Kâr amacı gütmeyen SFJAZZ Collective, Bay Area olarak anılan, San Francisco ve civarını kapsayan bölgenin bir jazz oluşumu. Düzenli olarak yapılan konserler yanında, eğitimler ve müzisyenlere verilen destekler SFJAZZ’in başta gelen faaliyetleri arasında yer alıyor. Salgın nedeniyle sahnesini on dokuz ay kapatmak zorunda kalan SFJAZZ, bu süre boyunca çevrimiçi konserler gerçekleştirmiş ve bağış toplamaya odaklanmış. Bu sayede yaratılan fon miktarı bir milyon doları geçmiş durumda ve meblağın büyük kısmının müzisyenler için harcandığı belirtiliyor.

SFJAZZ Collective (Photo: Bill Evans)
SFJAZZ Collective bir süredir saksofoncu Chris Potter’ın sanat yönetmenliğinde. Kurum bugüne değin çok sayıda konuk müzisyene yer verdi ancak halen Potter’ın temsil ettiği pozisyon en son on yıl kadar önce ihdas edilmiş. SFJAZZ Collective etkileyici bir kadroyu bir araya getirmiş. Ekipte, Potter yanında, trompette Etienne Charles, tenor saksofonda David Sánchez, vokallerde iki Californialı, Martin Luther McCoy ve Gretchen Parlato, piyano ve tuşlularda Collective’in en eski üyelerinden Edward Simon, vibrafon ve tuşlularda Warren Wolf, basta Matt Brewer ve davulda Kendrick Scott yer alıyor. Hedef, SFJAZZ Collective’in misyonunu takip ederek, bilinen bazı parçalara düzenlemeler yapmak ve yeni besteler üretmek. Geçtiğimiz bir buçuk yılda yaşanan olağanüstü durum ve ABD’deki sosyal sorunlar iki ana konu olarak belirlenmiş. Bu çalışmaların ilk sonuçları 29-31 Ekim tarihleri arasında seslendirildi; benim izlediğim konser bu üç günlük serinin sonuncusuydu. Müzisyenler sırayla söz alarak parçaları tanıttı ve zaman zaman duygularını dinleyicilerle paylaştı.

SFJAZZ Collective (Photo: Bill Evans)
Açılış, Lift Every Voice and Sing ile başlayıp Chris Potter bestesi Vicissitudes ile devam eden bir icrayla yapıldı. Bu ilk bölümde soloları Edward Simon, Chris Potter ve Warren Wolf aldı. İkinci parça olarak, Gretchen Parlato’nun çok değerli bir hikâye anlatıcısı olarak tanımladığı Abbey Lincoln’dan Throw It Away seslendirildi. Bir sonraki parça ise, Ed Simon’ın geçen yıl öldürülen George Floyd’a ithafen bestelediği 8:46 idi. ABD’de yaşanan olayları bilenler bu ismi hemen hatırlayacaktır. Floyd’un yerde tutulduğu süreyi temsil eden 8:46, siyahilerin maruz kaldığı polis şiddetini gündemde tutmaya aracılık eden bir sembol olarak kullanılıyor. Takiben, Marvin Gaye’in ünlü şarkısı What’s Going On, Martin Luther McCoy’un yorumuyla yer aldı.
Saksofoncu David Sánchez, program için Cultural Survival albümünden Ay Bendito’yu seçmiş. Sánchez ve Potter’ın sürüklediği partisyonlar konserin de en iyi bölümlerinden idi. Diğer seslendirmeler arasında, Matt Brewer’dan The Sower ve Gretchen Parlato’nun salgın döneminde yazdığını belirttiği All There Inside sayılabilir. Eve kapanmalarda herkes gibi kendi içine dönmeye daha fazla fırsat bulduğunu belirten Parlato, parçayı minnettarlık, sevgi ve şefkate vurgu yaparak tanıttı. Performansını baştan sona çok beğendiğim Warren Wolf’un Unity isimli bestesi de dikkat çekenler arasındaydı. Konser sonunda ekip ayakta alkışlandı; hem bir saygı duruşu hem bir arınma ânı gibiydi.
Jazz bugüne değin çok farklı görünümlerde çıktı karşımıza; yeri geldi eğlencenin sesi, yeri geldi isyankarlığın çığlığı oldu. Köklerinden vazgeçmedi ama aynı zamanda dünya kültürlerine açılan büyük bir kapı oldu. Miner Auditorium’da dinlediğim konser bana jazz’ın oda müziği diyebileceğim bir formata da evrilmiş olduğunu hatırlattı tekrar. Belki böyle duyumsamış olmamda temanın ağırlığı gereği oluşan vakur havanın etkisi de olmuştur… SFJAZZ Collective’in çalışmaları Adam Rogers, Craig Taborn ve Eric Harland gibi yeni isimlerin katılımıyla 2022’ye uzanacak. Bir aksilik olmazsa, büyük orkestra olarak Mart ayında konserler verilmesi ve albüm kaydına girilmesi planlanıyor. Önümüzdeki yılın bahar aylarında bir turne de öngörülüyor. Takipte kalmakta fayda var.