Pori Jazz Festivali, Avrupa’nın en eski ve en önemli jazz ve müzik festivallerinden biridir. 1966’dan beri her yıl düzenlenen festival, farklı alanlarda oldukça çeşitli ve ilginç bir program sunuyor. Festival 1967’de 2 yıl önce kaybettiğimiz basçı ve ressam Jyrki Kangas ve arkadaşları tarafından kuruldu ve hala büyük kitleleri toplamaya devam ediyor. Bütün dünyada olduğu gibi Covid nedeniyle pek çok festival tatsız geçti. Ancak 55. Pori Jazz Festivali’nde arayı bu yıl harika müzisyenler dinleyerek kapattık.
Festival bu yıl 8-16 Temmuz tarihleri arasında yer aldı.
13 Temmuz’da ölümünün 2. yılında festivalin yaratıcısı ve kurucusu Jyrki Kangas’ın festival meydanındaki anıtının açılış töreni vardı. Aşağıdaki linklerden (İngilizce alt yazıyı seçerek) anıtın ilginç özelliklerini dinleyebilirsiniz.
Belediye başkanı ve emekli Cumhurbaşkanı Tarja Halonen’in de katıldığı kalabalık törende Fin müzisyenlerinin çaldığı mini bir konser de dinledik.
Festivalde benim ilk dinlediğim konser 14 Temmuz’da Kenny Garrett and Sounds From the Ancestors konseriydi. Kenny Garret alto saksofonda, Keith Brown piyanoda, Corcoran Holt basta, Rudy Bird perküsyonda ve Ronald Brunner davuldaydı. Kenny Garrett’ın uzun zamandır dünyanın değişik bölgelerinin müzik tarzlarıyla ilgilendiğini biliyoruz. Afrika, Afro-Küba ve Afrika’yı harmanlayan şarkılar Rudy Bird’ün kıvrak ve zarif perküsyonuyla çok alkış aldı. Zaman zaman Coltrane sound’unu da duyduk. Aretha Franklin’den Marvin Gaye’e, Afro-Küba jazz’ından gospel’e ve R&B’den hip hop’a uzanan bir yelpazede çok keyifli bir Ata’lara saygı konseriydi.
Ertesi gün festivalin büyük sahne konserleri arasında Emeli Sande, Joe Lovano & Dave Douglas Quintet; ‘Sound Prints’ konserleri ilgimi çekti. Aynı anda pekçok konser olduğu için hiç olmazsa birbirine yakın sahneleri seçmeye çalıştım.
Saksofoncu Joe Lovano ve trompetçi Dave Douglas, 2021’de piyasaya çıkan yeni çalışmaları ‘Sound Prints’ ile festivale gelmişlerdi. Gerçi fikir on yıllık ama albüme dönüşmesi yeni. Proje, 80 yaşına girmek üzere olan jazz efsanesi Wayne Shorter’ı onurlandırmak. Sound Prints, yaklaşık on yıl önce saksofoncu Joe Lovano ve trompetçi Dave Douglas tarafından kurulmuş bir beşli. O zamandan beri grup, Shorter’ın mirasını ve hayatındaki çalışmalarını, benzersiz kariyeri boyunca bilinen aynı açık fikirli ve risk almaktan korkmayan bu efsanevi müzisyen için yapılmış yeni bestelerle kutladı. 2013’te yayınlanan canlı albüm ve 2018’de yayınlanan stüdyo albümünü, Lovano ve Douglas’ın on yeni bestesinin yer aldığı Other Worlds (2021) albümü izledi. Pori Jazz Festivali pandemide yapamadığı bu konseri bu yıl listesine almış. Joe Lovano, Dave Douglas, piyanist Lawrence Fields, basçı Yasushi Nakamura ve davulcu Rudy Royston ile durmak bilmeyen yağmur altında sahnedeydi. Hem orijinal bestelere hem de Shorter’ın repertuarından seçilmiş bazı önemli parçalara yer verdiler.
Fotoğraftaki Maxxxtet adlı iki saksofonlu Fin grup, yıllar önce Batu Şallıel’in birincilikle döndüğü, genç jazz’cıların yarıştığı Riga’daki Jazz Stage’in başarılı isimlerinden.
Bu arada da Önder Focan’ın da kendi grubuyla sahne aldığı festivalin kurucusuna saygı konserine ‘Jyrkin Jamit’e de koşturdum.
Festivalin son gününde tam 6 konsere gittim desem inanır mısınız? Tamam, hepsinde sonuna kadar kalmadım tabi. Sonuna kadar izlediklerim; Linda Fredrikkson, Cory Wong ve Cecil McLorin Salvant. Kokorokko’da bir şarkı, Simply Red’de 2 şarkı.
Linda Fredrikkson Temmuz 2019’da Pori Jazz Ted Curson Ödülü’nü aldı. O zamandan beri, genç saksofoncu, en parlak Fin jazz yıldızları arasında yükselmeye devam etti. 2021’de Fredriksson’un uzun zamandır beklenen ilk albümü Juniper’ı büyük beğeni topladı. Albüm, jazz dinleyicisini büyüledi. Fredriksson, albümünü jazz geleneklerine dayandırmaya değil, şarkılarının çoğunu akustik gitara dayalı şarkıcı-söz yazarı biçiminde bestelediğini belirtti. Bu nedenle, daha geniş kitlelere hitap etmek ve farklı türleri birleştirmeyi hedeflediğini belirtiyor.
Festivalin en merak ettiğimiz konseri Cory Wong idi. Dave Koz’un da sahne aldığı konser performansı beklediğimizin çok üstündeydi. 6 nefesli, 2 leslie’li Hammond org, bas ve davullu muhteşem kadro vardı. Jay Webb (tp), Michael B. Nelson (tb), Kenni Holmen (ts, flt, ss), Eddie Barbash (as), Sam Greenfield (bs), Kevin Gastorguay (keys, Ham.), Sony T. (b), Petar Janjic (d). Konserin sonunda sanki Dave Koz’unda geldiği bir şarkı ile bitmesi hoş olurdu.
Gök yere inerken sırılsıklam inatla beklediğim konser Cecil McLorint Salvant konseri oldu. Downbeat dergisinin kapağında gördüğüm renkli gözlükleri ve giysileri ile merakla beklediğim kadın sahnedeki kıyafeti ile beni hayal kırıklığına uğrattı. Belli ki bir mesaj var diye bekledim. O da olmadı. Kurt Weill şarkıları, bir iki standart, bir de piyanistin bestesi vardı. Keşke Gretchen Parlato’yu yakalasaydım dedirtti.

Cecil McLorint Salvant (Photo: Zuhal Focan)
Neticede neredeyse bu 2 yıllık kapanmadan sonra normale dönmek iyiydi. Bu yazıyı yazdığımda pek çok Fin arkadaşım Covid pozitifti. Bir şekilde sağlam geldim, Salı günü için 4. aşı randevum var. Hepinize sağlıklar diliyorum.