Riga Jazz Stage, Riga‘da (Letonya’da) her yıl düzenlenen bir jazz müzik yarışmasıdır. 2004 yılından günümüze kadar gelmiştir; 2009-2012 ve 2020-2021 yılları arasında düzenlenememiştir. Letonya ve dünyadan genç, gelecek vaat eden jazz müzisyenlerine odaklanan, Nisan ayı başlarında gerçekleşen yarışmada, uluslararası jürinin seçtiği üç şarkıcıya ve üç çeşitli enstrüman çalan müzisyene para ödülü ve Avrupa’daki diğer festivallere davetiye ödülü dağıtılmaktadır.
Her yıl Şubat-Mart gibi düzenlenen Nardis Genç Jazz Yarışması‘nda başarılı olan jazz müzisyenlerinden seçilen iki kişi Letonya’da düzenlenen Riga Jazz Stage yarışmasına katılmaya hak kazanmaktadır. Bu sene, 7-9 Nisan 2022 tarihleri arasında 13. kez düzenlenen Riga Jazz Stage’de Türkiye’den Eylül Ergül ve Mehmet Ali Şimayli yer aldı ve ülkemizi başarıyla temsil etti. Yarışmada en iyi jazz vokali seçilen Louise Balkwill (İngiltere) Latviya’da düzenlenen Rigas Ritmi Festivali‘nde, Londra’daki Ronnie Scott’s Jazz Club‘da ve İstanbul’daki Nardis Jazz Club‘da sahne almaya hak kazanmıştır; ayrıca 1.200 Euro para ödülü ve Shure marka mikrofon kazanmıştır. En iyi jazz davulu dalında yarışıp ikinci olan Pauls Pokratnieks (Latviya) ise Londra’daki Ronnie Scott’s Jazz Club‘da ve İstanbul’daki Nardis Jazz Club‘da sahne almaya hak kazanmıştır; ayrıca 1.000 Euro para ödülü almıştır.
Riga Jazz Stage yarışmasına Türkiye’den katılan jazz müzisyenlerini günümüzden geçmişe doğru sıralarsak…

Riga Jazz Stage 2022 katılımcıları ve jüri (Photo: Riga Jazz Stage)
Riga Jazz Stage 2022
Eylül Ergül (vokal) – dördüncü oldu
Mehmet Ali Şimayli (davul)
https://www.rigajazz.lv/en/winners/?season=13&category=all&l=all&type=contestants
Riga Jazz Stage 2019
Ceren Temel (vokal) – halk ödülü
Dila Bahar (vokal)
Can Yapıcıoğlu (piyano)
Anıl Bilgen (piyano)
https://www.rigajazz.lv/en/winners/?season=12&category=all&l=all&type=contestants
Riga Jazz Stage 2018
Cansu Nihal Akarsu (vokal)
Halil Çağlar Serin (bas gitar)
https://www.rigajazz.lv/en/winners/?season=11&category=all&l=all&type=contestants
Riga Jazz Stage 2017
Ceren Temel (vokal)
Can Ercan (gitar)
Riga Jazz Stage 2016
İpek Ektaş (vokal)
Burak Dursun (trombon) – İkincilik Ödülü
https://www.rigajazz.lv/en/winners/?season=9&category=all&l=all&type=finalists
https://www.rigajazz.lv/en/winners/?season=9&category=all&l=all&type=contestants
Riga Jazz Stage 2015
Su İdil (vokal)
Ege Cengiz (rompet)
https://www.rigajazz.lv/en/winners/?season=8&category=all&l=all&type=contestants
Riga Jazz Stage 2014
Cansu Tanrıkulu (vokal)
Batu Şallıel (tenor saksofon) – Birincilik Ödülü
https://www.rigajazz.lv/en/winners/?season=7&category=all&l=all&type=finalists
https://www.rigajazz.lv/en/winners/?season=7&category=all&l=all&type=contestants
Riga Jazz Stage’in jüri üyeleri arasında geçmiş senelerde Önder Focan ve Ali Focan yer almıştır.
