık noktalara geçmeden, ritmin akışını bozmadan ve takip etmek istedikleri çizgiyi aşmadan, müziğin önceden belirlenen en uç noktasını dinleyicinin gerçekten hoşuna gidecek tarafa çekme gayretindeler.
Petros’un albümdeki güzel bas sololarından birine sahip olan “Tough Decisions” ve latin ezgili ritmlerin yaylılarla birleşerek güzel bir atmosfer oluşturduğu “Little Blue Sun” albümde severek dinlediğim parçalar oldular.
Yukarıda belirttiğimiz gibi renklerle oynamasını iyi bilen Petros’un bu albümle birlikte yarattığı ve yanında getireceği başka bir proje de “Rooftop Stories”. Yurtiçi ya da yurtdışı seyahatlerimizi tamamlarken, gittiğimiz yerleri hatırlamak amaçlı minik hediyelik eşyalar alırız ve daha sonra onlara baktığımızda geçirdiğimiz güzel vakitleri anarız. Petros da başarılı bir müzisyen olarak gittiği tüm ülkelerin başarılı müziklerini, ileride hatırlamak, hatırlatmak adına, gökyüzünden ve yıldızlardan ilham alarak yeniden yorumluyor. Işığı, rengi ve müziği de, belki de yıldızlara daha yakın olması amaçlı apartman çatılarında kurduğu sahnesinde birleştiriyor. Londra, Atina ve Havana, bu projenin örneklerinden bazıları… Sırada belki de Istanbul olacak!
E madem öyle, size küçük bir de sürpriz vereyim: Petros, “Garanti Caz Yeşili” konserleri kapsamında udî Baha Yetkin ile birlikte 30 Nisan akşamı saat 21:00’de Anadolu Yakası’nın en önemli jazz adreslerinden biri olan The Badau’da sahne alacak.
Genç, taze, güzel kokulu, yeni açtığını rahatlıkla görebileceğiniz bir çiçek misali rengarenk dokularla bezeli “Chroma”yı herkese tavsiye ederim.