Körleme’nin konuğu, saksofoncu Zulfugar Baghirov. Zulfugar, Türkiye’de, İstanbul Devlet Konservatuarı’nda Ayhan Yünkuş’un öğrencisi iken jazz müziğine ilgi duydu. İtalya’da Berklee Umbria Jazz Kliniği’ne katıldıktan birsüre sonra Berklee College Of Music’den burs kazanarak Boston’a gitti. Burada Bill Pierce, Jim Odgren, Harry Skoler ve George Garzone’un öğrencisi oldu, Joe Viola Bursu’na layık görüldü. Boston Music Expo’2001’de klarnet-piyano (Ülkem Özsezen ile) ikili olarak, “The Newbury Duo” ile birincilik kazandı. Mezuniyetinden bir süre sonra Washington’a yerleşen Zulfugar, tenor ve soprano saksofon enstrümanlarına geçti. Bakü International Jazz Festival’inde, Montreux Jazz Festvali’nde ve Washington’daki önemli jazz kulüplerinde konserler verdi. 2010 yılında, New York University’s Steinhardt for Jazz Studies Master Programı’na kabul edildi. New York’ta Blue Note; Jazz At Lincoln Center; Dizzy’s Club Coca Cola; NYU Concert Hall gibi mekanlarda performanslar sergiledi. Zulfugar, İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin değerli orkestra şefi Elşad Bagirov’un oğludur. Ailesi’nin diğer üyeleri arasında Azerbaycan’ın önemli bestecileri, Qara Qarayev (1918-1982), Zakir Baghirov (1916-1996) ve modern avant- garde besteci, Faradj Qarayev bulunuyor. Zulfugar’ın piyanist Renato Diz ile birlikte, “Azerbaycan ve besteci aile köklerine saygı” anlamı taşıyan Qarabag isimli bir albümü var. Müzisyene iki alto saksofoncu ve iki tenor saksofoncudan oluşan dört seçkimizi sunduk.
Cannonball Adderley
Know What I Mean?
Riverside Records – 1961
Waltz for Debby – Bill Evans
Cannonball Adderley (alto saksofon)
Bill Evans (piyano)
Percy Heath (kontrbas)
Connie Kay (davul)
Öncelikle bana Körleme’de yer verdiğin için teşekkür ediyorum. Benim çok sevdiğim oyun. Arabada binlerce parçayı shuffle yapıp kendi kendime de körleme yaptığım oluyor.
Wow! Çok güzel! Bu bana Bill Evans gibi geldi… Evet, kesinlikle Bill Evans. Bu albümü bilmiyorum. Saksofoncu Cannonball Adderley olabilir gibi geliyor bana; onun böyle bir kaydını bilmiyorum, fakat sound çok tanıdık… Parçanın ismi Waltz for Debby’di öyle değil mi?
Evet, Cannonball Adderley’nin Bill Evans ile kaydettiği bir albüm. Albümün ismi Know What I Mean? Cannonball Adderley and Bill Evans.
Evet, başta hemen Bill Evans’ın akor voicing’leri ve onları nasıl kullandığı zaten belliydi. Piyano tuşesi de çok belirgin burada. Bu Bill Evans’ın albümü mü?
Hayır, albüm Cannonball Adderley’e ait ama Bill Evans albümde piyano çaldığı ve albümün açılış parçası olarak yine onun bestesi Waltz for Debby tercih edildiği için albüm kapağındaki isimde o da yer alıyor.
Gerçek Jazz budur! Cannonball Adderley’in tonu o kadar belirgin ki; yani daha ilk notadan artikülasyonu o kadar temiz geliyor ki; tabii şu anda hızlı çalıyor, ama hızlı çalınca da yavaş çaldığı zamandaki gibi bütün notaların arası çok belirgin duyuluyor. Ses rengi klasik alto sesi, artikülasyon da kesinlikle Cannonball’un kullandığı artikülasyon.