Önder Focan (2022): https://www.rigajazz.lv/en/winners/?season=13&category=all&l=all&type=jury
Ali Focan (2019): https://www.rigajazz.lv/en/winners/?season=12&category=all&l=all&type=jury
Önder Focan (2018): https://www.rigajazz.lv/en/winners/?season=11&category=all&l=all&type=jury
Önder Focan (2017): https://www.rigajazz.lv/en/winners/?season=10&category=all&l=all&type=jury
Önder Focan (2016): https://www.rigajazz.lv/en/winners/?season=9&category=all&l=all&type=jury
Önder Focan (2015): https://www.rigajazz.lv/en/winners/?season=8&category=all&l=all&type=jury
Önder Focan (2014): https://www.rigajazz.lv/en/winners/?season=7&category=all&l=all&type=jury
Önder Focan (2008): https://www.rigajazz.lv/en/winners/?season=5&category=all&l=all&type=jury
Riga Jazz Stage’e geçmiş yıllarda Türkiye’den katılan jazz müzisyenlerimizin performanslarını sizin için listeledik…
Ceren Temel – Riga Jazz Stage 2019
Can Yapıcıoğlu – Riga Jazz Stage 2019
Kara Toprak (Aşık Veysel)
Anıl Bilgen – Riga Jazz Stage 2019
Cansu Nihal Akarsu – Riga Jazz Stage 2018
Halil Çağlar Serin – Riga Jazz Stage 2018
Ceren Temel – Riga Jazz Stage 2017
Can Ercan – Riga Jazz Stage 2017
İpek Ektaş – Riga Jazz Stage 2016
Burak Dursun – Riga Jazz Stage 2016
Cansu Tanrıkulu – Riga Jazz Stage 2014
God Bless The Child (Arthur Herzog Jr)
Doodlin (Horace Silver)
Body & Soul (Frank Sinatra)
Batu Şallıel – Riga Jazz Stage 2014
Uzun İnce Bir Yoldayım (Aşık Veysel)
Promise (Bob Berg)
Friday Night at the Cadillac Club (Bob Berg)
Uzun İnce Bir Yoldayım (Aşık Veysel)
***
Riga Jazz Stage’in web sayfası: https://www.rigajazz.lv/
Bu yılki yarışmadan dördüncü olarak çıkan Eylül Ergül’e Riga ile ilgili şunları anlattı
Öncelikle Riga benim için her anlamda çok önemli ve değerli bir deneyimdi. Ortak paydası jazz müziği olan bir çok farklı ülkeden müzisyenin bir araya gelmesi çok sık denk gelinebilinecek bir durum değil. Bu anlamda birçok sohbette gördüm ki sorularımız da aynıydı hepsiyle. Farkettim ki herkes kendi ülkesinde aynı sorulara cevap arıyor aslında.
Açıkçası Riga’ya gitmeden önce bu kadar yoğun bir deneyim olacağını bilmiyordum. Oradan döndüğümde de kafamda hem müziğe dair hem de ülkeme dair birçok farklı düşünce oluştu. Bu anlamda da benim için özel bir yer oldu. Avrupa, Amerika, Türkiye arası farklar konusunda ki düşüncelerim değişti diyebilirim. Türkiye’yi ve ülkemi daha çok severek ayrıldım oradan. Müzik yaşanmışlıkla bir arada ilerliyor bence. Her yeni doku, her yeni renk, her yeni ses demek aslında. Ve Türkiye bu bağlamda çok şanslı bir coğrafya. O kadar çok deneyim bir arada var oluyor ki, özgün bir sanat anlayışı oluşmaması imkansız.