Gary Bartz
Continuum Act One
Space Time Records – 2004
Relentless – Gary Bartz
Gary Bartz (alto & soprano saksofon)
Jean Toussaint –(soprano & tenor saksofon)
Bill Mobley (trompet, flugerhorn)
Donald Brown (piyano)
Essiet Essiet (kontrbas)
Billy Kilson (davul)
Ama sen bana hep altocuları dinletiyorsun! Daha evvel hiç duymadığım bir kayıt. Bence bu yine eski adamlardan birisi. Sound’lar 60’lar 70’ler gibi geliyor. Oldukça büyük bir grup. Piyanisti bilemiyorum. Çok ilginç, saksofon Gary Bartz gibi duyuluyor. Gary Bartz albümlerini çok takip etmedim açıkçası. Ama yüzde doksandokuz eminim ki bu bir Gary Bartz albümü. Grubun genel sound’unda neredeyse bazı Avrupa tonları duyulabiliyor. Belki bu albüm Gary Bartz’a ait değildir, burada misafir müzisyen de olabilir. Maalesef diğer müzisyenleri tanımlayamıyorum burada.
Evet, burada saksofoncu Gary Bartz. Albümün ismi Continuum – Act One. Paris.’de kaydedilmiş ve Paris’de basılmış bir albüm.
Bir saksofoncu olarak belki başka şeyleri duyuyorum sesin içerisinde. Gary Bartz’ın yukarı register’larda Kenny Garret’a yakın bir tonu var. Ama sadece Gary Bartz’a özel bir tınısı var, kimse öyle çalamıyor. Yani çalamıyor derken kimse onu kullanmıyor demek istiyorum. Üst seslerde kendi sesini tonun (hmm , hmm diyerek) içine koyuyor (bu parçanın 3.31.sn’sinde duyulabilir). Bunu yapmayı çok seviyor. John Coltrane de ses perdesinin orta-yukarılarına çıktığı zaman yapıyordu.
Yani Rahsaan Roland Kirk’ün yaptığı efekt gibi bir şey mi?
Evet, öyle bir efekt. Tam Amerikan jazz sound’u gelmedi bu albümden bana. Sanki Avrupa’lı müzisyenler de vardı grupta. O yüzden bir an Gary Bartz’ın albümü değil mi acaba diye düşünmeye başlamıştım. Space Time Records isimli şirket Paris’de gözüküyor künyede. Gerçekten de grupta da bazı Fransız müzisyenler çalmış. Albümün çok sağlam bir sesi var. Avrupalı tınının gelmesi mixing’in Avrupa’da yapılmasından da kaynaklanıyor olabilir.
Mark Turner
Dharma Days
Warner Bros. Records – 2001
Iverson’s Oddysey – M. Turner
Mark Turner (tenor saksofon)
Kurt Rosenwinkel (gitar)
Reid Anderson (kontrbas)
Nasheet Waits (davul)
Ooo! Bu albümü biliyorum tabii! Kurt Rosenwinkel ve Mark Turner. Burada çok ilginç şeyler anlatabilirim. Mark Turner ile üç sene çalıştım. Saksofonda kayıtta olan ton ile odada duyduğun ton bambaşka tonlardır. Bu enstrümanda aşağıdaki register’lara indikçe bir çok müzisyen tınısını değiştiriyor. Ama Mark Turner hiç tınıyı değiştirmeden, yani yukarılarda nasıl temiz çalıyorsa aşağıda da aynı berraklıkta çalıyor. Ben de bunu yapmayı Mark Turner’dan öğrendim. Daha ilk derste bana senin sesin yukarılarda ve aşağılarda aynı değil, ikisini dengelemelisin dedi. Mark Turner’ın sesi sanki klasik saksofon gibi tınlıyor, daha yuvarlak, yumuşak tonlar… Klasik müzikte aşağılarda sub-tone kullanamazsın, ama bir çok jazz müzisyeni alt registerda sub-tone kullanmayı sever çünkü bu yolla güzel bir tını elde ederler. Turner çoğu zaman, özellikle biraz daha yakın dönemlerinde; çok düz, tizlerde ve peslerde ses renginin (timbre) değişmediği dengeli bir saksofon tonu çalmaya çalışıyor. Kendine göre özel bir stili de var. Dünyada bu stili taklit etmeye çalışan çok müzisyen var. Akorların geniş ses aralıklarıyla arpej edilmesiyle oluşan bir doğaçlama icrası geliştirdi. Akor seslerini dikte ederek; pes ve tiz notaların geniş aralıkları arasında, bir akordan diğerinin çevrimine sanki piyano voice leading’e benzer bir şekilde geçişler yapıyor. Tam emin değilim ama bu Mark Turner albümü ama Kurt Rosenwinkel albümü de olabilir. Quartetlerin tınıları birbirine çok yakın. Mark Turner albümü ise biraz daha önceki yıllar olabilir. Ama kesinlikle grup aynı grup.
Chris Potter
Underground
Sunnyside – 2006
Nudnik – C.Potter
Chris Potter (tenor saksofon)
Wayne Krantz, Adam Rogers (gitar)
Craig Taborn (Fender Rhodes)
Nate Smith (davul)
Bu Chris Potter. Adam Rogers gitarda ve Craig Taborn klavyede. Bu grubun kendine özgü belli bir tınısı var. Craig Taborn ve Chris Potter arasında çok yaratıcı ve ritmik bir uyum söz konusu. Taborn neredeyse her zaman eşlik ettiği sürece ritmik fikirler veriyor, Potter da bu fikirleri duyup; değiştirip; geliştiriyor kendi doğaçlaması içerisinde. Onların kayıtlarını her dinlediğinizde, bu ritmik cümlelerden türeyen müzikal gelişmeler hakkında daha fazla şey öğrenebiliyorsunuz. Bu kayıt 2000’lerin başı olabilir. Burada çalan çok genç bir Chris Potter değil, gelişiminin sonlarına doğru olan bir kayıt. Açıkçası Chris Potter’ın sesi çok da fazla değişim göstermedi yıllar boyunca. 16-17 yaşlarında alto saksofon çaldığı zamanlarda bile sesi neredeyse şimdikinin aynı. Fikirleri değişti ve gelişti. Ama altyapıda her ne yapıyorsa ve müziğini nasıl ayarlıyorsa, bence onlar aynı kaldı. Eğer daha özgür çerçevede bir müziği icra ediyorsa, bana göre müzikal fikirlerini sürdürmek için belirli noktalarda free music normlarına yaslanıyor. Tam tersine; örneğin; jazz standardı gibi belirli bir form üzerine müzik icra ediyor ise; fikirlerini genişletmeyi; iki ölçü, dört ölçü hatta kimi zaman sekiz ölçülük cümleleri ölçü çizgisi (over the barline phrasing) üzerinden çalmayı seviyor. Bu şekilde yeni bir cümle çalmak yerine sonraki cümleyi de bir önceki ölçülerdeki ritmik fikirlerden yararlanarak oluşturuyor. Bu yüzden Chris Potter’ın bütün bir parçanın üstüne doğaçlamasını nasıl inşa edebildiği sorusunun cevabı oldukça açıktır.
Chris Potter ne zaman altodan tenor saksofona geçiyor?
Chris Potter hala alto çalıyor ama onu tenor saksofon gibi kullanmıyor müzikte. Esas enstrümanı tenor. Hiçbir dönem alto saksofon çalmayı bıraktığını sanmıyorum.
Albümün ismi Underground. Parça Nudnik. 2006 yapımı bir kayıt.
Evet, şimdi hatırladım albümü! Çok güzel bir albüm, en sevdiklerimden biri.
Bu güzel Körleme için teşekkür ederim Zulfugar!
Ben de teşekkür ediyorum.