Festivalin finalinden sonraki gün Jamison Ross masterclass’ı vardı. Masterclass’ın ana konusu kendin olmak, özgün olabilmek ve ne olursa olsun yaptığın müzikten önce kendin keyif almak başlıklarının üzerine sohbetlerdi. Aslında bir masterclass’dan çok karşılıklı sohbet içeren bir mini konserdi. Çok genç yaşta Monk yarışması birincisi olan Moss, müzikal yolculuğunda jazz müziğinden yola çıkarak nasıl kendi müziğini yapmaya başladığını, nasıl şarkı söylemek istediğini keşfettiğini ve özgün olmak pahasına birçok kere “camia” tarafından eleştirildiğini anlattı. Jazz dediğimiz müzikte de temelde asıl amacın yaratmak olduğunu vurguladı. Tüm dünyada global bir müzikal yanlış olarak jazz müziğinde “ulaşılması” gereken yere gitmeye çalıştığımızı ve bunun artık dikkat çekmediğini söyledi. Sonra yarışmanın highlight’larından bahsetmek istediğini söyledi. Tüm yarışma boyunca ilgisini çeken anların hepsinin özgün ve beklenmedik anlar olduğunu söyledi. Bu anlardan birini anlatırken Jamison ile göz göze geldik ve “Mesela sen” dedi. “Finalde söylediğin o Türkçe parçanın adı neydi?” Ben “Haydar Haydar” adlı eski bir anonim Türk ezgisi olduğunu söyledim. Sonra devam etti “Hayatımda hiç böyle birşey duymamıştım! Birkaç sefer İstanbul’da bulundum ve yerel müzikleri dinlemeye çalıştım ama jazz’ın içinde o tınıları ilk defa senden duydum ve gerçekten ilginç ve yeni bir deneyimdi. Etkileyiciydi dedi. Bu konuşma benim için Riga ‘nın akılda kalan yanlarından biri oldu. Bizim müziğimizin özgünlüğünü ve değerliliğini her anlamda fark etmemi sağladı birçok açıdan.
Jamison’ın aynı günün akşamı yaptığı konseri de çok iyiydi. Kendim de hem çalıp hem söyleyen biri olarak kendine eşlik etmenin zorluklarını biliyorum ve Jamison bu konuda gördüğüm en iyi isimlerden, davulcu, şarkıcı olarak da dinlediklerimin en iyisi. Riga ile ilgili ilgimi çeken bir diğer şey aslında gittiğim başka Avrupa ülkelerinde de hep dikkatimi çeken bir sorunsaldı. Doğru düzgün bir “jazz club” yok! Koskoca “Riga Jazz Stage” bu kadar iyi ve yıllardır yapılan, oturmuş bir organizasyon olmasına rağmen müzisyenlere biz “jam session” ortamı sunamadı! Herkes beraber çalmak için çok heveslendi ama öyle bir ortam oluşamadı maalesef. Keza bütün şehirde aramamıza rağmen öyle bir mekan da bulamadık. Pandemi ve savaş ikilisinin de eminim etkisi var bu konuda ama yine de bu nokta da aslında Türkiye’nin ve tabi başta İstanbul’un yine ne kadar önde olduğunu gördüm. Sırf bu sene bile konserleri sonrası “Nardis Jazz Club”a gelmeleriyle tanıştığım o kadar çok sayıda ünlü müzisyen ile sohbet edip arkadaş olma şansım oldu ki açıkçası bu konuda Rigalılar için biraz üzüldüm diyebilirim. Sanırım İstanbul’un eşsiz konumu sayesinde bu konudaki avantajından uzunca bir süre pek birşey eksilmeyecek. Açıkçası ülkemde kendimizi ifade edip, sahiplenebileceğimiz, dilediğimiz gibi müzik yapabileceğimiz dünya standartlarında mekanlar olduğu için çok şanslı ve gururlu hissettim.
Benim kendimle ilgili belki pişmanlık diyebileceğim tek şey piyano çalıp söylememiş olmamdı. Ana temanın özgünlük olduğu bir yarışma da en kendim olduğum, en özgün hissettiğim konsepti seçmek belki amaca daha iyi hizmet edecekti. Yine de o müzisyenlerle, o sahnede müzik yapmak her şekilde çok ama çok keyifliydi tabi ki. Kısacası Riga her anlamda doyurucu bir deneyim oldu benim için. Her ne kadar Ukrayna-Rusya savaşı dolayısıyla matem havası hissedilse ve bu sene diğer senelere kıyasla herşeyi daha “sessiz” yapmaya çalışsalar da yine de uğraşılmış ve falsosuz bir organizasyondu. Bir sürü güzel insanla tanışmak, değerli müzisyen arkadaşım Mehmet Ali Şimayli ile ve çok sevgili Önder abimiz ile Riga’yı paylaşmak ise benim için her zaman en akılda kalacak olan ve en güzel kısmı olacak o küçük, güzel kuzey şehrinin.